Olaylar Ve Görüşler

Ali Topuz’un ardından

16 Ekim 2019 Çarşamba

YAZAR:Yunus Emre
CHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili

Bir Afrika atasözü, “Yaşlı bir bilge öldüğünde bir kütüphane yanmış demektir” der. Değerli büyüğümüz, eski bakan ve milletvekili Ali Topuz’un kaybını öğrendiğimde tam da böyle olduğunu düşündüm. Ali Topuz’un kaybı yalnız partimiz için değil, aynı zamanda Türkiye siyaseti için de ortak hafızanın bir bölümünün kaybı anlamına geliyor. Yeni kuşakların Ali Topuz’u ve mücadelesini daha iyi anlamasını gerektiğini düşünüyorum.
Cumhuriyetin kuruluş döneminde dünyaya gelen kuşağa mensup olan Ali Topuz, o kuşağın en önemli niteliklerinden biri olan Cumhuriyetçi idealizmin önemli bir temsilcisiydi. Atatürk dönemini çocuk olarak bile olsa görmüş kişilere özgü olan bir Atatürk sevgisi, Cumhuriyet devrimlerine yönelik derin bir bağlığı vardı.
Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’nın çetin şartları altında ayakta kalma mücadelesine ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün ülkeyi büyük bir felaketten alıkoyan diplomatik zekâsına şahit olmuştu. Bir üst kuşağının idealist kadrolarının ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine taşımak için canla başla nasıl çalıştığını bizzat tecrübe etmişti.
İşte böyle bir ortamda 14 Ekim 1932’de Rize Güneysu’nun Kanboz köyünde dünyaya geldi Ali Topuz. Tipik bir Karadenizli olarak kendi bahçelerinde yetiştirdikleri karalahana, kendi ürettikleri mısır unu ve tereyağında kavurdukları sebze turşularını yiyerek büyüdü. Anılarında etin genellikle Kurban’dan Kurban’a yendiğini, deniz balıklarından sadece hamsinin bilindiğini belirtiyor. Cumhuriyetin eşitlikçi eğitim politikasının sonucu olarak İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni bitirdi ve bir “Anadolu çocuğu” olarak Cumhuriyetin liyakat sistemi sayesinde basamakları teker teker tırmandı. Berber Ömer’in başkanı olduğu CHP Beylerbeyi Ocağı’nda örgütlü siyasal mücadeleyle tanıştı. CHP bünyesinde bütün kademelerde görev yaptı. İlk yönetim görevi CHP Üsküdar İlçe Yönetim Kurulu üyeliğiydi. Bülent Ecevit’in liderliğinde “ortanın solu” hareketinin etkin bir üyesiydi. CHP için kritik bir dönüm noktasında İstanbul İl Başkanı olarak partinin yaşadığı büyük dönüşüme önderlik etti. İstanbul örgütünde kapsamlı bir reform gerçekleştirdi. 1973 ve 1977 seçim başarılarının en önemli mimarları arasındaydı. Örgütçülüğü, kararlılığı ve çalışkanlığıyla hızla sivrildi. 37. 40. ve 42. hükümetlerde bakanlık yaptı. 12 Eylül generallerinin zulmünden o da payını aldı. Ailesini geçindirebilmek için yurtdışında çalışmak zorunda kaldı. Siyaseti bir toplumsal görev olarak görüyordu. Siyasete köşeyi dönmek, kendisini ve ailesini zengin etmek için girmemişti. Darbeci generallerin parlamentoyu kapattığı bir ortamda eski bir bakan olarak çalışmak zorundaydı. Halkoyuyla yasaklar kalktığında siyasi hayata ve parlamentoya geri döndü. 1992’de CHP’nin tekrar açılmasında etkin bir görev aldı. 1990’lı yıllarda tekrar il başkanlığı sorumluluğunu yüklendi. Bütün ömrü boyunca CHP’nin değerlerinin geniş bir destek bulması ve demokrasinin kökleşmesi için bir nefer olarak çalıştı. Siyasetten çekildikten sonra da aktif yurttaş sorumluluğu gereği partisinin ve toplumun meseleleriyle yakından ilgilendi. Topluma olan borcunu siyaset yoluyla ödemek için mücadeleden hiçbir dönem geri durmadı. CHP’lilerin gözünde “Sayın Bakan” değil “Ali Abi” idi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin değerlerini adeta kişiliğiyle bütünleştirecek kadar içselleştirmiş olan Ali Topuz, partinin ancak özünden kopmadan yenilenerek başarılı olabileceğini en iyi bilen politikacılardandı. 1970’li yılların koşullarında Ecevit’in “demokratik sol” dönüşümünde yer aldığı ölçüde, 21. yüzyıl şartlarında CHP’nin yenilenmesi için de mücadeleden sakınmıyordu. “Çağdaş Kimliğimiz İçin Direniş” kitabında hem CHP’nin yenilenmesi meselesini hem de rejim ve ülke sorunlarının demokratik çözüm yollarını ele aldı. Gazeteciliğimizin yüz akı rahmetli Hikmet Bila’nın yayına hazırladığı “Değişimi Yaşamak” ve “Düzeni Değiştirmek” başlıklı nehir söyleşi kitaplarında kendi hayat öyküsü ekseninde Türkiye’nin çağdaşlaşma ve demokratikleşme mücadelesini anlattı.
Birçok kez Ali Topuz’la özel sohbet imkânım oldu. Bu görüşmelerde bir öğretmen şefkatiyle CHP’nin görevlerini ve biz CHP’lilerin ülkemize karşı ödevlerimizi sıkılmadan, yorulmadan anlatırdı. Nâzım Hikmet, Kuvayi Milliye Destanı’nda Karadenizlileri “konuşmayı şehvetle seven insanlar” olarak tanımlar. Ali Topuz’u tanıyanlar bu tanıma hak verecektir. Topuz’un konuşmalarında Atatürk’e bağlılığını, İnönü’ye hayranlığını hemen fark edebilirdiniz. Keskin bir zekaya, güçlü bir belleğe sahipti. Bu yeteneklerini hep CHP’nin güçlenmesi, Türkiye’yi esenliğe taşıması için kullandı.
Kısacası Ali Topuz, Cumhuriyet tarihinin inişlerini ve çıkışlarını yaşamış, Cumhuriyetin idealist kuşağına mensup, Cumhuriyetin liyakat sisteminin bir sonucu olarak milletvekilliği ve bakanlığı döneminde önemli hizmetler vermiş çok değerli bir CHP’liydi. Bu anlamda Ali Topuz’un Cumhuriyetin köklerine bağlılıkla yenilenmenin, özünden kopmadan çağı yakalamanın en önemli temsilcilerinden olduğunu söyleyebiliriz. Yerinin doldurulması mümkün olmayacak, Allah rahmet eylesin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları