Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Beklenen yargı reformu ne getirir?
Gerçekleşmesi TBMM’nin yeni çalışma dönemine sarkan yargı reformu tasarısına iktidar çevrelerinden büyük umutlar beslendiği görülmekte ve bu reform çalışması ile yargının önemli ivme kazanacağı ileri sürülmektedir. TBB Başkanı, Sayın Feyzioğlu da gerçekleşecek yargı reformunun daha önce alkışlanan strateji raporuna karşı çıkanlara, yani bizlere reformun getirdiği başarıların “kapak” olacağını belirtmektedir.
Bilindiği gibi “reform” sözcüğü ıslahat, yeniden düzenleme, yeniden şekil verme anlamına gelmektedir. Bu nedenle yargıda yapılacak değişiklikler için reform sözcüğünün kullanılmasıyla yargıda köklü değişiklikler yapılmayacağı, değişikliklerin sistemsel olmadığı, ağır aksak işleyen eski şekline bazı yenilikler getirileceği bu yeniliklerin ise yargı sorunlarını çözmekten çok siyasi iktidarı tatmin edecek türden olduğu eldeki verilere göre şimdiden söylenebilir.
Yargıya güven yerlerde sürünüyor
Yapılan bütün anketlere göre yargıya güven oranı yüzde 22 seviyelerine düşmüş iken 2019 yılında bazı anketçilere göre bu oranın yüzde 30’la ifade edilen rakamlara ulaşınca Adalet Bakanı’nın bu çıkıştan fazlaca hoşnut olduğu gerçeği bile tek başına yargının içinde bulunduğu sorunları gözler önüne sermektedir. Yargıya güven oranının böylesine giderek yerlerde sürünmeye başladığı yüzde 30’lu rakamların başarı sayıldığı bir ortamı düşünmek bile istemeyiz, ama ne yazık ki yaşıyoruz. Yargıya güvenin yüzde 80’nin altında seyretmesi halinde o ülkede demokrasinin alarm zillerinin çalması gerekir. Bizde bırakın alarm zillerinin çalmasını, bu durumdan hukuk kurumlarının, yüksek mahkemelerin ve hukuk fakültelerinin rahatsızlık duymamış olması ve suspus oturmalarıdır garip olan...
Demokrasimizin en temel sorunu “erkler ayrılığı” ilkesinin yaşam bulması ve buna bağlı olarak da yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının kâğıt üzerinden çıkıp uygulamaya geçmesidir. Bugün hukukumuzda “hukukun üstünlüğü ilkesi” yerine “otokratın emir üstünlüğü” ilkesi egemen ise hukuk devleti ilkesinden ve hukukun üstünlüğü ilkesinden söz etme olanağı kalmayacaktır. Anayasanın ikinci maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Anayasa Mahkemesi de bir kararında hukuk devletini, “İnsan haklarına saygılı ve hakları koruyucu, adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekte kendisini yükümlü gören, bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir” şeklinde tanımlamaktadır. Kâğıt üzerinde yer alan bu tanım ne yazık ki eylemde işlememektedir. Yargı reformu denilen şey, bu çirkinliği, hoyratlığı ve hak ihlallerini kaldırmak yerine, örtecek, gizleyecek bir makyajdan öteye gidemeyecektir.
Bugün yargıçların özlük işlerini düzenleyen HSK’nin, yürütmeyi ve yasamayı denetleyecek olan yüksek mahkemelerin yapılanmasında bir değişiklik öngörülmemektedir. Siyasi iktidar elinin altındaki yargı sisteminin böyle sürmesini istemekte, “Partili Cumhurbaşkanı” yanında iktidar yanlısı adli ve idari yargıçlar monarşiye dönüşmüş sözde demokrasi oyununda olmazsa olmaz koşul olarak kalmaktadır.
Erkler hukuka bağlı olmalıdır
Bir hukuk devletinde erklerin ayrı olması da yetmez, ayrıca erkler hukuka bağlı olmalıdır. Yargı organlarının, yürütmenin ve yasamanın hukuka bağlı olup olmadıkları ne yazık ki sorgulanmamaktadır. Yargıçlar, bağımsız olmalı ve bağımsızlığı anayasal ve yasal güvence altına alınmalıdır. Hukuki güvenlik ilkesi geçerli olmalı, yürütmenin yapacağı eylem ve işlemler önceden bilinebilir olmalıdır. Yargı, başta düşünce özgürlüğü ve lekelenmeme hakkı olmak üzere bütün klasik hakların korumasını etkin bir biçimde yapmalıdır.
Bugün Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru sayısının rekor düzeylere ulaştığından yakınılmaktadır. Yargı o denli bozuk ve o denli güvenilmez ki Anayasa Mahkemesi hak ihlallerini denetleyici bir mahkeme olmaktan çıkmış, bir temyiz mahkemesi olarak başvuru yağmuruna tutulmuştur. Hatta AİHM de bu konuda yoğun ve gereksiz başvurularla tıkanmış durumdadır.
Yargının sorunları aslında salt yasa eksikliğinden değil, uygulayıcı eksikliğinden de kaynaklanmaktadır. Örneğin İstanbul Adliyesi’nde bazı savcıların bulunduğu koridorlara avukatların girmesi yasaktır. Bu bölgelere kısıtlı bölge denilmektedir. Yasada böyle bir düzenleme bulunmamaktadır. Cumhuriyet başsavcısının emriyle savcıların bulunduğu koridorlara avukatların girmesi yasaklanmış ve hatta müstahdem iznine tabi tutulmuştur. Bu yargı sisteminde avukatın adı yoktur. Savunma gereksiz sayılmış, işlevsizlik kılınmıştır.
Uydu erk yargı...
Yargımız hâlâ emirle, talimatla, mesajla iktidar yandaşı medya yönlendirmesi ile iş kotaran bir uydu erk görünümdedir.
Yargıya güvensizlik durumunun siyasi iktidarın İstanbul seçimini kaybetmesi sürecine uzanan neden sonuç ilişkisi reform gereksinimin siyasi iktidarın çıkarlarından kaynaklandığı göstermektedir. Öyle ise iktidarın çıkarlarından kaynaklanan bir reform hareketinin gene siyasi iktidarın başka çıkarlarına ters düşme olasılığı bulunabilir mi? İşin ve tek adam rejiminin doğasına ters bir beklenti olur ki, bu olmaz, köklü bir revizyon bile beklenemez.
Siyasi iktidar haklar ve özgürlükler adına geri çekilmedikçe, gerçek bir demokrasi örneği sergileyerek yargıyı siyasetin arka bahçesi olarak kullanmaktan vazgeçmedikçe yargı reformu yapılamaz ve yargı iyileştirilemez.
Bu durumda yargının normalleşmesini beklemek ancak iktidarın değişmesini beklemek demek olacaktır. Daha alkışlayacağımız bir yargı reformu paketi ana rahmine düşmedi.
AV. CELAL ÜLGEN
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'Berat Albayrak' iddiası
- Birinci girdiği mülakatta elendi: İntihar etti!
- 'Dilruba'dan Özgür Özel'e yanıt: 'Yuh, yalana gel'
- Narin davasında kan donduran ifadeler ortaya çıktı!
- Belediyelerden hastane adımı
- Nurseli İdiz aylık kazancını açıkladı!
- Kelepçeli burjuvanın duyulmayan çığlığı
- Özgür Özel'den 'ABB' açıklaması
- Özgür Özel'den canlı yayında kayyum tepkisi!
- ‘Yediniz, içtiniz, geldiniz’