Olaylar Ve Görüşler

Devlet ve kuvvetler ayrılığı - Halit PAYZA

19 Ocak 2023 Perşembe

Siyaset felsefesinin olmazsa olmazı kuvvetler ayrılığı ilkesi yok sayılarak yönetim biçiminin, erkinin adı değiştirilemez, dönüştürülemez. Dönüştürülürse devlet kavramı ortadan kalkar.

Her ne kadar üstyapısal bir oluşum gibi görünse de devlet yapısı gereği salt yönetmek üzere değil halkın yönetim beklentilerini karşılamak üzere, asıl karar vericiyi toplumsal bireyler olarak kabullenerek var olan örgütlerin örgütlendiği, kökeni vatandaşlık ilkesi ile belirlenmiş örgüttür. Tarım toplumlarının feodal ve giderek kapitalist topluma dönüşmesiyle birlikte devletin ortaya çıkışı yanlış biçimde mülkiyete dayandırılır. Mülkiyet devletin oluşumunda önemli bir olgu olarak kabul edilse de devletin ortaya çıkış gerekçesi toplumsal eşitliğin ve toplumsal ilişkilerin yine toplumun çıkarına olacak biçimde örgütlenme zorunluluğundan kaynaklanmıştır. Bir diğer yanılgı da devletin, toplumu oluşturanların üzerinde bir erk olduğu savıdır. Oysa toplum, devletin üzerinde onu oluşturan ve ona sahip olan erkin kaynağıdır. 

Milletvekili kavramı da salt temsilcilik niteliğini içerir; vekil, asilin gereksinimlerini savunmak için vekâletle görev üstlenir. Yönetim olanaklarını üstlenenler, erki kendilerini vekâlet verenin üstünde ve onun gereksinimleri ve beklentilerinin dışında kullanamaz. Kullanmak için bugüne değin tanımlanan kavramlar dışında yeni kavramlar ve yeni yönetim biçimleri icat ederek kullanamaz, yetkiyi belli bir grubun ya da tek başına kendinde toplayamaz.

TOPLUMSAL SÖZLEŞME

Çağdaş devlet 15 ve 16. yüzyılda varlığını duyumsatır. Dönemin maddi koşulları yeni bir egemenlik ve meşruiyet gereksinimi dayatır. Ortaya çıkan çağdaş devlet anlayışı klasik devlet anlayışının öngörülen gereksinimler izleğinde farklılaşmış bir devlet algısıdır. Değişim düşüncesinin babası John Locke’tur. Klasik devlet anlayışı çağdaş devlet anlayışından önce mutlakıyetçi bir algıya dayanıyordu. Locke, bu görüşe kuvvetler ayrılığı, toplumsal sözleşme, doğal haklar gibi yeni kavramlar getirerek karşı çıktı. Locke’a göre kavramsal ve uygulamacı devlet, yasama yürütme yargı işlevlerini kendi erkinde tutamaz, varoluşsal doğal hakları, toplumsal sözleşmeyi yok sayamaz. 

Yasama yürütme yargıyı içeren kuvvetler ayrılığı Batı’da 17 ve 18. yüzyıllarda siyaset felsefesinin temel koşulları olarak kabul görmektedir. Kuvvetler ayrılığı felsefesinin yok sayılması devletin varlık gerekçesinin de ortadan kalkması anlamını içerir. Rousseau da egemenlik kaynağını kuvvetler ayrılığı felsefesini hiçe indirgeyerek toplumsal sözleşmenin yok sayılmasını onaylamaz; devletin meşruiyet kaynağı olarak kabul ettiği sözleşmenin tek taraflı ortadan kaldırılması olarak değerlendirir. 

OLMAZSA OLMAZ

Modern devlet temsili devlet olmanın ötesinde temsil yetkisini herkese paylaştıran ve herkesin haklarını gözeterek onlar adına yöneten devlettir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi özgür toplumlarla özgür olmayan devletleri gösteren bir turnusol işlevini üstlenir. Birileri siyaset felsefesinin olmazsa olmazı olan kuvvetler ayrılığı ilkesini yok sayarak yönetim biçiminin, erkinin adını kendince yeniden tanımlayarak değiştiremez, dönüştüremez. Dönüştürürse devlet kavramı ortadan kalkar, başka birileri de kendine özgü bir kavramla kazanılmış hakları, toplumsal sözleşmeyi yok sayarak kendince yeni devlet kavramları türetir çağdaş devlet kavramı yalnızca distopik devlet kavramı içinde ütopik devlet kavramı olarak kalır.

HALİT PAYZA

YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları