Olaylar Ve Görüşler

ENİS COŞKUN - Asıl önemli olan programlardır

28 Nisan 2018 Cumartesi

Tek ve ortak bir aday mı, yoksa her parti kendi adayıyla mı seçime girmeli sorusu soruluyor. Gül mü yoksa Akşener mi ya da bir başkası mı aday olursa Erdoğan kaybeder ve demokrasiye dönülür sorusu etrafında yoğunlaşıyor.

Öncelikle bir yöntem vurgulaması; Erdoğan karşısında tüm partilerle ittifak aramak ve bu yolda sıfır baraj formülünü öne sürmek, tıpkı 15 milletvekilini İYİ Parti’ye vermek kadar, demokrasi için çok cesur ve takdire değer bir ikinci adımdır. O zaman parlamentoda düne kadar dört, bugün beş parti grubu varken ve parlamentoda grubu olmayan partilerle de işbirliği aranırken, Erdoğan ve Bahçeli ile aynı düzeye düşüp o gruplardan birini yok saymak; demokrasi kavramıyla, ulusal egemenliğe saygı ilkesi ile bağdaşmaz. Olması gereken tüm partilerle amasız, fakatsız, şöyle böyle derlersiz ortak çalışma içinde olmaktır. Oysa, ne yazık ve de endişe vericidir ki

Akşener inatla Saadet ve Demokrat Parti dışında kimse ile, kendisine grup kurma olanağı sağlayan CHP ile bile ittifak içinde olmayacağını yüksek sesle tekrarlayıp durmakta. Böyle bir çizgide durmak sonuçta kimin işine yarayacaktır?

Şimdi de işin özüne gelelim. Sorun şu ya da bu kişiye oy vermekle mi çözülecek? 

Adı geçen isimlerin topluma sunacakları demokrasi, barış, özgürlük ve refah getirmeye yönelik programları nedir; asıl sorulması ve irdelenip değerlendirilmesi gereken konu bu değil mi?Örneğin en asgari program olarak, sıfır barajla bir araya gelecek partiler ve gösterilecek ortak aday, şu soruların çözümü için ne diyorlar, karar vermeden önce halkımız duymalıdır:

16 Nisan anayasa değişikliği ortadan kaldırılarak parlamenter sisteme dönülecek mi?

Milli iradeye saygı gereği hapislerdeki milletvekillerinin, belediye başkanlarının serbest bırakılması sağlanacak, şu ucube kayyım sistemi kaldırılacak mı?

OHAL düzenine son verilecek mi? Hukuksuz, haksız bir şekilde işlerinden atılan akademisyenler ve diğer kesimler işlerine iade edilecek mi?

Gazeteciler, yazarlar yani düşüncelerini açıkladıkları için zindanlara kapatılan, işlerinden ve özürlüklerinden yoksun edilenler ne olacak?

Yurtta barış, dünyada barış politikasına dönülecek, her gün gelen şehit haberleri sonlandırılacak mı?

Yargıyı siyasetin, muktedirin emrinden çıkararak bağımsızlaştırmak için neler yapılacak?

Ülke, içine sokulan ekonomik bataklıktan nasıl çıkarılacak?

Erdoğan için bu soruları sormaya gerek yok. Onun yanıtı ülkenin her yanına asılı afişlerde yazılı: Kutsal yürüyüşe devam. Yani bugüne kadar ne yapmış ise bu günden sonra da devam. Ülkeyi nefes alınmaz hale getiren Onun “ileri demokrasi”siydi, yarınlar için vaat ettiği ise “daha fazla demokrasi”. Bugüne bakıp yarını hesap edin. Hani o şarkıda söylendiği gibi; “titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime”

Peki, Erdoğan’a karşı adı geçen Akşener ya da Gül’ün programları nedir? Duyanımız bilenimiz var mı?

O zaman şu ya da bu isim olmuş ne fark edecek ki? Programı, yani en azından sorduğumuz sorulara yanıtlarını bilmediğimiz bir kişiyi aday olarak karşımıza çıkarmanın ikinci bir Ekmeleddin, ki Erdoğan’a oy vereceğini açıkladı, olayından farkı ne olacaktır.

Bu kişilerin isimlerine oy vermemizi isteyenler onların geçmişlerine kefil oluyorlar mı? Eğer öyle ise bizden Erdoğan için söylediğimiz şarkıyı onlar için de söylememizi istemiş olmayacaklar mı?

“Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime”.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları