Olaylar Ve Görüşler

ALAADDİN DİNÇER Eğitimci - Şu doçentlik meselesi

06 Şubat 2018 Salı

Yardımcı doçentliğin kaldırılması, yeni statü ve doçentliğe geçiş için getirilmesi düşünülen kriterler, akademinin gündemi olma özelliğini hâlâ koruyor. YÖK’ün kamuoyuna açıkladığı yasa taslağı, bütün tarafların eleştirisini almaya devam ediyor. YÖK’te Meclis Komisyonu’na verilen ve kamuoyuna yansıyan bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla durum karmaşık bir hal almış gibi. Bu hafta ya da gelecek hafta komisyonda görüşülerek Meclis gündemine gelecek olan yasa taslağının son halinin nasıl şekilleneceği merak konusu. 36 bin yardımcı doçent ile on binlerce doktora öğrencisini ilgilendiren düzenlemenin ne getireceğinden/ kazandıracağından çok neyi götüreceği/kaybettireceği üzerine yoğunlaşan bir kaygı giderek egemen olmaya devam ediyor.

Hak kaybı olmamalı

Oysa modern dünyada toplumları ve o toplumun bir parçası olan emekçileri ilgilendiren her yeni düzenleme daha iyiye, ileriye ve gelişmeye katkı sağlayıcı muhteva ile ele alınır. Ancak söz konusu bizim ülkemiz ve bizim ülkemiz gibi ülkeler olunca bırakalım iyi olmayı sürekli bir geriye gidiş yaşanır. Bu durum uygulanmakta olan iktisadi ve siyasi politikalarla uyumlu olmakla birlikte insanı önceleyen politikalarla çelişen bir durum. Buradan bakıldığında yapılması düşünülen değişikliklerin kazanılmış hakları koruması, yeni hak kayıplarına yol açmaması ve var olanı ileriye taşıması gerekir.

Doçentlik indirgenecek

Yasa taslağına bakıldığında, geçmişte belli aşamalardan geçen ve kadro öncesi doçentlik unvanı alanlar, bu unvanın gerektirdiği bazı kazanımlar elde ediyorlardı. Örneğin, doçentlik unvanın bir akademik unvan olması ve bütün üniversiteler, hatta uluslararası alanda geçerli olması, doçentlik kadrosu alınmasa da ek ders ücretinin doçent unvanı üzerinden ödenmesi gibi. Oysa doçentlik yeterlik belgesi denilen sertifika ile örneklenen hakların hiçbirinden yararlanma söz konusu olmayacak. Üstelik doçentlikte sadece kadronun alındığı üniversite ile sınırlı olacak. Kişi başka bir üniversiteye gitmek ya da geçmek isterse her şeye yeni baştan başlamak zorunda kalacak, bugün yardımcı doçentlikte uygulandığı gibi. Bir bakıma doçentlik yardımcı doçentliğe indirgenmiş olacak.

Başvurular ne olacak?

Yasada öne çıkan önemli bir belirsizlik de geçen yıl yönetmelikte yapılan değişiklikle halen uygulanmakta olan doçentliğe geçiş kriterlerini tamamlayarak başvuru yapmış olan doçent adaylarının durumu ile ilgili. 2017 yılı Nisan dönemi ile ekim ayından aralık ayına ertelenen başvurusu yapılmış olan adayların başvuruları ne olacak? Bu adaylar eskiye göre mi yeniye göre mi değerlendirmeye tabi tutulacaklar? Yoksa bunlara bir tercih mi sunulacak? Normal şartlarda Nisan ayında başvuru yapmış olanların jürilerinin belli olmuş olması ve şu anda jüri mülakat aşamasında olmaları gerekiyordu. Belirsizlik ve sürecin nereye evirileceğinin bilinmemesi, o adayları da mağdur etmeye ediyor.

Kadrolaşma

Yasanın handikap içeren en önemli maddesi, kadro aşamasında jüri dahil bütün süreçlerde yetkinin üniversitelere, üniversitelerde rektöre bırakılmış olması. Kamuoyuna özerklik diye lanse edilen bu durum aslında bir özerklikten öte anlam ifade ediyor. Üniversitelerde akademik kadro istihdamında yaşanan ve yaşanmakta olan kadrolaşma örneklerine tanık olunduğu aşikâr. Nitekim sayısı yüzleri bulan bu türden adrese teslim kadro ilanları YÖK tarafından iptal ediliyor. Benzerlerinin yasadan sonra yoğunlaşarak yaşanacağına dair kaygılar pek çok eleştiride dile getiriliyor. Bunların art niyetli ve sözde eleştiriler olduğunu söyleyerek geçiştirmek olanaklı değil. Yardımcı doçent statüsü yerine doktor öğretim görevlisi statüsü getirilmesine aslında gerek yok. Zaten yasa ile birlikte yardımcı doçent statüsü kaldırılacak. Bu statüye adı değişse de artık atama yapılmayacak. Mevcut yardımcı doçentlikten doçentliğe geçme başarısını gösterenlerin yardım doçentlik statüleri değişecektir. Geçemeyenler ise emekli olana kadar yardımcı doçent statüsünde kalmaya devam ederler.

Öncelikler

Bu bağlamda önerilmesinde öncelik olduğu düşünülen görüşleri de sıralamak iyi olur: Doçentlik yeterlilik belgesinin doçentlik unvanını da içerecek biçimde düzenlenmesi. Halen başvuru yapmış olanların başvurularının geçerli kabul edilerek isteyenlere eski uygulama/geçiş istemeyenlere yeni uygulama/geçiş üzerinden ikili bir tercihte bulunma olanağı sağlanması. Doktor Öğretim Görevlisi yerine mevcut yardımcı doçent statüsünün korunması. Bütün bilim emekçilerinin ücret, sosyal hak ve aylıklarında günün koşullarına uygun artışlar ve iyileştirmeler yapılması. Doçentlik kadrolarına atanmada üniversitelerin belirleyeceği kriterlerin liyakat, yeterlilik nesnellik, nitelik, bilimsellik esaslarına dayandırılması, üniversitelerde oluşturulacak inceleme ya da mülakat jürilerinin ilgili alanlara göre merkezi olarak kura ile ÜAK veya YÖK tarafından belirlenmesi.

Yeni mağduriyetler

Sonuç olarak, yeni olanın ayakları yere basmalı, temeli sağlam olmalı. Çürük temel üzerine kurulacak yapının uzun ömürlü olması olanaklı değil. Genellikle yapılan bu tür her düzenleme beraberinde yeni mağduriyetler ya da hak kayıpları getiriyor. Bu durum yapıyı daha baştan problemli bırakan bir sonuç doğuruyor. Üniversitenin öncelikli ihtiyacı gündeme getirilen bu düzenleme olmamalıydı. Üniversitelerin yüzlerce sorunu bulunurken, bu konunun öne çıkarılması diğer sorunların gölgede kalmasına yol açıyor. Dolayısıyla bir yandan bu konu tartışılır ve çözüm yolu aranmaya çalışılırken, diğer konulara da mutlaka çözüm arayışlarına devam edilmeli. Sonuçta üniversite hayatı bir bütündür ve bilimsel gerçekler sorunların çözümüne bütüncül yaklaşılmayı gerekli kılıyor.

Belge ne işe yarar?

Sorulması gereken şu: “Unvan olmayan doçentlik yeterlik belgesi ne işe yarar?” Unvan olmayan “doçentlik yeterlilik belgesi” amaca hizmet eden tam bir işlev görmeyecek, yıllarca süren emeğin ve çabanın karşılığı bir “sertifika” belgesi özelliği taşıyacaktır. Dileğimiz taslağın Meclis’te bu önerilerin dikkate alınması ve yasanın buna uygun olacak şekilde yeniden düzenlenerek çıkarılmasıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları