Olaylar Ve Görüşler

İnönü, Bayar ve Lozan NAZMİ KAL

18 Aralık 2017 Pazartesi

İsmet İnönü, Lozan’la ilgili soruyu “I. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan barış anlaşmalarının hiçbiri 20 sene bile yaşamamıştır. Lozan Anlaşması dün imza edilmiş gibi devletimizin politikasındaki yerini korumaktadır” diye cevaplamıştı.

Son günlerde Lozan tartışması yine alevlendi. 10 gün önce, 65 yıl sonra ilk kez Erdoğan Türkiye Cumhurbaşkanı olarak resmi bir ziyaret için Yunanistan’da gitti ve Yunan mevkidaşı Prokopis Pavlopulos’la yaptığı basın toplantısında Lozan Antlaşması’nın güncellenmesi gerektiğini söyledi. Aslında Lozan tartışması cumhuriyetle yaşıt. Dün ve bugün Kurtuluş Savaşı’nın önemini küçümseyen, çağdaş, modern, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni hiçbir zaman içlerine sindiremeyen padişah, hilafet ve şeriat yanlılarının, karşı oldukları bu yönetimin temelini atan Lozan Antlaşmasına karşı çıkmaları çok normal. Çünkü Lozan onların hayallerini yıktı.

72’de yapılan röportaj
Lozan’a karşı çıkanlarla Lozan’ı imzalayan başta İngiltere olmak üzere karşımızdaki devletlerin beklentilerinin ve fikirlerinin nasıl örtüştüğünü, İsmet İnönü ile 1972 yılında TRT için yaptığın röportajdan alıntılarla ortaya koymaya çalışacağım.
“Lozan Konferansı’nda Batılılar bazı maddeleri istemeye istemeye, bir beklenti içinde kabul ettiler” diyordu İsmet Paşa. “Peki beklentileri neydi” diye sorduğumda şunları söylüyordu: “Atatürk’ün davranışında büyük reformlar, devrimler sezildiği için bunların Türk halkının bir bölümü tarafından kabul görmeyeceği, devletin büyük karışıklıklar yaşayacağı ve eski rejimin iade olacağı beklentisi içinde, şimdi kabul ettiremediğimiz, kabotaj hakkı, adalet müşavirlikleri ve kapitülasyonlara ait konuları o zaman kabul ettirebiliriz ümidinde idiler. Bu ümit sonuna kadar onlarda yaşadı. Onların bu bekleyişi iki sene kadar sürdü. Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet büyük tepkilere, mesela Şeyh Sait İsyanı gibi silahlı direnmelerle karşılaştı. Ama Cumhuriyet yerleşti.”

50. yıl değerlendirmesi
İnönü’ye “50 yılda Lozan’ı nasıl değerlendiriyorsunuz” diye de sormuştum 24 Temmuz 1971’de, şimdi sorulsa 100 seneye yakın olacaktı. İnönü, “Lozan’a ait şikâyetler yapılmıştır ama Lozan Anlaşması 50 seneyi yakın bir süredir her gün kıymetini yenileyerek önemini korumaktadır. I. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan barış anlaşmalarının hiçbiri doğru dürüst 20 sene yaşamamış, hatta tamamlanamamıştır. Dahası 2. Dünya Savaşı’nın anlaşmalarından hiçbiri ayakta değil. Lozan Anlaşması dün imza edilmiş gibi devletimizin politikasındaki yerini korumaktadır” diye cevaplamıştı.
24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanmıştır. İsmet İnönü, Lord Curzon ve Amerikan delegesi sohbet etmektedirler. İsmet İnönü anlatıyor: “Lord Curzon, muahededen memnun ayrılmıyoruz, hiçbir dediğimizi kabul etmiyorsunuz, hepsini reddediyorsunuz. Hepsini cebimize atıyoruz. Harap bir memleket alıyorsunuz, bunu imar etmeye- cek misiniz? Nasıl ve neyle yapacaksınız? Geleceksiniz ve diz çökeceksiniz, bizden yardım isteyeceksiniz, o zaman bugün reddettiklerinizi birer birer çıkarıp önünüze koyacağız, dedi. Cevap verdim: Biz bugün bir İstiklal Savaşı’ndan geldik. Milli davalarımız var, bunların hepsini halletmek mecburiyetindeyiz. Bizim burada istediklerimiz, takip ettiğimiz bağımsız, medeni bir devlet olarak onun bütün şartlarını sağlamaktır. Bunu temin edelim, sulh olsun, o zaman ihtiyaç sebebi ile gelirsek istediğinizi yaparsınız, dedim.”

Celal Bayar’ın fikri
Lord Curzon’un “Anlaşmadan memnun ayrılmıyoruz, hiçbir dediğimizi kabul etmiyorsunuz” sözü Lozan’ın başarısının en büyük delili. Bu vesile ile Lozan ile ilgili Celal Bayar ile 1980 yılında yaptığım konuşmadan bir bölüm de eklemek yerinde olur. Celal Bayar, Lozan’da delegelerden biridir. Kendisine Lozan hakkındaki fikrini sormuştum ve “Lozan başarı mı hezimet mi?” demiştim. Bayar çok kısa cevapladı: “Lozan’da daha fazla ısrar edemezdik, zaferimizin tehlikeye girmesi ihtimali vardı.”
Bütün bunlardan sonra Lozan Antlaşması’nı tartışmaya açmak, Atatürk’ün kurduğu laik, çağdaş, demokratik Türkiye’nin temel taşlarını oynatmak ve şeriat devletine kapı aralamaktır.

NAZMİ KAL /Eski TRT yapımcısı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları