Olaylar Ve Görüşler

‘Aslında onları hiç sevmedim’

19 Eylül 2018 Çarşamba

Her şey değişirken, dönüşürken sustular, onayladılar ve onlar da aynı oldular. Sonuçta susarak,
uymayarak, görmeyerek faşizmle mücadeleyi “kendi efsanelerine” teslim edip büyük lokmanın peşine düştüler. 

Ben onları aslında hiç sevmedim ki.
Çünkü onlar tarihe yalan söylettiler, tarihle yalan söylediler.
Dahası TC’nin TİC’e dönüşmesini uslu çocuklar gibi izlediler.
Karşı koyuşun da, başkaldırının da bir tarih olduğunu unuttular.
Gözlerimizin içine baka baka eski hainleri kahraman ilan ettiler.
Eski kahramanlara hiç utanmadan hain, işbirlikçi, ajan dediler.

*

Ben onları sevmedim çünkü onlar; arkadaşlarını, yoldaşlarını satarak değiştiler. Partilerinden, sendikalarından, derneklerinden kolayca vazgeçtiler. El ele tutuştular. Hep birlikte çağ atladılar.
Çabuk değiştiler, acele dönüştüler. Kimi hem gazeteci, hem bankacı, hem borsacı oldu. Kimi hem yazar, hem ajan, hem diplomattı.
Sömürünün yanında, emeğin karşısında yer alarak zenginleştiler.
Çürümeyi değişim, yozlaşmayı dönüşüm diye pazarladılar.
Yükselen değerlere sarılmaktan utanmaya zaman ayıramadılar.

*

Ben onları sevmedim çünkü onlar; hırsıza arsıza, soyguna vurguna “çalıyor ama çalışıyor” güvencesi verdiler. Rantcılığa “ekonomik görüş”, kapkaççılığa“ iktisat kuramı” dediler.
Piyasa ekonomisiyle başlayıp globalleşmeyle noktalanan “birey olma arayışlarının” ortak paydası sadece “kişisel çıkarları” oldu. Servet şöhret, kat yat söz konusu olduğunda onlar için siyasetin “ırkçı, dinci, gerici, faşist” gibi ayrımları yoktu.
“İdeolojilerin bittiğine” inanarak çıktıkları yolun sonunda “ideolojiler bitti ideolojisinin” militanı oldular. İdeolojilerin bittiğini “savundukça” şansları açıldı. Yeni kapılarına yaranmanın tek yolu eskiye küfretmek oldu.
Dahası; sahtekârı, kalpazanı, kara paracıyı, rüşvetçiyi baş tacı ettiler.
Hukukun üstünlüğüne aldırmayanları putlaştırdılar. Toplumu “ölümün bile seslenemediği bir kalabalığa” çevirmede, halkı “para, faiz, rant peşinde koşturmada” çok başarılı oldular. Namuslu insanları görmediler, duymadılar, yaşamdan dışladılar.

*

Ben onları sevmedim çünkü onlar; Tanrı “kelamı” ve peygamber “hadisi” ile siyaset yapanların, tükürüğü ve sümüğüyle hikmet sergileyen hocaların, kadı kılıklı yasa koyucu ulema fetvacıların kirini-pasını- pususunu sakladılar.
İktidarın İslami yargı, İslami eğitim, İslami ordu, İslami polis, İslami banka, İslami yayın, İslami müzik, İslami konut, İslami moda, İslami oyuncak, İslami beslenme dayatmaları “bu da onların hayatı” hoşgörüsüyle karşılandı.
Elektronik hatimmatik, tespih çeken zikirmatik, dua öğreten ezbermatik laptopları, ezan okuyan vakitmatik saatleri özgürlükçü bir yorumla” teknolojik devrim” sayanlar bile oldu.
Dahası mayosuz reklamı, dekoltesiz giysiyi, pantolonsuz kadını, haremlik selamlık otobüsü, namaz molalı seferi, mescitli treni ve de türbanlı yargıcı, türbanlı avukatı, türbanlı subayı, türbanlı polisi yaşamın bir parçası olarak koruyup kolladılar.
Sonuçta susarak, duymayarak, görmeyerek faşizmle mücadeleyi “kendi efsanelerine” teslim edip büyük lokmanın peşine düştüler.
Not: Uzun süren ayrılık sürecindeki yazılarımdan bazı alıntılar yaptım.
* KARABURUN  

ERBİL TUŞALP



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları