Olaylar Ve Görüşler

Deniz’ler ve Halit Ağabey

06 Mayıs 2016 Cuma

12 Mart 1971 darbesinin kültürsüz, tutarsız, kişiliksiz kadroları, devrimci ve yurtsever 68 Kuşağı’nı ezip geçerek tarihten silmeyi tasarlamışlardı. Ne oldu? Bugün kim hatırlıyor o generallerin adını? Kimler silindi tarihten?

 

“Deniz”lerin 44 yıl önce 6 Mayıs sabahı, gün henüz ağarmadan Ankara’da idam sehpasında katledilmesi olayı, bütün zamanlar için geçerli bir hatırlamayı içerdiği için, varsın benim bu yazım da 2016 yılının 6 Mayıs günü yayımlanmasın!
Bu gözü kara yurtsever gençleri “Denizler” diye çoğul olarak nitelemek yerindedir.
Çünkü davaya olan inançları, bu yolda bedensel ve ruhsal bütün yaratıcı güçlerini seferber etmeleri, gösterdikleri dayanışma, özveri, yüreklilik ve mertlik, onları bir bütün olarak görmemizi getirir: Bu yurtsever gençlerin tarihteki adları, artık “Denizler”dir.
Onların her birinin doğaldır ki kendine özgü insanî vasıfları vardı. Deniz Gezmiş’in ise ayırt edici niteliklerinden biri, yılmaz karakterinin yanı sıra, düşünceli ve incelikli olmasıydı.

Tarihten silinenler...
12 Mart 1971 darbesinin kültürsüz, tutarsız, kişiliksiz kadroları, devrimci ve yurtsever 68 Kuşağı’nı ezip geçerek tarihten silmeyi tasarlamışlardı.
Ne oldu? Bugün kim hatırlıyor o generallerin adını? Kimler silindi tarihten? Tam bir doğallıkla Deniz’lerin avukatlığını üstlenen Halit Ağabey, cuntanın çağdışı niyetlerini sezinlediği için, duruşmalar sürecinde hukuk çerçevesini belirginleştirerek siyasî bir savunma yapmayı yeğlemişti.
Bu tür savunmanın içeriği, Deniz’lerin ortak görüşüyle örtüşen, ileri insanlıktan ödün vermez bir çizgideydi. Ancak, “o sanıklar” ile “o avukat” arasındaki ilişkilerin bir de insanî boyutu vardı ki, bunu Halit Ağabey’den daha iyi başarabilecek başka bir insan düşünemiyorum.

Halit Ağabey’in tek derdi
Halit Ağabey’i gözümün önüne getirdikçe engellenemez bir şekilde, birbiri ardı sıra, yüzlerce niteliği aklıma geliyor: İşlek zekâlı, duyarlı, uygar, iyiliksever, erdemli, kararlı, yürekli, güvenilir, sırdaş, onurlu, düşünceye kendi öznel boyutlarını da katan bir “ağabey”di. Aslına bakarsanız, bütün derdi “insanoğlu”ydu onun.
Acaba insanoğlunu kurtaracak yolun sonuna kadar gitse, insanlık adına kendi payına düşen değerlere ulaşabilir miydi? “Evet!” diyordu Halit Ağabey bu soruya. Böyle düşünmeseydi, Deniz’lerin idamını, dünyanın bu en zor, en korkunç, en insanlık dışı sahnesini yaşamaya katlanabilir miydi?
Bu nasıl bir görev bilinci, nasıl bir insanlık dayanışması, yoldaşlık, babalık, şefkat duygusu, nasıl kocaman bir yürekti ki, Ankara’daki Ulucanlar Cezaevi’nin bir avlusuna kurulan o idam sehpasının karşısında dimdik durabilmişti?
Yukarıdaki soruları cevaplamak zordur. Böyle bir adımı atabilmek için, örtüşen ileri insancıl değerlerin dayanışma gücüne inanmak gerekir.
Halit Ağabey işte böyle bir inançla yaşadı ve yaşamının sonuna gelip defnedildiği gün, Deniz’lerin idam edildiği “6 Mayıs” günüydü.  

AHMET SAY
Yazar

 

-

 

Deniz’ler vakıfla yaşayacak!

44 yıl önce, 6 Mayıs 1972’de bir hıdrellez sabahında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nin verdiği kararın, Meclis’in onaylamasıyla(1) idam edilmişlerdir. İdam kararını veren hâkimleri bugün hiç kimse hatırlamazken Deniz’ler, milletin vicdanında, yüreğinde adeta parlayan birer yıldıza dönüşmüşlerdir.

12 Mart 1971 Askeri Darbesi, 1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlük ruhunu, hukukunu adeta boğmak için pek çok ilerici aydın, öğrenci, sendikacı ve devrimcileri tutuklayarak; dernekleri, sendikaları kapatmış, gazete ve kitapları yasaklamıştır.
Darbenin tek amacı vardır: Bağımsızlığa ve özgürlüğe düşkün insanları ezip, yok etmek. Bunun en somutlaşmış hali Deniz’lerin, hukuk dışı biçimde adeta önceden belirlenmiş idamları olmuştur.

Özlemle anıyoruz
İdama bile; hiç korkmadan, başı dik, onurlu ve yiğitçe giden bu üç gencin son sözleri, özgürlük ve kardeşlik adınadır.
Daha hayatlarının baharında hiçbir korku, baskı onları esir alamamıştır. “Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...” (2) duygusunun bir yansıması olarak, kalplerde yer tutan bu yiğit insanları, aradan 44 yıl geçmiş olmasına rağmen her 6 Mayıs’ta sevenleri özlemle anmaktadır.
Deniz Gezmiş, 28 Şubat 1947 yılında Ankara’nın Ayaş ilçesinde Cumhuriyet kuşağının yetiştirdiği öğretmen anne ve babanın çocuğu olarak doğmuş; 1965’ten sonra Türkiye’de gelişen gençlik hareketinin önderlerinden birisi olarak devrimci mücadelenin önemli bir sembolü olmuştur.
Kitaplara, filmlere, dizilere, belgesellere, tiyatro ve müzik eserlerine ilham kaynağı olan Deniz Gezmiş, ölümünden sonra, herkesin ortak kabul ettiği bir değer olarak insanların anılarında ve kalplerinde yaşamaya devam etmektedir.

Gezmiş ailesi...
6 Mayıs 1972 tarihinden sonra yaşadıkları acıya rağmen, Gezmiş Ailesi, ülkemize, insanlarımıza hiçbir zaman küsmemiş, kinlenmemiştir. 44 yıldır kendilerinde saklı kalan anı ve gerçekleri halkımıza anlatmak amacıyla vakur bir sessizlik içinde beklemişlerdir.
Bu bekleyiş, “Abim DENİZ” kitabının okurlara ulaşması ile sona ermiştir. Bu kitapta, usta gazeteci Can Dündar, Hamdi Gezmiş’in anılarını, hiç yayımlanmamış mektup ve fotoğraflarla birlikte kaleme almıştır. “Abim Deniz” kitabı, Deniz Gezmiş’in, ailesinin gözünden nasıl bir kişilik olduğunun topluma, sevenlerine aktarılması açısından inanılmaz etki bırakan bir eser olmuştur. Kitabın telif haklarından aileye düşen kısmının Deniz Gezmiş adına kurulacak olan vakıf için kullanılması da, kitap çalışmasına başlanılmadan önce kararlaştırılan bir olguydu.

Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı
Vakfın kuruluş çalışmalarına 2015 yılında başlanıldı ve “Abim DENİZ” kitabının telif gelirlerinden sağlanan kaynak ile çalışmalara hız verildi.
11 Mart 2015 tarihinde yetkili ve görevli asliye hukuk mahkemesine başvuruda bulunarak, vakfın resmi kuruluş işlemleri başlatıldı.
Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı, mahkemenin verdiği kararla resmi kuruluş işlemlerini tamamlayarak, kuruluş kararı 27 Haziran 2015 tarihli Resmi Gazete’de ilan edilmiştir.
Güzel ülkemizin insanlarının mutluluğu için mücadele veren Deniz Gezmiş’in mirasını korumak, yaşatmak ve insanların onu daha iyi anlamasını sağlamak adına, aile üyeleri tarafından bu vakıf kurulmuştur.
“Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve Özgürlük Vakfı” ismini Deniz Gezmiş’in hayatı boyunca inandığı ve uğruna mücadele ettiği antiemperyalist değerlerden almıştır.
Biz, ülkemizde yaşayan herkesin temel insan haklarına sahip olduğunu biliyoruz; bilinçli ve sorumlu yurttaş kimliğiyle, hukukun egemenliği altında, demokratik ilkeler ışığında, her türlü ayrımcılığın giderilmesi ile insanların eşitlik hakkını savunuyoruz.
İnsanlarımız arasındaki hiddeti, nefreti ortadan kaldırabilmek adına duygumuzla, özümüzle, sözümüzle, düşüncemizle örnek olarak her türlü hukuksuzluğa, ayrımcılığa karşı bir sivil toplum örgütü olarak mücadele edeceğiz.
Deniz’leri unutmayacağız.

Dipnotlar:
(1) 24.04.1972 günü yapılan oylamaya 450 milletvekilinden 323 milletvekili oy vermiş olup; kabul edenler 273, reddedenler 48, Çekimserler 2, oylamaya katılmayanlar ise 118 kişidir. Oylamaya katılanların ve oylama sonucunun açık dağılımı hakkında bkz. “Abim Deniz”, Can Yayınları, 1. Basım, 2014, s. 465 - 474
(2) Uğur Mumcu’nun, 25.08.1975 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yazdığı “Sesleniş” yazısından.  

Av. İBRAHİM EKDİAL
Deniz Gezmiş Bağımsızlık ve
Özgürlük Vakfı Genel Sekreteri



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları