Olaylar Ve Görüşler

Devlet başkanına dokunulur mu?

07 Haziran 2016 Salı

Hukuk düzenimiz içinde milletvekilleri sadece “yasama dokunulmazlığı” kapsamında bir “sorumsuzluk” hakkına sahipler. Görev döneminden sonra bile sorumsuzluğu devam eden Anayasal tek makam ise Cumhurbaşkanlığı.

Brezilya’nın ilk kadın Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in “dokunulmazlığı” altı aylığına kaldırıldı. Geçen ay Brezilya parlamentosunun alt kamarasında çoğunluğu sağlayan muhalifler, azil kararını senatodan da 55-22 oyla geçirdiler. 24 yıl sonra Brezilya’da ilk kez devlet başkanı azlediliyor ve yargı önüne çıkarılacak. Üstelik kendini suçlayan senatörlerin jüri olduğu bir mahkemede!

Ne ile suçlanıyor?
Eski bir solcu gerilla olan Rousseff neyle suçlanıyor tahmin edemezsiniz. Hırsızlık, rüşvet ya da adli bir suçtan değil, “devletin bütçe açığını olduğundan küçük göstererek kamuoyunu yanıltmaktan” böylece seçimlerde avantaj sağlamaktan...
Bu da suç mu? Ya da kim yapmıyor ki demeyin! Halka bilerek yanlış bilgi vermek, yalan söylemek her yerde suç olmalı ve özellikle yalancının yetki ve sorumluluk düzeyi yükseldikçe cezası ağırlaşmalı.Brezilya ekonomisinin kötü günler geçirdiği ve bu “siyasi müdahaleye” -darbe de denebilir- zemin hazırladığı yaygın bir kanı. Rousseff’in kadın ve eski bir solcu gerilla olması; Latin Amerika’da yükseltilmeye çalışılan sağcı rüzgârlar, inandırıcı bir yargılama olasılığını azaltıyor. Yargılamanın siyasal yönünün hukuki yandan daha ağırlıklı olacağı seziliyor.
Brezilya Federal Cumhuriyeti Anayasası’nda bizdeki gibi bir düzenleme olsaydı hesabı cumhurbaşkanı değil başbakan ve maliye bakanı vermek zorunda kalırdı.
Kenan Evren’in 12 Eylül Anayasası’nın 105. maddesi cumhurbaşkanını icraatlarından ötürü “sorumsuz” kılıyor.(*) Bu maddeye göre cumhurbaşkanı, hükümet işlerinde başbakan ve ilgili bakanla birlikte imzaladığı kararlardan ötürü hesap vermez-sorumsuzdur; onun yerine başbakan ve ilgili bakan sorumlu tutulur. Dönemindeki işlemler için sorumsuzluk hali görev dönemi sonrasında da sürer! Cumhurbaşkanı bizde ‘Vatana ihanet’ suçundan Yüce Divan’a gönderilebilir. Bunun için de TBMM’nin 3/4 çoğunlukla -414 oyla- bu yönde karar alması gerekiyor. Kenan Evren’in dokunulmazlık zırhı Brezilya’da olsa Dilma Rousseff’e de dokunulamazdı.
İcranın başı dokunulmaz olamaz
1982 Anayasası cumhurbaşkanı sorumsuzluğunu-dokunulmazlığını, “parlamenter demokrasi” içinde ve cumhurbaşkanının tarafsızlığı esasına göre ve tüm yurttaşları temsil eden konumu için tanımlamıştır. Cumhurbaşkanını TBMM’nin seçmesi böylesi bir tam temsiliyete işaret ediyordu. Doğrudan halkın bir kesiminin oyu ile seçilen, diğer kesimine karşı “partili” ve üstelik icranın başı “başkan”, böyle bir sorumsuzluk ve dokunulmazlık kuralına uygun konumdadır denebilir mi? Milletvekili dokunulmazlığı anayasanın 83. maddesinde yasama dokunulmazlığı başlığı altında düzenlenmiş: “TBMM üyeleri Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden (...) bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.” “Seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır...” Yani, “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere, anayasada tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.”
‘Sorumsuzluk’ hakkı
Görüldüğü gibi hukuk düzenimiz içinde milletvekilleri sadece “yasama dokunulmazlığı” kapsamında bir “sorumsuzluk” hakkına sahipler. Görev döneminden sonra bile sorumsuzluğu devam eden anayasal tek makam var cumhurbaşkanlığı.
Anayasa milletvekillerinin yargılanmalarını, soruşturma ve kovuşturmaya uğramalarını -o da görev dönemleri bitinceye kadar- TBMM’nin izin onayına bağlı kılmakta idi. Geçici anayasa değişikliği ile bu konum mevcut fezlekeleri olan milletvekillerinin “istenmeyenlerini” TBMM Başkanlığı’nın ve savcılıkların iradesinde dokunulur kılacak gibi.
Devletin çeşitli kademelerinde görev yapanların, memurundan askerine, yargıcından mit mensubuna, müsteşarından bakanına, bu görevleri ile ilgili özel yargılanma usulleri ve üst organ iznine tabi kılınarak koruma getirilmişken; üstelik Başbakanlıkça görevlendirilen bazı “özel” görevliler “tam” bir dokunulmazlık zırhına sahipken, Meclis’in kendi mensuplarını usullü-usulsüz ve toptan “dokunmaya açması” anlaşılır görünmüyor.
(*) İlk düzenleme 1876 tarihli Kanunu Esasi’de Madde 5: “Zat’ı hazreti padişahının nefs’i hümayun’u mukaddes ve gayri mesuldür” diyor. (Bülent Tanör 2008)

BÜLENT TANIK
Eski Çankaya Belediye Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları