Olaylar Ve Görüşler

Demokrasinin motoru

10 Mayıs 2016 Salı

Demokrasi denilen aracı, bir daha kullanmamak üzere bozmanın tek yolu vardır: Aracın motorunu tamamen imha etmek... Demokrasinin motoru, laikliktir. O, bir kez imha edildiği zaman demokrasiyi Kaf Dağı’nın arkasında arasanız, orada bile bulamazsınız.

“Gerek İlahiyat Fakültesi öğretim üyeliğim, gerek 1971- 1977’ye kadar süren senatörlüğüm sırasında, Atatürk’ün izindeyiz diyerek onun izinden ayrılanlar veya aynı izden geriye gidenleri uyarmak için yazılar yazdım; konferanslar verdim; raporlar hazırladım. İşte bunların çoğu bir kitapta toplanmış bulunuyor. Kitaba ne ad vereyim diye epey düşündüm ve kendi kendime sordum: ‘Atatürk’ün izinde ne kadar yol aldık?’ Arkama dönüp baktığımda gördüm ki, bir arpa boyu yol almamışız. Bunun için kitabın adını ‘Atatürk’ün İzinde Bir Arpa Boyu” koyuyorum.’ Bu satırlar, aydınlanma şehidi Bahriye Üçok’a ait.

Laiklikle hesaplaşma
Yıllardır sağ iktidarların hedefinde olan Atatürk devrimlerine son darbe, en öldürücü yerden laiklik üzerinden indiriliyor. Türk solu, Türkiye solu adına ne derseniz deyin sus pus oturuyor. Laiklikle hesaplaşma yeni bir şey değildi. 1954 yılında Demokrat Parti grubunda konuşan Adnan Menderes, “Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz” diyerek kendinden geçmiş, laik Cumhuriyete alenen meydan okumuştu.
Siyasal konjonktür izin verdikçe bu meydan okumalar devam etti. “Şeriat gelecek, mesele kanlı mı gelecek, kansız mı, fıstık gibi olacak” diyen İbrahim Halil Çelik gibi Refah Partili siyasetçileri de gördük görmesine de çoğu kez onları ciddiye almadık. Oysa onlar işlerini her zaman ciddiye alıyorlardı. İnanıyorlardı, yemin etmişlerdi, gün gelecek laik devlet yıkılacak demişlerdi. Nasıl yıkacaklardı? Demokrasi bir araçtı, o araç onları istediği yere getirince bir daha kullanmamak üzere o araçtan ineceklerdi.
İşte şimdi, o araç onları istediği son durağa kadar sağ salim getirdi. Demokrasi denilen aracı, bir daha kullanmamak üzere bozmanın tek yolu vardır: Aracın motorunu tamamen imha etmek... Demokrasinin motoru, laikliktir. O, bir kez imha edildiği zaman demokrasiyi Kaf Dağı’nın arkasında arasanız, orada bile bulamazsınız.

Tek dert bu olmalı
Ağızlarını demokrasiyle açıp sosyalizmle kapatanlar, liberalizmle başlayıp sekülerizmle biten yazıların sahipleri, halkların kardeşliği amentüsünü okuyanlar, Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye övünenler, ulusalcı solcular, enternasyonaller ve daha başkaları... Çok okuyup çok düşünenler, teori üzerine teori yazanlar, laikliğe son darbe indiriliyor. Bu darbeyi önlemek için anlık politik ayrışmalarınızı artık bir kenara koyun! Bugünlerde tek derdiniz laiklik olmak zorunda. İster kabul edin, ister etmeyin; ama adınız ne olursa olsun kabul etmek zorundasınız ki, entelektüel altyapınız ve eylem alanınız, sol ana damar olan laiklikten beslenmektedir.

By-pass şart!
Ana damar tıkandığı için göğsünüzün üstündeki ağırlık günbegün arttı ve siz nefes alamaz oldunuz. O damar acilen açılmak zorunda, gerekli by-pas ameliyatı yapılmazsa neler olacağını hepiniz biliyorsunuz. Laik Cumhuriyetin ruhuna fatiha okuyacağız. Ardından ‘Cilalanmış Cahiliye Dönemi’ni tam olarak yaşayacağız. Uzun zamandır, bu dönemin hazırlıkları yapıldı ve aslında bize o dönemi yaşatmaya başladılar. Örneğin 4+4+4 adı verilen gerici eğitim sistemini kuzu kuzu kabul ettik. Yasa teklifi kaşla göz arasında komisyonlardan geçirilirken ortaya konulan birkaç cılız parlamento muhalefetini yeterli gördük. Yüzyıllık eğitim kurumlarımızın adları değiştirildi; binaları elinden aldı; müdürleri, öğretmenleri sürüldü toplumsal muhalefet ortada yoktu. Sokaklarda birkaç cılız ses, birkaç gün sesini duyurmaya çalıştı, hepsi o kadar.
Bu ülkenin laik ana damarını açmak için bütün sol kılcal damarlar, ana damarı daha fazla beslemeli.

 

GALİP UYAR
Sosyolog

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları