Olaylar Ve Görüşler

Atatürk ve İnönü üstüne bilinmeyenler

08 Ekim 2019 Salı

YAZAR:Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV

Aktaracağım anılardan özellikle Atatürk ile ilgili olanının, pek bilinmemesi ve içeriği yönünden çok önemli olduğunu düşünüyorum.

İsmet İnönü’yü kaynak göstererek değerlendireceğim iki olayın anı ve az bilinen gerçekler olarak önemi olduğu kanısındayım. Birinci olayın tanığı diye yaşamını sürdüren yalnız benim kaldığımı düşünüyorum. İkinci olay da tarihe uygarlıklar açısından bakan ünlü Britanyalı bilim adamı Arnold J. Toynbee’nin yayınında Türkiye’deki seçimlere verdiği olağanüstü değerdir. Bu ciddi yaklaşımını kendi ağzından da işittim. İki olay da temelde birbiriyle bağlantılıdır.
1966’da Fakir Baykurt’la Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) Merkez Yönetim Kurulu’na seçilmiştim. Dernek değil, üyeleri tüm yurt çapında görev yapan öğretmenlerin sendikasıydı. Hafta sonları bir il merkezine gidip Süleyman Demirel’in partisini de, iktidarını da zor duruma düşüren konuşmalı toplantılar düzenliyorduk.

Sivas’ın provası
Bunlardan biri Kayseri’de olmuş, toplantı salonumuz “Öğretmenler camiyi bombaladı!” palavrasıyla yakılmak istenmişti. Bizimle birlikte gelmiş olan SBF öğrencileri sopalı saldırganların kapıları kırıp içeri girerek birkaçımızı en azından hastanelik etmelerini önlemişlerdi. Sıra binanın çevresine gaz döküp yakmaya geldiğinde, olayı soğukkanlılıkla izleyen kolordu komutanı bizi askeri araçlara bindirip dolambaçlı yollardan Ankara’ya yolladı. Öğretmen kitlesi sonra bu olayı kente bir hafta önce gelen sözde görevlilerin tasarlayıp uyguladıklarını kanıtladı. Başımıza gelenin erken bir “Sivas provası” olduğunu şimdi söyleyebiliriz.

Tarihi önemde bir anı
Demek ki, iktidar ülkeyi gezerek yaptığımız konuşma eylemlerinden çok rahatsız olmaktaydı. İnönü, Fakir’le ve benimle bu konuda konuşmak istiyormuş. Resmi bir davette Bülent Ecevit beni bulup İsmet Paşa’ya götürdü. Fakir Balıkesir’deydi. “Öyleyse, Prof. Bahri Savcı’yı al, yarın bize gelin” dedi. Daha birkaç öğretmenin de katılımıyla gittik ve iktidarla eğitim sorununu konuştuk. Daha da önemlisi, İnönü o toplantıda bana doğru eğilerek Atatürk’le ilgili çok ilginç bir anısını aktardı. Başkaları da işitmiş olsa bile, aradan elli yıldan fazla geçti ve içlerinde en genç bendim.

Atatürk’ten İnönü’ye: Ben hazırım. Sen?
Söylediği şudur: “Atatürk meşru bir muhalefete inanıyordu. Bana bir gün ciddi olarak şunu sordu. Ben Cumhurbaşkanlığını bırakmayı ve bir muhalefet örneği vermeyi düşünüyorum. Kimi arkadaşlarımız iktidara gelip hükümeti kursunlar; biz de onları izleyip muhalefet görevimizi yapalım. Ben görevden ayrılmaya hazırım; sen de Başbakanlığı bırakmaya hazır mısın?’ Ben de ‘Hazırım’ diye cevap verdim.” Fakat sonra hastalandı. Avrupa’da savaş olasılığı şiddetlendi, bir de Hatay’da haklarımızın peşindeydi. Kısaca, Atatürk tüm başarılarından sonra bile, muhalefetin de varlığını gerekli görerek, Cumhurbaşkanlığını bırakmaya hazırdı. İnönü de kendiliğinden ona katılıyordu.

Kartpostalda demokrasi dersi
O toplantıda İsmet Paşa, İzmir’e girişimizin simgesi olarak basılmış bir kartpostalın altına adımı yazıp imzalamış ve bana vermişti. Bu eski yazıyla “Hatıra-ı Zafer” kartpostalında Atatürk sivil elbiselidir. O kartta bile Atatürk’ün bir demokrasi dersi vardı.
İkinci konuya gelince. 1950 seçimleri seçmenin özgür oylarıyla muhalefet partisi DP’ye iktidarın kapısını açtı. Batı Cephesi Komutanı, Dış İşleri Bakanı, Lozan kahramanı, Başbakan ve 1938-50 yıllarında Milli Şef İsmet Paşa, Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı köşkünden aşağıya doğru yürüyerek kendi evine indi ve muhalefetin başına geçti.

Dünya tarihinde dönüm noktası
İyi bilinen bu önemli olayın bir de yurtdışındaki yorumları var. En dikkate değer olanı ünlü tarihçi Toynbee’nin birkaç ciltlik tarih çalışmasında ve “Türkiye” adlı kitabında 1950 seçimlerini değerlendirişidir. Osmanlı geçmişi olan ve çoğunlukla Müslüman bir toplumun gizli oy-açık tasnifli bir seçimde 27 yıllık Ulusal Kurtuluş ve bir dizi çağdaşlaşma devrimlerinden sonra, iktidarı halk oyuyla değiştirmesinin yalnız Türk deneyiminde değil, dünya tarihinde de bir dönüm noktası olduğunu yazar.
Toynbee yeni Demokrat Parti iktidarının toplumun hangi tabaka ya da sınıfını simgelediğiyle ilgili değildir. Onun yerine seçimin özgür olması ve iktidarı değiştirmesiyle, bir dizi olumlu atılımlardan sorumlu kurucu partinin de bu sonucu olağan diye kabullenmesidir. Aynı olgunluğu Ortadoğu, Asya ve Afrika ülkeleri gösterebilir ve en başta öteki Müslüman toplumlar Türkiye’nin tavrından gerekli dersleri çıkarırlarsa, dünya tarihi yön değiştirmiş demektir. 1916’da Türklere karşı eleştiriler yöneltmiş olan Toynbee bu yaklaşımında ısrarlıydı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları