Olaylar Ve Görüşler

Çoğunluğun yargısı ve yanılgısı - Zafer GENÇAYDIN

17 Aralık 2022 Cumartesi

Yaratıcı zekâ, düşünsel çaba ve emek gerektiren bilimsel, sanatsal toplumsal etkinliklerin -demokrasi ya da halkçılık adına da olsa- çoğunluk tarafından değerlendirilmesi her zaman gerçeği yansıtmadığı gibi, bazen herkes yanılırken bir kişinin düşüncelerinin ve yargılarının doğru olduğuna ilişkin örneklerle doludur insanlık tarihi. Bu nedenle yüksek bilgi birikimi gerektiren bilimsel ve özgünlüğünü öznelliğe borçlu olan sanatsal kazanımların niteliği hakkında yargıda bulunmak çoğunluğun işi olmamalıdır. Çünkü bazı konuları, bilenler; bir de bilmeyenler vardır. Bilenlerle bilmeyenlerin eşit yargılama hakkına sahip olmaları demokrasinin gereği sayılacaksa, öyle bir demokrasinin yasalara değil, önce akla ve hukuk mantığına uygun olup olmadığını tartışmak gerekir. Hangi konuda olursa olsun, yetersiz birini yetkilendirmek, kayırarak veya rüşvet karşılığında liyakat sahibi yapmak demektir. Aynı durumun demokratik toplumsal yaşam için de geçerli olması gerekir; muhtar veya yöneticileri belirlemek için demokratik bir yöntem olarak seçim bir zorunluluktur belki ama alan uzmanlarının bile üzerinde görüş birliğine varamadıkları anayasa önerisinin konuyla uzaktan yakından ilgilisi olmayan halkın onayına sunulması gülünçlükten öte bir anlam taşıyabilir mi?

YABANİ OTLAR

Hangi gerekçeyle olursa olsun, çoğunluğun yargısının bilime üstün sayılması, “akılcı düşünceyi” sindirme ve kötünün iyiye zulmetme hakkı tanıma tezgâhından başka bir anlam taşımaz ve toplumun düşünsel yaşamıyla yaratıcılığını kısırlaştırmaktan başka bir işe de yaramaz: 

“Bu öyle bir tezgâhtır ki bu sayede kalburüstü kafalar zapturapt altında tutulup sindirilir; seçkin kafaların mümkün olduğu kadar uzunca bir zaman hak ettikleri yükseklere erişmelerine mani olmak için bunu vasatlar kullanır. (...) Çünkü avam nerede olursa olsun mükemmel ve kusursuz olana dair bir anlayışa sahip değildir ve dolayısıyla şiirde, sanatta veya felsefede gerçekten bir şey ortaya koymaya muktedir olanların ne kadar az bulunur oldukları konusunda bir fikri yoktur. Bu sebepten ötürü Horatius’un dizesi (Ne tanrılar, ne insanlar, ne tanıtıcı sütunlar/ İzin verir bir vasat olmasına şairin) şiirin ve benzer şekilde daha yüksek diğer bütün bilgi dallarının sakarlarına her gün korkmadan çekinmeden hatırlatılmalıdır. Aslında bunlar buğdayın boy atmasına izin vermeyen dolayısıyla her şeyin üzerine yayılan yabani otlardır.” (Schopenhauer, Güzelin Metafiziği: Sanatın ve Güzelin Sırları, Say Yayınları s.85, 87.)

ÇOĞUNLUĞU OLUŞTURAN ÇÖMEZLER

Bilim ve sanat tarihi de göstermektedir ki önemli buluşlara ve yeniliklere adlarını yazdıranların birçoğu, değil çoğunluk tarafından anlaşılmak; çağdaşları olan bilim ve sanat insanlarınca bile anlaşılamamış ve reddedilmişlerdir. Örneğin çağın bilim adamları engizisyona verdikleri raporda, Galileo’nun yanıldığını belirtmişlerdir. Üst düzey yaratıcılık gerektiren alanlardaki etkinliklerle ilgili yargıda bulunma hakkı hiç olmazsa aynı düzeyde yaratıcı olanlara ait olmalıdır. Çünkü çoğunluğu oluşturan çömezlerin kol gezdiği yerde ustaların adı geçmez. Karga, kendi sürüsüyle uçar; ama karga sürüsünde atmacaya rastlanmaz.

ZAFER GENÇAYDIN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları