Olaylar Ve Görüşler

Aydınlanma devrimi

27 Aralık 2018 Perşembe

Uğur Mumcu’ya göre, Türk toplumu iki başarılı sivil örgütlenme gerçekleştirmiştir. Bunlardan birincisi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurduğu Kuvayı Milliye örgütü, İkincisi aydınlanma devriminin temel taşı sayılan Köy Enstitüleri’dir.
Kırklı yılların devrimci Milli Eğitim Bakanları Saffet Arıkan, Hasan Âli Yücel, (devrimci Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’yi ve Reşit Galip’i unutmak olası mı?) ve büyük eğitimci İsmail Hakkı Tonguç, Köy Enstitüleri atılımını, uluslaşma ve insan olma sürecinde, çağdaş bilginin ve akla dayalı eğitimin kullanıldığı yeni bir ulusal kurtuluş savaşı olarak tanımlamışlardır. Savaştepe Köy Enstitüsü çıkışlı dostum, değerli öğretmen, düşünür, bilge insan Bahattin Fırtına “Aydınlanma İmeceleri” başlıklı yazısında Köy Enstitüleri atılımının Kurtuluş Savaşı olduğunu vurguladıktan sonra yazısını şu sözlerle noktalamıştır:
“Toplum bireyleri göksel erkin egemenliği altındaydı. Kuldu, yazgıcıydı, aklın ışığını kullanamıyordu. Cumhuriyet’in devrim ve ilkelerini benimseyen ve özümseyen, boş inançlardan sıyrılmış bir toplum yaratmak gerekiyordu. Köy Enstitüleri işte bu amaçla kuruldu.”
Köy Enstitüleri, “köyden başlayacak ve ileri atılımı gerçekleştirecek insanı eğitmek amacıyla kurulmuştur. Köy Enstitülerinde uygulanan eğitim sonucunda yaratıcı, girişimci, kendine güvenen, yetenekleri gelişmiş, emeğe saygılı, yazan, konuşan, sorgulayan, sömürüye karşı çıkan, toplumsal yapıyı devinime geçiren “yeni insan” yaratıldı. Bu büyük bir devrimdi. Ancak geleceğe umutla bakan bu büyük devrim, ne acıdır ki 1946 seçimlerinden sonra devrimci Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in görevden alınmasıyla zorlu bir dönem yaşadı. Yücel, 5 Ağustos 1946’da istifa etti. Kendisine yöneltilen saldırılara karşı CHP ne acıdır ki onu yalnız bıraktı. Hasan Âli Yücel gibi büyük bir devrimci olan İsmail Hakkı Tonguç, İlköğretim Genel Müdürlüğü görevinden alınarak pasif bir göreve atandı.
Hasan Âli Yücel’in yerine tutucu ve gerici kimliği ile tanınan, bir toprak ağasının oğlu olan Reşat Şemsettin Sirer’in Milli Eğitim Bakanı olarak göreve başlaması, yaklaşmakta olan tehlikenin habercisi gibiydi.
Köy Enstitüleri’nin “Komünistler sızdı” gerekçesiyle kapatılmasında önemli bir görev üstlenen Sirer, gerçek kimliğini göstermeye başlamış, en önemli eğitim kalesi sayılan Köy Enstitüleri bozguna uğratılmıştır.
Köy Enstitüleri Türkiye’nin geleceği için bir umut idi, kapatılmasıyla bu ışık acımasızca söndürüldü. Akıl almaz bir cadı kazanının kaynatıldığı, karşıdevrimin hızla yerleşmeye başladığı hüzün dolu bu acıklı dönemde Atatürk’ün devrimlerine yürekten inanmış aydınlar birer birer Türkiye’yi terk etmeye zorlandılar. Köy Enstitüleri’nin kapatılması Türkiye’nin kırılma noktasıdır. 1945-1950 yılları arasında başlayan karşıdevrim ne acıdır ki günümüzde hızla devam ediyor.  

Daver Darende
Emekli diplomat-yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları