Olaylar Ve Görüşler

İktidarın değişen Suriye politikası - Prof. Dr. Rüstem ERKAN

01 Eylül 2022 Perşembe

Suriye’de Mart 2011’de başlayan ayaklanmadan sonra, Türkiye’nin Suriye politikasını, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu belirlemiştir. O dönem, Suriye’yle ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar yakın ilişkiler söz konusudur. O nedenle Davutoğlu, Suriye yönetimine, muhalefeti iktidara ortak etmesi yönünde öneriler yapmış fakat Suriye yönetimi, bunu “iktidarın, kontrollü olarak muhaliflere devredilmesi” olarak değerlendirmiş ve reddetmiştir.

YENİ SÜREÇ

Suriye devletiyle muhalif gruplar arasında silahlı çatışmalar başlayınca Türkiye’nin Suriye politikası, “Esadsız Suriye” tezine dönüşmüştür. Bu dönemde rejim karşıtları açıkça desteklenmiş, sığınmacılara “açık kapı” politikası uygulanmış, ABD’yle birlikte eğit - donat politikası izlenerek muhaliflere askeri eğitim verilmiştir. Fakat bu politika, ABD’nin giderek desteğini azaltması, 2015’te Rusya’nın Suriye’ye asker göndermesiyle başarısız olmuştur.

Suriye siyasetinde üçüncü dönem; Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörlüğünde uygulamaya konulan Astana sürecidir. Bu politika “Esadsız Suriye” talebinden çok, ılımlı silahlı muhalifleri yönetime katarak siyasi geçişin hedeflenmesidir. Bu dönemde ABD’nin PKK - PYD terör örgütüne açık destek vermesi, çözümü zorlaştırmıştır.

AKP son dönemde, Suriye yönetimiyle ilişki kurmadan sorunların çözülemeyeceğini görüp, önceki politikaları terk edip yeni bir sürece girmiştir. Süreç iyi yönetilirse 11 yıldır süren savaşın biteceği ümidi ortaya çıkmıştır.

CHP’NİN ELEŞTİRİLERİ 

Gelinen durum, CHP’nin bugüne dek iktidara yönelik eleştirilerini, büyük ölçüde haklı çıkarmıştır. Bu yeni süreç, CHP’nin hem seçim döneminde hem seçim sonrası iktidar değişiminde elini güçlendirecek fırsatlar sunmaktadır. Bu nedenle CHP, eleştiriyle birlikte çözüm için de etkin rol üstlenmelidir. Çünkü bu savaş Suriye’den sonra en çok Türkiye’yi etkilemiştir. En önemlisi, Suriye’de savaş sonlanmadan, Kürt sorununun sağlıklı tartışılması ve çözümü zordur. Türkiye’nin ana gündem konusu haline gelen sığınmacı sorunu da Suriye’deki sorunun çözülmesiyle ilgilidir. Seçim sürecinde, geçici koruma statüsündeki sığınmacı sorunu, en az ekonomik sorunlar kadar seçmen davranışı üzerinde etkili olacaktır. 

Sol, sosyal demokrat partiler, bazı ırkçı partiler gibi göçmen, yabancı, sığınmacı düşmanlığı ya da nefreti üzerinden oy almak için politika belirleyemezler. Sol partilerin tarihsel, ideolojik görevi; göçmen, sığınmacı sorununu yaratan ekonomik, siyasal, bölgesel, sınıfsal eşitsizliklere dikkat çekmektir. En önemlisi, insanların kaçtığı ülkelerde ekonomik yoksulluk kadar demokrasi, hukuk, insan hakları, özgürlük gibi günümüz demokrasilerinin en önemli göstergeleri olan haklardan yoksun olmalarına işaret etmektir. Bu nedenle muhalefetin öncelikli görevlerinden biri, dış politika gibi görülen fakat Türkiye’nin toplumsal yapısını çok etkileyen Suriye bunalımına ve bunun ürünü olan sığınmacı sorununa toplumu ikna edecek politikalar üretmektir.

PROF. DR. RÜSTEM ERKAN

SOSYOLOG



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları