Olaylar Ve Görüşler

15 Temmuz’a nasıl geldik?

22 Temmuz 2016 Cuma

AKP iktidarlarında kamu yönetiminde, “etnik kökenler, mezhepler ve özel hayatlar” üzerinden ayrımcılık yapılması giderek kronik bir uygulamaya dönüşmüştür.

 

Esasen, AKP iktidarları hiçbir zaman; devleti, liyakat ve ehliyet esaslarına uygun bir şekilde yönetmek amacı içinde olmadı. Sistemin çelişkilerinden yararlanarak ve kamu yetkisini kötüye kullanarak hep “Devleti ele geçirmeyi” amaçladı. Bu hedefinden de hiçbir zaman vazgeçmedi. 2003-2004 yıllarında, Kamu Personel Reformu’nun 1 yıl içinde hayata geçirileceğini ısrarlı sorularımız üzerine TBMM Genel Kurulu’nda beyan eden Başbakan Yardımcısı M. Ali Şahin’in, tüm söylemlerinin gerçek dışı olduğu ta o zaman anlaşılmıştı.

Ayrımcı uygulamalar
Sözü edilen ayrımcı uygulamaların en yoğun bir şekilde uygulandığı kurumlardan birisi de ‘Hava Kuvvetleri’ idi. Hava Kuvvetleri gibi teknik ve uzmanlık gerektiren bir kurumda bile, bu yöntemlerin gözü kara bir şekilde uygulanması sonucunda ve bu uygulamanın genel bir hal alması sebebiyle; bugün, anayasal kurumlarımız artık işlevini büyük ölçüde kaybetmiş durumdadır. Bir kamu yönetimi için bundan daha büyük tahribat olamaz. Bu tahribatı yaratan yöntem ve uygulamalar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki idari ve adli soruşturmalarda da sürdürülmektedir. Günümüzde devleti ele geçirmenin mümkün olamayacağını müdrik olmayan AKP yönetimleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasal kurumlarını tahrip etmeye ve toplumsal barışımızı sabote etmeye devam ediyor.


Hava Kuvvetleri’ndeki gelişmeler
Diğer konular bir tarafa, 13 Şubat 2013 tarihinden itibaren, soru önergeleri ve basın toplantıları yoluyla, Hava Kuvvetleri’ndeki gelişmeleri TBMM gündeminde tuttuk. Konunun kararlılıkla gündemde tutulması, ancak tatminkâr açıklamaların yapılmaması ve en nihayet tarafımızdan 29 Nisan 2014 tarihinde yazılı olarak Cumhurbaşkanı’na iletilmesi üzerine, 14 Mayıs 2014 tarihinde Genelkurmay Karargâhı’na davet edildim. Adli Müşavir Hâkim Albay Muharrem Köse ile Hava Kuvvetleri’nden bir Generalin de bulunduğu 6 kişilik heyet, şahsıma 2 saat boyunca bilgi verdiler. Ancak yapılan soruşturmaların yasal dayanağı hakkında hiçbir tutarlı açıklama getiremediler.
Mevzuata göre; disiplin kurulları ve sıralı sicil amirleri vasıtasıyla soruşturmaların yapılması zorunlu olmasına rağmen; bu soruşturmalar neden istihbarat birimleri ve MİT havuzu üzerinden yapılmıştır? Bu temel soru ve sorunlara açıklama getirilememiştir. M.S. Bakanı ve hükümet bu süreci kurumsal olarak himaye etmiş ve sahiplenmiştir.
Yapılan keyfi, gayri insani ve yasa dışı tasfiyeler sonucunda binlerce genç subayımız –astsubayımız mesleklerinden ayrılmışlar ya da ihraç edilmişlerdir. Genç kadın subaylarımız hedef hale getirilmiş ve ötekileştirilmişlerdir.
Darbeye karışan her kim varsa, elbette “suç ve cezanın şahsiliği, suç ve ceza adaleti” esas alınarak yargılanmalıdır. Ancak bu yapılmıyor. Torba ve götürü uygulamalarla, MİT havuzu üzerinden oluşturulan fişlemelerle, husumet ve intikam duygularıyla devlet darmadağın ediliyor. Kamu yönetiminin ve anayasal kurumlarımızın “hafızası, arşivi, sürekliliği, verimliliği” yok ediliyor. Açıklaması yapılan bu çalışmalar, sayın genel başkanımıza şifahi olarak bildirildiği gibi, ayrıca 20 Mayıs 2014 tarihli raporumuz ile de sunulmuştur. AKP iktidarları, Cumhuriyet tarihimizin Meclis desteği en yüksek olan iktidarlarıdır. Ancak bu olağanüstü desteğe rağmen, kamu yönetim zihniyeti ve pratiklerindeki sakatlık sebebiyle, ülkemizde anayasal kurumlarımız işlevini kaybetmiş durumdadır. Kamu yönetimi ve toplumsal hayatımızda kaos ve fetret hali egemendir. Bu yapının her türlü karambolu yaratması kaçınılmazdır. Böyle bir sürecin olağanüstü halleri devamında sıkıyönetim süreçlerini yaratacağı da açıktır.


Tek kurtuluş demokrasi
Türkiye; böyle bir dönemden ancak hukuk, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerin korunması yoluyla çıkabilir. Bunları gerçekleştirmek için öncelikle anayasal kurumlarımızın yeni baştan inşası zorunludur. Cumhuriyet Halk Partisi; bu umudu, bu güveni, bu söylem birliğini, bu içi dolu söylemi geliştirmek, Cumhuriyetin kazanımları üzerine; anayasal kurumlarımızı inşa etmek, hukuku, eşit yurttaşlığı tesis etme sorumluluğu ve misyonuyla karşı karşıyadır. Bu sorumluluğun gereğini yapmak ve hayata geçirmek mümkündür. CHP’nin bu gücü ve potansiyeli vardır.

 

ATİLLA KART
22-23-24. Dönem
CHP Konya Milletvekili



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları