Olaylar Ve Görüşler

Demokrasiyi inşa etmek... - Ekrem Demiröz

06 Eylül 2024 Cuma

Sosyalist Enternasyonal’e üye partiler arasında genel başkanını üyeleriyle seçmeyen tek parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir. 

Ancak bu durumun sağla, solla ya da sosyal demokratlıkla ilgili bir şey olmadığını baştan söyleyelim. Uzaklara gitmeye gerek yok. En yakın örnek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’idir. Ulusal Birlik Partisi, Kıbrıs’ın siyasi partilerinden biridir. Cumhurbaşkanı seçilmeden önce Ersin Tatar Ulusal Birlik Partisi’nin genel başkanıydı. Ancak Kıbrıs’ta partili cumhurbaşkanlığı sistemi olmadığı için Ersin Tatar cumhurbaşkanı seçilince genel başkanlıktan istifa etmek zorunda kaldı. Ve Ulusal Birlik Partisi’nin üyeleri iki turlu seçimle kendilerine yeni bir genel başkan seçtiler. 

Parti içi demokrasi tartışmasına girmeden soruna doğrudan girmeyi tercih ettik. Çünkü bu alan üzerine söylenmedik söz kalmadı. Kaldı ki her şey apaçık. 

Doğrudan demokrasinin olanaklı olduğu durumlarda temsili demokrasinin yanlış olduğunu herkes biliyor. Bir partinin üyelerinin tüm örgütsel yapıları birlikte seçebileceğinin de herkes farkında. Araya delege koymanın anlamı, kontrol edilebilir siyaset yapıları oluşturmaktır. 12 Eylül darbesi sonrasında yapılagelen şey de budur. Siyaset yapıcıları bu duruma şöyle açıklama getirmeyi denerler; “Biz de parti içi demokrasiden yanayız ama siyasi partiler kanunu elimizi kolumuzu bağlıyor” derler ve demokratik olmayan siyasi partiler yasası değişsin diye çok mücadele etmişler gibi davranırlar. 

KANUN DEĞİŞMELİ

Oysa 12 Eylül anayasası bugüne kadar defalarca değiştirildi ancak siyasi partiler yasasına kimse dokunmadı. Buna CHP de dahildir ne yazık ki. Bugüne kadar CHP’de herhangi bir yetkili kişinin siyasi partiler kanunu değişsin diye önerge vermiş midir ya da konuşmuş mudur? Oysa Siyasi Partiler Kanunu’nun antidemokratik olduğunu hepsi bilir ama  değiştirmeye kalkışmazlar.

O zaman yerelde oluşan kast düzenine ve genel merkezde oluşan oligarşik yapılanmalara bu açıdan bakmak gerekir.  

Parti içi demokrasinin olmazsa olmazlarını burada saymayacağız. Çarşaf listeler ya da önseçimler çokça konuşuluyor zaten. Mesele büyük fotoğrafa doğru bir açıdan bakmayı becerebilmektir. Şimdi CHP’nin tüzük kurultayından söz etmenin zamanıdır. 

CHP’nin tüzük kurultayı, Sivas Kongresi’nin 105. yılına denk gelen 4 Eylül tarihinde başladı. Umarım bu tarih öylesine seçilmemiştir. Umarım ki bu tarih ikinci Kurtuluş Savaşı’nı ateşlemek üzere bilinçli seçilmiştir. İnanarak söylüyorum ki CHP, ikinci Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımlarını bu kurultayla atabilir. Kurucu değerlerimizi demokrasi ile taçlandırabilir ve ülkemizde yeniden demokrasinin tohumlarını önce kendi partisinin bağrına ekebilir. Bu yapılanlar yalnızca parti içi demokrasi talebini karşılamakla kalmaz, tüm ülkemizde de demokrasiyi yeniden inşa etmenin ilk adımlarına dönüşür. 

Bu yapılırsa siyasi partilerimize ve ülkemizin tüm insanlarına mükemmel bir örnek sunulmuş olur.

ÖNCE CUMHURİYET 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin lideri ve yöneticileri unutmamalıdırlar ki Türkiye’nin birinci partisinde görev yapıyorlar. Bu büyük bir onurdur. Oturulan koltuklar yerine Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatmak için gerekli adımlar atılmalıdır. Demokrasi önce Cumhuriyet Halk Partisi’nde başlatılmalıdır. Ne teokrasi ne tek adamlık ne de hiçbir diktatörlük başlatılan bu fırtınanın önünde duramaz.

Mustafa Kemal Atatürk tüm mücadelesini ülkesine ve insanlarına duyduğu güven üzerine kurmuştu. CHP yöneticileri de öyle yapmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları