Olaylar Ve Görüşler

Atatürk’ün millet tanımı - Gülseven Güven YAŞER

30 Temmuz 2022 Cumartesi

Mustafa Kemal Paşa, henüz Samsun’a çıkıp, Kurtuluş Savaşı’nı başlatmamıştır. İstanbul’da hazırlıklarını sürdürmektedir. 4 Şubat 1919’da, aykırı görüşlerini bildiği Alemdar gazetesi muhabiri Refi Cevat’la (Ulunay) bir söyleşi yapar. Söyleşi bittiğinde, “Vatan, içine düştüğü felaketten nasıl kurtulur, bağımsızlığına nasıl kavuşur” diye bir soru sormanızı isterdim diyen Atatürk’ü, “Vatanın kurtarılmasını en uzak bir ihtimalle bile mümkün görmediğim için, böyle bir soru sormadım” diye yanıtlar Refii Cevat. 

‘EKSİK OLAN ÖRGÜTTÜR’

Bu sözler üzerine Mustafa Kemal Paşa, “İmkânsız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır. Bugün, herhangi bir örgütçü, Anadolu’ya geçer de milleti silahlı bir direnişe hazırlarsa, bu ülke kurtulabilir” der. Refii Cevat bu kez, “Paşam, milli direniş, güzel ama neyle? Hangi asker, hangi silah, hangi parayla? Maalesef Paşam, kupkuru bir çölden farksız hale gelen bu ülkede, artık hiçbir yaşam belirtisi görülmüyor” sözleriyle umutsuzluğunu ortaya koyar. 

Bu kez Mustafa Kemal Paşa şöyle der: “Öyle görünür Refii Cevat Bey, öyle görünür. Ama çölden bir yaşam çıkarmak, bu çöküntüden bir varlık, yeni bir kuruluş yaratmak gerekir. Siz şu andaki boşluğa bakmayınız. Boş görünen o alan doludur. Çöl sanılan bu dünyada, gizli ve güçlü bir yaşam vardır. O, millettir; o, Türk milletidir. Eksik olan örgüttür. Bu örgüt kurulursa, vatan da millet de kurtulur. Bunu böyle bilesiniz, Refi Cevat Beyefendi”.

Refi Cevat, sonrasını şöyle nakleder: “Gazeteye geldim. Kafam karma karışıktı. Anlattıkları çok aykırı şeylerdi. Ne kafam almıştı ne mantığım. Daha doğrusu, bana deli saçması gibi gelmişti. Anlat, neler söyledi diyen arkadaşlara, konuşulanları anlattım. Bu deli değil, zırdeliymiş dediler”.

ONUR MÜCADELESİ

Cumhuriyeti kuranlar onurluydular, cesur ve kararlıydılar. Bizler ise sessiz, korkak ve suskunuz. Bu nedenle tarih boyunca tüm baskı rejimleri, yükümlülüklerini yerine getirmekten çekinen aydınlar ve bilimadamlarının suskunluğu üzerine kurulmuş ve süreklilik sağlayabilmiştir. 

Gericilerin, bölücü güçlerin ihanetleri ve siyasetçilerin katkılarıyla her şey baş döndürücü bir hızla erozyona uğruyor. Yobazlaştırıcı, yabancılaştırıcı, Araplaştırıcı bir abluka, bütün toplumu karabasan gibi sarıyor. Toplumdan çığlıklar yükseliyor.

Çok daha geç olmadan bir şeyler yapılmalı, yapmalıyız! Bu hepimizin, Cumhuriyet değerlerini sahiplenen çağdaş, bağımsız, laik Türkiye’nin onur mücadelesi olmalı. Yoksa, önceden planlanmış bir büyük tiyatro oyununun, elimizden hiçbir şey gelmeyen seyircileri olarak kalacağız!..

GÜLSEVEN GÜVEN YAŞER

ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI KURUCU BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları