Olaylar Ve Görüşler

Devlet Bey, mektubum sizedir

01 Aralık 2016 Perşembe

Raziye Karabey/Yurttaş-Anne  Son yıllarda ülke yönetiminde karşılaştığımız olaylar sık sık Caligula oyununu hatırlatıyor. Özellikle Caligula’nın atının üzeri siyah bir pelerinle senatör olarak salona girdiği ve senatörlerce saygıyla karşılandığı sahneyi. Başkanlık hevesi de işte bu absürdlüğü çağrıştıran bir olay. Niçin mi?

Şöyle: Çağımızın dünya çapında kabul gören değeri olan demokrasi nerede başlar? Evde. “Aile reisi kocadır” düzeninden “birliği eşler beraber yönetir” aşamasına geçtik ve reisliği terk ettik. Doğaldır ki, toplumun en üst düzeyindeki yönetim tarzı, diğer katmanlarına ve aile yönetimine rol model oluşturur. Kızlarım ve eşimle biz, herkesin katkısıyla oluşturduğu bu aile yapısından hoşnutuz ve tek kişinin karar verip diğerlerinin itaat ettiği aile yapısına örnek teşkil edecek yapılara itiraz ediyoruz. Sizler ise, Türkiye’ye 70 yıl sonra reisliğin / tek adamlığın tekrar getirilmesine önayak oluyorsunuz. Tüm başkanlık taraftarlarına ve özellikle size soruyor ve cevap talep ediyorum.

Başkan yardımcılığı için mi?

1. Parlamenter sistemin anayasasına uymayı reddeden, kontrol-denge mekanizmasını çiğneyip geçen erkin, başka bir sistemin yasalarına uyacağını düşünebiliyor musunuz hiç?

2. O gömlek de dar gelince, yel yepirdek Saray’a koşup o sefer hangi yapıyı kotaracaksınız Devlet Bey?

3. Yasalara uymayan erke tek adam gücünü hangi güvenle veriyorsunuz? Yoksa, Huxley’in Yeni Cesur Dünya’da yüksek sanatı mutluluğa feda etmesi gibi, Yeni Türkiye’de siz de başkan yardımcılığına demokrasiyi feda mı ediyorsunuz?

4. Günümüzün hassas koşulları başkan, hem de güçlü başkan gerektiriyormuş, öyle mi? Fiili başkanlık döneminde Cumhuriyet tarihinin en büyük “aldanmasına” maruz kaldık ve Cumhuriyet tarihinin en yakın savaş tehlikesine sürüklendik. Sizler ise hassasiyeti kendi inisiyatifiyle yaratacak kadar güce zaten sahip olan erke, hassasiyeti azaltsın diye niçin daha fazla yetki vermeye yelteniyorsunuz?

5. Bu hayati hataların tekrarlanmayacağının garantisi, geleceği mevcut performansından belli bir başkanlık sistemi midir yoksa çoğulcu parlamenter sistem midir?

Nasıl işletileceği bilinmez

6. “Fiili” başkanlığın 14 yıldır defalarca tekrarlanan “yanılgılarını/ af dilemelerini”, siyasi stratejilerde akla ziyan çarklarını, parlamentarizmin aksaklıklarından daha mı az zararsız buluyorsunuz? Hele bir de bu tek adam uygulamalarının “yasal” başkanlıkta mevcut dizginden de yoksun, katmerleneceğini öngörünce?

7. Nasıl yapılandırılacağı değil, aslında nasıl işletileceği “bilinmez” olan bir yapıyı kurma çalışmalarına katılmanızın abesle iştigal olduğunu nasıl olup da görmüyorsunuz? Toplumdan gizli kotarılan bilinmez bir yapıyı öne sürmek yerine, bunca zamandır yetersizliklerinin ne olduğu “bilinen” bir sistemi rasyonelleştirmek/ revize etmek üzerinde çalışmıyorsunuz. Niçin acaba?

Kadınların hakları

Salt kadınlar açısından ve dolayısıyla sonraki nesillerin yetiştirilmesi açısından baktığımızda da, denetimsiz bir güç modeli, ancak demokratik ortamda ve henüz yer edinme imkânı bulan kadın haklarının gelişmesine ket vuracaktır. Anneannem, annem, kendim ve kızlarımı yakından izleyen biri olarak, Cumhuriyet’in açtığı ne mucizevi bir yolda yürüdüğümüzü görebiliyorum. Bir erkeğin bu ivmeyi kavrayabilmesi zor. Türkiye’nin demokrasi yolculuğunu ve 39.2 milyon kadının insan olma yolculuğunu geriye döndürmeyi amaçlayan gafillere katılmayın Devlet Bey.

Parlamenter sistemden kaçarken tek adamlığın kollarına atmayın ülkeyi. Akraba-i taallukata ek olarak ata da selam durmak zorunda bırakmayın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları