Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bilmeden anlamak mümkün mü?
YAZAR:Prof. Dr. Asker Kartarı
Kadir Has Üniversitesi İletişim Fak.
Reklamcılık Bölüm Başkanı
Bilmediği alanlarda olup biteni anlayamayan kişiler kendilerini belirsizliklerle sarmalanmış, tehlikeye açık ve savunmasız hisseder. Bu durumdan kurtulmanın yolları ise kaçmak, yok saymak, alaya almak, aşağılamak ya da saldırmaktır.
Dün Karaköy’den Beşiktaş’a yürüdük eşimle. Meclis-i Mebusan Caddesi’nde 85 numaralı binanın iki duvarını kaplayan çok sayıda kadın ayakkabısı dikkatimizi çekti.
Tabanları duvara gelecek şekilde düzgün sıralar halinde sabitlenmiş, dört beş katlı bir binanın birbirine dik iki duvarı dolduran ayakkabıların karşısında durup, fotoğraf çekmek için uğraşan gençlere engel olmamaya çalışarak, ne ifade ettiğini anlamaya çabaladık.
Sadece kadın ayakkabısı olduğuna göre, konstelasyonun konusu kadınlar olmalıydı. Çifter çifter sıralanmış, burunları aşağı gelecek şekilde duran ayakkabılar yas evlerinde merhumun dış kapının önüne konmuş ayakkabılarını çağrıştırıyordu. Yüzlerce kadın ayakkabısının ölen, daha doğrusu öldürülen, daha da doğrusu katledilen kadınları temsil ettiğini düşündük ikimiz de.
Tepkisel konstelasyon
Fotoğraf çeken gençler gözlerindeki hüznü saklar gibi başlarını öne eğerek ayrıldı yanımızdan. Sonra bir grup Uzakdoğulu turist geldi. Dünyayı vizörden görmeye alışık olduklarından olsa gerek fotoğraf çekmeye daldılar çabucak. Tam ayrılacağımız sırada lüks bir otomobilin iki tekerini kaldırıma çıkararak ilerlemeye çalıştığını, fotoğraf çeken turistin önünden çekilmesi için çaldığı korna sesine döndüğümüzde gördük. Otomobil kaldırıma çıkıp sergi duvarının önünde durdu. Ön yolcu kapısından inen modern giyimli, güzelce genç kadın herkesin izlediği duvara bakıp “bu ne yaaa?” diyerek bir kahkaha attı. “Duvar ayakkabı dolmuş!” Genç bir erkek sürücü koltuğundan inip aracı uzaktan kumandayla kilitledikten sonra kadının koluna girerek kahveye doğru yürürken gülüşmeleri sürüyordu.
Bir kahve zincirinin Yanköşe adlı projesi kapsamında çok yönlü sanatçı Vahit Tuna’nın konstellasyonu olduğunu öğrendik internetten. Sanatçı, 2018 yılında ülkemizde öldürülen kadın sayısına eşit, dört yüz kırk çift farklı görünüş ve ölçüdeki kadın ayakkabısını duvara asarak kadın cinayetlerine tepkisini dile getirmiş. Bu tepkiyi anlayanların oranı konusunda bir şey söylemek pek mümkün değil anlaşılan.
Anlamanın yolu
Seksenli yıllarda Almanya’da sandviç dönere cacık koyan ustaya “dönere cacık konur mu?” diye itiraz ettiğimde, “cacıksız döner olur mu?” demişti, cehaletime şaşmış bir yüz ifadesiyle. Kendimizce haklı olsak da birbirimizi anlamadan ayrılmıştık. Ne ben cacıklı döner ne de o cacıksız döner görmüştük. Tanımıyorduk, bilmiyorduk. Yas evinin önüne konan ayakkabının ne anlama geldiğini ya da her şeyin düz anlamlı olmadığını bilmeyen de onun ayağa giyilmekten başka bir şey ifade edebileceğini öngörememişti işte. Anlamanın yolu bir şeyler bilmekten geçiyor demek ki.
‘Kaçmak’ ve ‘saldırmak’
Toplum içinde farklı deneyimlere sahip insanlar arasında sık rastlanan yanlış anlamaların temel nedenlerinden biri iletişime konu olan şey hakkında yeterli bilgi sahibi olmamaktır. Bilmediği alanlarda olup biteni anlayamayan kişiler kendilerini belirsizliklerle sarmalanmış, tehlikeye açık ve savunmasız hisseder. Bu durumdan kurtulmanın yolları ise kaçmak, yok saymak, alaya almak, aşağılamak ya da saldırmaktır. İletişimde konuşmamak ve küsmek gibi etkileşimi en aza indirme girişimleri “kaçmak” olarak bilinir. “Yok saymak” iletişim sürecinden çekilme çabasının bir türüdür. Karşıdakini yok saymanın, onun varlığını ortadan kaldırmadığı bilinse de siyaset başta olmak üzere bazı durumlarda başvurulan bir yoldur. Alaya almak ve aşağılamaya çalışmak saldırganlığın başlangıç aşamaları olarak görülebilir. Saldırganlığın sözel ya da fiziksel türlerine ise hemen her gün tanık oluyoruz.
Bilmediğinden korkmak
Tersinden bakarsak, küsmenin, alay etmenin, aşağılama çabalarının, kavganın, saldırganlığın olduğu yerde mutlaka iletişim sorunu olduğunu görürüz. Birbirini anlamayan insanlar karşısındakini yok sayar, alay eder, aşağılar ve kavga eder. Bilmediğinden korkar çünkü. Anlamayınca tedirgin olur, belirsizlikten kurtulmak için kaçar. Kaçamazsa saldırır, vurup kırar, yaralar, öldürür.
Bakın bakalım rakiplerine hakaret yağdıranlar, kendi gibi düşünmeyenleri cezalandıranlar, özgürlüğünden yoksun bırakanlar ya da “küstüm” deyip konuşmaktan, yüz yüze tartışmaktan imtina edenler bilenler mi bilmeyenler mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- 'Asıl silmen gereken şeyi silmemişsin'
- Özgür Özel'den 'ABB' açıklaması
- Belediyelerden hastane adımı
- Kelepçeli burjuvanın duyulmayan çığlığı
- Yavaş'tan 'istifa' iddialarına açıklama
- ‘Yediniz, içtiniz, geldiniz’
- Konserve ton balığında cıva tespit edildi
- Tuncer Bakırhan hakkında soruşturma
- Cumhuriyet düşmanı müdüre göstermelik soruşturma!
- CHP, Meclis’te kalacak