Olaylar Ve Görüşler

DASK her koşulda hasarı öder mi?

12 Ekim 2019 Cumartesi

YAZAR: Dr. Savaş KARABULUT
Jeofizik Mühendisi,
Deprembilimci

Zorunlu DASK poliçesi yaptıran kent sakini, binaları zaten hasarlıysa, bugüne kadar neden bir inceleme yapılmadı? Yani hasarlı olan bir bina, depremde zaten yıkılacaksa, zorunlu sigorta neden ödettirildi?

Deprem olduğunda binamız yapısal hasar aldığında, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) poliçesi ödemişsek, geri ödeme (aynı) yapılacak mı? Yapılmayacak mı? Kararı, DASK’ın sigorta uzmanları, yaptıkları inceleme ve yetkili inceleyen kuruluşun tespit raporu veya bilirkişi mi verecek? Sürecin nasıl ilerlediği üç aşağı, beş yukarı belli. Ancak burada kritik olan başka bir durum daha ortaya çıkıyor. Her deprem olduğunda yeniden öğreniyoruz.
Kişilerin evleri hasar görmüşse, öncelikle DASK’a ait 125 no’lu numarayı arayarak bildirim yapması gerekiyor. Diğer bir yandan da belediye ve bakanlığın ilgili birimine başvuru yapıp durum tespiti isteniyor! “Yapılan incelemeler neticesinde evimizin hasarlı olduğunu bildirilirlerse ve poliçemizi ödemişsek (ya da sadece tüm sakinlerin bir kısmı ödemiş, kalanı ödememişse) DASK birimi her koşulda karşılığını ödeyecek mi” soruları da aklımıza geliyor.

Önemli sorular
Bu yazıyı yazmama sebep olan ise Avcılar Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde Avcılar Belediyesi’nin yaptığı toplantıda konuşulması. Toplantıda, Avcılar Belediye Başkanı Sn. Av. Turan Hançerli, yapılan incelemeler (iki bin başvuru olmuş) sonucunda “Avcılar’daki binalar son depremden hasar görmemiş, zaten binalar sıkıntılıydı (deniz kumu vb.)” cümlesini kurdu! Bu cümleden hareketle “Deprem ve DASK poliçelerinin karşılanması ve geldiğimiz sürece kadar hasarlı olduğu belirtilen yapılarla ilgili ne yapmalıyız” sorusu, beni bazı konular hakkında düşünmeye mecbur bıraktı. Çünkü DASK ödemeleri, deprem kaynaklı bir hasarı ödemek üzerine kurulmuştur. “DASK’ın kendi web sayfasından hangi haller teminat dışında kalmaktadır” sorusuna “depremden bağımsız olarak, binanın kendi kusurlu yapısı nedeniyle zamanla oluşmuş hasarlar” dendiğini de unutmamak gerekir. Ya da öncesinde hafif hasarlıysa, yani deprem nedeniyle oluşmadığı söylenirse, “sigortalının beyanına göre sigorta poliçesi oluşturulduğundan”, beyanı hatalı mı veya yanlış olarak mı kabul edilecek? Buradan da başka bir boyuta, “yani 20 yılda ne yapıldığı, hasarlı binaların neden önceden kontrol edilmediği, kimler tarafından denetlendiği gibi” konulara geçmek gerekiyor elbette. Aşağıda bu konular üzerine çok açık ve sade sorular sorup beyin cimnastiği yapmaya çalıştım. Ancak gerçekler beyin jimnastiğinin de ötesinde. Cevapları ise ilgililerin (sigorta, bakanlık vb.) ve ilgili meslek odalarının (baro ve meslek odaları) tartışmalarına açık. Cevaplarını ise tüm kamuoyunun bekliyor olacağına eminim.
Zorunlu DASK poliçesi yatıran kent sakininin, binaları zaten hasarlıysa, bugüne kadar neden bir inceleme yapılmadı? Yani hasarlı olan bir bina, depremde zaten yıkılacaksa, zorunlu sigorta neden ödettirildi? Ya da ilçede bu kadar hasarlı yapı varsa bugüne kadar ilçeyi yöneten belediye ve ilgili birimler neden bir şey (mühürleme ve tahliye) yapmadı?

Suç var mı? Varsa kimin?
Konu canlı yaşamı olunca bu konuda bir inceleme/çalışma yapmayanlar suç işlemiş midir? Eğer öyleyse, ortada bir kamu suçu bulunmakta mıdır ve ilgili kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulacak mıdır? Kontrol edilen binalar içinde kaçı 2000 öncesi ve kaçı sonrasında imal edilmiştir? Tahliye kararı alınmış binalarda bir hasar olması durumunda: 2000 öncesi yapı kontrollerini yapan kamu personeli veya 2000 sonrası yapı denetim firmaları hakkında bir inceleme yapılacak mıdır? Bu işin kamu ve kamu eliyle özelleştirilen firmaları hakkındaki ilk akla gelen durum.
İşin bir diğer tarafı da zorunlu deprem sigortası poliçeleri.
Zorunlu DASK poliçenizi ödediyseniz, size her koşulda ödeme yapılmayabilir mi? DASK’ın kendi web sayfasından sıkça sorulan sorular başlığı altında, 71. sorusunda muafiyet nasıl hesaplanır sorusuna “Sigorta bedelinin yüzde 2’sinin üzerinde olan tutar, tazminat ödemesi olarak sigortalıya ödenir” denmektedir.

Başka bir sorun
Şimdi diğer bir problem ise “Yapısal hasar depremden dolayı değilse ve 125 numaralı telefonu aradıktan sonra uzmanlar bu hasarın nedenini depreme bağlamazlarsa, mevcut hasar yüzde 2’nin altındaysa ödeme nasıl yapılacak” sorusuna yanıt aranmakta. Eğer böyle bir tespit yapılırsa, öncelikle binalar deprem öncesinde hasarlıysa veya depreme dayanıklı değilse, DASK poliçeleri neden ödenir veya kurum tarafından neden tahsil edilir? Ya da binamız zaten yapısal ömrünü tamamlamış (korozyon, deniz kumu, yaşı vb.) ise depremden dolayı daha fazla hasar aldıysa ve oturulmayacak duruma gelmişse bunu nasıl öncesinde ispatlayacağız ve tespitini kim yapacak? Ya da uzman tarafından binamız yapısal riskli çıkarsa, poliçe değeri mi artacaktır? Bu işin sonu da kontrol edilmeden imar barışı uygulamasıyla, yapı ruhsatı alan binlerce kişinin ileride karşılaşacağı sorunun da bir parçası gibi duruyor. Görüldüğü üzere her yeni deprem aklımıza yeni soru işaretlerini getiriyor! DASK-deprem ilişkisine ait yukarıda sormuş olduğum hukuki problemlerin nasıl çözüleceği hakkında, bu konu üzerine şimdiden kafa yormak gerekiyor. Yoksa yine haksız olan kent sakini olacak ve yeni bir mağduriyet krizi ortaya çıkacak.
“Poliçe sahibinden sigorta ücretini alırken başvuran kişinin beyanına güveniyor, olası bir hasarda ücreti öderken ise son kararı sigorta firmasının kendisine bırakması” ise işin objektif olmayan diğer bir yüzü olarak tartışmaya açık olduğu tabloyu karşımıza çıkarıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları