Olaylar Ve Görüşler

Çocuk işçi gerçeğimiz

14 Temmuz 2016 Perşembe

Çocuk işçiler sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yanında, tezgâh başında, kırsalda ve kentte üretim alanında emek harcamak zorunda kalıyorlar.

Okul sıralarında olması gerekirken, ya eğitim olanaksızlıklarından ya da aile bütçesine katkı sağlamaktan minik bedenleriyle çalışıyor, üretiyor çocuk emekçiler.
Minik emekçilerin sayısı önlenemediği gibi, giderek artıyor. Neredeyse çocuk işçi çalıştırmak olağan hale geldi.
ILO’nun verilerine göre...
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre, dünyada 168 milyon çocuk işçi küçücük bedenleriyle ağır işlerin altından kalkmaya çalışıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) araştırmaları Türkiye’de 6-17 yaş grubunda çalışan 893 bin çocuğun varlığını ortaya koyuyor. Veriler, korkunç ve düşündürücü gerçeği gözler önüne seriyor. Okula başlama çağındaki çocuklar ders ve sokak yerine atölyelere, tarlaya gidiyor. Altı yaşında daha çocukluğunu yaşayamadan kendini bir anda çalışma hayatında buluyor.
Suriyeli çocuk işçiler
Suriyelilerin gelmesiyle birlikte bu sayı daha da arttı. Aileleri gibi ülkenin her yerinde görülen Suriyeli çocuk işçiler, Türk akranları gibi tarımda, tekstilde, oto tamir atölyelerinde dikkat çekiyor. Bu nasıl vicdan, nasıl bir sağduyudan yoksunluk, nasıl bir insanlık, nasıl bir analık babalık? Altı yaşındaki çocuk nasıl çalışmaya zorlanır, ondan nasıl iş beklenir? Bu yaştaki çocuk hangi vicdan ölçüleri içinde çalışmaya gönderilir? Ne kadar yakınılırsa yakınılsın, çocuk işçiliği dünyanın ve Türkiye’nin önlenemeyen kanayan yarası, acı gerçeği. Çocuk işçiler eğitim hakkından yoksun kaldığı gibi, fiziksel ve psikolojik gelişimin yavaşlaması, işe bağlı sakatlık, fiziksel zarar, istismar, suiistimal ve ihmal gibi sorunlarla karşılaşıyor.
Temeli yoksulluk
Minik emekçiler iş öğrensin, aile bütçesine katkıda bulunsun diye gönderildikleri işyerlerinde bedenleri ağır travmaya karşı koymaya çalışıyor, yeri geliyor tacize uğruyor, yeri geliyor aşağılanıyor, onuru ile oynanıyor.
Çocuk işçiliğinin temelinde yoksulluk başı çekiyor. Türkiye’de daimi olarak yoksulluk eşiğinde olan 17 milyon kişinin yarısı çocuklardan oluşuyor. Yoksul aileler çocuklarını aile bütçesine sözüm ona katkı sağlasın diye okula değil, çalışmaya gönderiyor. Ülkemizdeki yaklaşık 1 milyon çocuk işçinin büyük çoğunluğu minik bedenlerine hiç ama hiç uygun olmayan, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyor. Yine yaklaşık 400 bin çocuk, mevsimlik ve gezici tarım işçiliği yaparak aylar boyunca okullarından ve evlerinden uzakta yaşamını sürdürüyor.
Çocuk işçi cenneti!
Türkiye’de mevcut çocuk işçiliği sorunu 1.5 milyona yakın Suriyeli çocuğun savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınmasıyla daha da arttı, içinden çıkılmaz hale geldi. Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin katılımıyla mevsimlik gezici tarım işleri tam bir çocuk işçi cenneti. ILO, çocuk işçiliğinin işçi-işveren ilişkilerinin zayıf kaldığı, kayıt dışı işletmelerinin çokluğundan kaynaklandığını belirtiyor. Zaten çocuk işçilerin çoğunluğu da kayıt dışı alanlarda çok düşük ücretle çalışıyor.
Suriyeli çocuk işçilerin gelmesiyle birlikte ücretlerin günlük 10- 20 lira aralığına gerilediği, hatta bu rakamlardan daha aşağıya, karın tokluğuna bile çalışanların olduğu söyleniyor.
Çalışma yaşamının kanayan yarası çocuk işçiliği arz ve talepten ötürü bir türlü önlenemiyor, önlenecek gibi de değil. Denetimler caydırıcı olmuyor. Emek sömürücüleri bildiğini okurcasına çocuk işçi çalıştırmaya devam ediyor. Zihinsel, sosyal, fiziksel ve psikolojik gelişimlerine zarar veren, çok düşük ücretlerle, zehirli ürünlerle yakın temas içinde, tehlikeli ortamlarda uzun süre çalışan çocukların yeri tarla ve atölyeler değil, okul sıraları, parklar ve sokakta arkadaşlarının yanıdır.

Şükrü KARAMAN
Gazeteci



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları