Olaylar Ve Görüşler

Fikret Mualla, resimlerini neden denize attı?

22 Eylül 2018 Cumartesi

Fevzi Çakmak’ın Nâzım’la ilgili devleti ‘uyaran’ raporlara imzası yeni yayımlandı. Damadı Burhan Toprak da Güzel Sanatlar Akademisi’nde müdürken, ünlü ressam Fikret Mualla’ya resimleri ‘çöpe at’ der. Mualla ise denize atar ve yurdunu terk eder.

Cumhuriyet gazetesi, unutturulmuş bir konuyu gündeme taşıyan çok önemli bir olayı “80 Yıllık Çok gizli Nâzım Belgesi” başlığıyla gün yüzüne çıkardı. Böylelikle dönemin ünlü bir askerinden ideoloji bahanesi altında bir sanatçıya karşı girişilen saldırıyı öğrenmiş olduk. Bilineni, yeniden -bu kez de belgeli- anımsattı. Dönem, her kavramın birbirine karıştığı, düşünenlerin üzerinde kara bulutların dolaştığı zamanlar. Özellikle sanatçıların payına düşen, izlenme ve üzerlerinde baskı kurulmasıydı. Fevzi Çakmak, bu konuda kendi üzerine düşen bu görevi eksiksiz yerine getirecekti. O günlerin olaylarına bakılırsa politik çatışmaların iki büyük eksen üzerinde yürütüldüğü açıkça görülür. Büyük karmaşa günlerinin tartışmalarını tümüyle buraya aktarmak olası değil elbet. Niyetim, olaya bir başka açıdan bakmak.
Az önce de dillendirildiği gibi, bir sanatçı (Nâzım Hikmet) üzerinden yaratıcı düşünce ve dünya görüşüne karşı açık bir saldırı var ortada. Çok da yabancısı olunan bir durum değil. Ülkemizde her dönem, benzeri anlayışın örnekleriyle karşılaşmak hiç de zor değil. Zamanlar değişse de bakış açısı aynı kalıyor.

Çakmak’ın damadı da aynı idi
Nasıl mı?
Burhan Toprak (1906- 1967) adı, uzun yıllar Güzel Sanatlar Akademisi’nde yaptığı öğretmenlik ve müdürlük görevleriyle anılır. Bir başka özelliği de Mareşal Fevzi Çakmak’ın kızıyla evli oluşudur. Yadırganacak bir durum değil. Ancak, yaptıklarıyla, Çakmak’ın düşünsel bağlamda izinde olduğunu gösterir davranışlarını buraya not etmekte yarar var. Akademideki müdürlüğü sırasında Fikret Mualla ile yaşadığı bir olay onun çağdaş sanata bakışını ortaya koymuştur.
Fikret Mualla, devletin koleksiyonunda bulunmasını istediği birkaç resmini satın alınması için akademiye götürür. O dönemde henüz Devlet Resim ve Heykel Müzesi kurulmadığından alımlar akademi tarafından yapılmaktaydı. Akademi kapısında karşılaştığı müdür Burhan Toprak’a resimlerini gösterdiğinde hiç beklemediği ters bir tepkiyle karşılaşır sanatçımız. Ona göre bu yapılanların resimle ilgisi yoktur. Çok ağır sözcüklerle hakaret ederek bu resimleri götürüp atmasını söyleyerek dönüp gider. Evinin aylık kirasını bile ödemekte güçlük çeken sanatçı, bu tepkiye karşılığı, elindeki resimleri denize fırlatarak gösterecektir. Bilindiği gibi Fikret Mualla, sonrasında çok sevdiği İstanbul’u, yurdunu terk ederek yaşamının kalan bölümünü Fransa’da geçirir. Bugün sanatımızın önemli adları arasında sayılır sanatçı. Ölümünden yıllar sonra Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ile eşinin girişimleri sonucu bazı yapıtları müzelerimize kazandırılacaktır. Ancak yaşadığı dönemde karşılaştığı o kötü davranışın anısını hiçbir zaman atamaz üzerinden.
Fevzi Çakmak ile Burhan Toprak adlarını buluşturan noktanın benzerliği, çağdaş sanata karşı takınılan tutumun aynı olması. Sanat alanlarının ayrı olması sonucu değiştirmiyor. Bu geleneğin hiç şaşmadan bugün de artarak sürdüğünü söylemeye gerek var mı bilmem!  

A.CELAL BİNZET
Ressam/Sanat Yazarı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları