Olaylar Ve Görüşler

Enflasyon bir halk sağlığı sorunudur - Prof. Dr. Çağatay GÜLER

12 Temmuz 2022 Salı

Enflasyon, zaman içinde belirli bir para biriminin satın alma gücündeki düşüşü ifade ediyordu; iveğen etki, mal ve hizmetlerin maliyetinde artışla belirgindi. Sağlığın sosyal belirleyicilerinin önemini kavradıkça ekonomi ve halk sağlığı ilişkisi giderek somutlaştı. Enflasyonun artışı halk sağlığı sonuçlarını daha da kötüleştiriyordu...

Sağlıkta herkese eşit hizmet götürmenin yeterli olacağını sanıyorduk. Sonunda bunun yetmeyeceğini anladık. Eşitliği sağlamak için “gereksinimi olana daha fazla hizmet” götürülmesi gerekiyordu. Bu sağlanamadı, “daha fazla hizmete gereksinimi olanlar” bu gereksinimin zaten farkında değildi. Sağlıkçıların enflasyona tepkileri sadece yoksulların kırılganlığına karşı değil, eşitsizliğe karşı da bir mücadeledir.

Enflasyon, sağlıkta “birey” değil “hane” sorunudur. Yoksul hanelere getirdiği yük çok daha büyüktür. Fiyatlardaki küçük artışların bile tüketimleri üzerindeki etkileri çok güçlüdür. Kontrolsüz enflasyon yoksulluk tuzakları yaratır. Düşük gelirli haneleri, düşük nitelikli yiyecekler yiyerek açlıktan kaçınmaya zorlar ve potansiyel olarak çocuklarının bilişsel gelişimini etkiler. İşsizlik bu tehlikeyi katmerlendirir.

KÖLELEŞTİRME

Enflasyon birçok toplum sağlığı sorunlarında süreğen bozulmalara neden olurken yavaşladığında ve durduğunda, tetiklediği sorunlar hemen yavaşlamaz ve durmaz. Özellikle sağlık sadece tedavi hizmeti sanılıyor. Güç de yönetimi halk sağlığı sorunlarını gizlemekten ibaret sanan aymaz yöneticilerin elindeyse durum daha tehlikelidir. 

Bu gibi yönetimler enflasyonun etkisini ancak tıbbi bakım maliyetlerinin artması sonucu fark edebilirler. Ticari kuruluşlar, artan mal ve hizmet fiyatları nedeniyle daha yüksek işletme maliyetleriyle karşı karşıya kaldıklarında dengelemek için genellikle fiyatları yükseltirler. Sağlık hizmetleri sunumu ile ilgili olanlar farklı değildir; tedavi ticari boyut kazandıkça “tıbbi mal ve hizmetlere” “herkesin parası kadar ulaşabileceği” netleşir. Böylece “Tıbbi mal ve hizmetlerin” “maliyetini düşürebilmenin” ilk adımı sağlık çalışanlarının köleleştirilmesidir!

Sağlık hizmet sistemi zaten koruyucu hekimliği dışlamıştır; mümkün olduğunca çok hastayı görmek, alabildiğine çok tıbbi işlem gerçekleştirmek ve hasta dönüşümünü en üst düzeye çıkarmak için hızlı bir şekilde taburcu etmek üzere yapılandırılmıştır. 

‘HASTA’ YERİNE ‘MÜŞTERİ’

Salgın vb. durumlarda ilişkili sağlık bakım maliyetleri nedeniyle harcamalarda şaşırtıcı bir artış olur. Artan hizmet talebi nedeniyle ilaç firmaları, hastaneler ve diğer büyük oyuncular fiyatları giderek artırır. Onlara göre “hasta” ve “hekimlik” gibi kavramlar modası geçmiş romantik kavramlardır. Artık “müşteri” ve “maliyet” vardır. “Müşteriler” yakıt ve gıdadan ulaşıma kadar hemen her şeye nasıl daha fazla para ödüyorlarsa sağlığa da daha fazla ödemelidir!

Geri kalmış ülkelerin bulabilecekleri tek çözüm “5 dakikada bir hasta bakın, ellerine bir reçete tutuşturup savın” zorlamasından ibaret kalacaktır.

PROF. DR. ÇAĞATAY GÜLER

HALK SAĞLIĞI UZMANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları