Olaylar Ve Görüşler

ALİ BALKIZ - Alevilikte ‘cihat’ yoktur

15 Eylül 2017 Cuma

MEB, cihatçı gençler yetiştirmek istiyor. Bu, ömür boyu savaş demektir. Ortaöğretim okullarında okumakta olan öğrencilerin üçte biri/dörtte biri Alevi. Önemli bir bölümü laik ailelerin çocuklarıdır. Bunlar ne yapacak?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve elbette iktidarın her şeyi, her gün biraz daha dinselleştirme, hayatı dini kurallara göre şekillendirme amacı doğrultusunda “cihat” konusu da yeni öğretim programına yerleştirilmiş oldu. Bu öğretim yılında tüm liselerde ve imam hatip okullarında çocuklarımız “cihat” öğrenecek, sınava girecek ve sınıf seçecek ya da kırık not alacaklar. Sınıf geçip geçmemek öğrencilik dönemiyle ilgili bir durum, asıl sonuç “cihat”ı öğrenen, bunu içselleştiren (şimdi sadece bir öğrenci –yarın yetişkin) birinin ilerleyen hayatta cihatın gereklerini yerine getirmek zorunluluğu hissedecek olmasıdır.

Sözüm ona laikiz
Zira cihat, temel dini bilgiler ve fıkıh ders kitabında, “İslam dinindeki en temel ibadetlerden biri” olarak niteleniyor, bu anlamda her Müslüman için ‘farz’ olarak önemine işaret edildikten sonra, şöyle tamamlanıyor: “Çaba sarf etmek, zahmet çekmek, ilahi mesajı insanlara duyurmak, Allah’ın dinini yüceltip yaymak için elden gelen çabayı göstermek; Allah için yaşamak ve fedakârlık etmek, Allah yolunda canla, malla, sözle, fiille, mücadele etmektir. Hem ekonomik, hem kültürler arası hem de silahla yapılan mücadeleyi içermektedir. Cihat ibadeti, hak ile batıl mücadelesi kıyamete kadar süreceği için her zaman var olması gereken bir ibadettir.”
Anayasamızda, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtiliyor. Yani devletin, kavramın içi boşaltılmış da olsa hâlâ “laik” sıfatı var. İktidar, bu sihirli kavramı (laiklik) kendi amacına uyacak şekilde, istediği gibi, keyfine göre tanımlayabildiği için, cihat konusunun müfredata girmesi uygulaması da, kimi malum kesimlerce laiklikle açıklanabilecektir.
AKP, devlet dairelerinde öğle arası yemek molasını, cuma namazı saatine göre ayarlandığında, bu uygulamayı laikliğin bir gereği gibi sundu. Laikliğin güvencesi!
“Aman kimseyi korkutmayalım, aman yanlış anlaşılmayalım” diye diye cihada kadar geldik. Asıl soru şu: Alevi çocukları ne yapacak? Ortaöğretim okullarında okumakta olan öğrencilerin üçte biri/dörtte biri Alevi. Önemli bir bölümü laik ailelerin çocuklarıdır. Bunlar ne yapacak? MEB, zorunlu şekilde okutulmakta olan din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitabına, güya Aleviliği de öğretiyorum diye “Dört Kapı Kırk Makamı” konusunun içerisine “Kırk Makam’dan biri olarak” cihadı zaten yerleştirmişti.

Aleviliğe dair
Alevilikte ne “cihat” diye bir kavram var ne de ibadet... Alevilik, yayılmacı, çoğalmacı, fetihçi değil ki cihatçı olsun Alevilik inançsal yön ve ritüelleri de olmakla birlikte bir yaşam biçimi, bir felsefe, etik davranmaya ilişkin bir kurallar sistematiği, bireysel ve toplumsal bir kültür, doğayı ve toplumu anlama, yorumlama öğretisi ve pratiğidir. Sonradan Alevi olunmaz, Alevi anneden-babadan doğulur (Bektaşilik ayrı bir konu). Aleviler çoğalacak ise, bu ancak doğum yoluyla olur. Dolayısıyla Alevilerin tebliğ ve yayma gibi bir görevleri yoktur. Alevilikte “Eline, diline, beline sahip olma” ilkesi vardır. Bu, iyi insan olmaya karşılık gelir. İyi insan giderek, kâmil insan olmaya kadar evrilir.

İyi insan olma yolu
Alevilikte yetmiş iki millet birdir. Dini, cinsi, dili, rengi ne olursa olsun aynı nazardadır. Alevilikte nedeni ne olursa olsun en olmayacak şey, can almaktır. Alevilikte ne “ahret” kavramı vardır ne de “cennet-cehennem”... Cennet de, cehennem de bu dünyadadır. Temel amaç, bu dünyayı cennet kılmaktır.
“İyi insan” olma yolundayken bir insan yanlış yaptıysa, eksik davrandıysa, suç işlediyse, başkasına kasten veya ihmalen zarar verdiyse, bunun hesabının görüleceği yer, “Görgü Cemi”dir. Görgü ceminde “dar” kurulur, sorgusual yapılır, suçlanan dahil, hiç kimse ama hiç kimse yalan söyleyemez. Kişi aklanır veya ce- zalandırılır. Affedilmeyen iki suçtan biri zina, diğeri de insan öldürmektir. Hakk âdemdedir çünkü, enelhak bu anlamdadır. İnsan hem kâbe hem de kıbledir. Dost cemalini tavaf etmek hacdır. Her ne arıyor isen, bulacağın şey kendindedir. Bir gönül kırmak bile, cezayı gerektirir. İnsan, hayatın merkezidir. Divan bu dünyada kurulur, hesap burada verilir. Suçun derecesine göre zararı-ziyanı tazmin etmekten, toplum dışına atmaya, düşkün ilan etmeye dek uzanır cezalar.
Aleviler bilimi rehber alırlar. Onun için bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurlar, bilimden gidilmeyen yolun sonunun karanlık olduğunu bilirler. Hayatta en hakiki mürşidin bilim ve fen olduğunun ayırdındadırlar. Evrimi, henüz bu sözcük yokken bile anlamışlardır. Semahları ile bu anlayışı ibadet figürleriyle görünür kılmışlardır. Dünya döner, kâinat döner, her şey değişir, dönüşür. Yeni bir gün doğar. Alevinin temel ibadeti “cem”dir. Cemde fakir-zengin, genç-yaşlı, kadın -erkek yoktur. Herkesin ortak sıfatı can’dır. Canlar ölesi değil, ölürse ten ölür.
Şimdi gelin bu Alevi çocuklarına, her inanç ve felsefeden laik-demokrat ailelerin çocuklarına cihadı öğretin! MEB’in bu müfredat değişikliği karşısında, Alevi örgütleri bir yana vicdan, bilinç ve insanlığın ortak sorumluluğunda pay sahibi herkese ne çok görev düşüyor.
Üstelik, cihat konusu içeriğinde “olumsuz örneklerin bu ibadeti gölgelemeyeceğine” ilişkin ifadeler yer almışken. Nedir olumsuz örnekler?... El Kaide, Nusra, IŞİD mi? Bu canilerin yaptıkları mı? İsim verilmiyor. Ama tanımlanan tam da bu örgütlerin silahlarıyla, varlıklarıyla, yağmaları, katliamları ve yıkımlarıyla insanların canlarına, mallarına, güvenliklerine ve haklarına yaptıkları değil mi?
MEB, cihatçı gençler yetiştirmek istiyor. Bu, ömür boyu savaş demektir. Çocuklarımız açısından bunun adı devşirmedir, asimilasyondur, cinayettir. Toplumsal varlığın, sürekliliğin merkezine, dinamit koymaktır.  

ALİ BALKIZ
Alevi Bektaşi Federasyonu Önceki Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları