Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Mollarşi’ye doğru...
Sütun yazarlığının en sevimsiz
ifadelerinden biri “Ben dememiş
miydim?”dir. Ne yazık ki bugün o
ifadeyi ben de kullanmak zorundayım:
Yusuf Tekin isimli “Kamu Yönetimi”
profesörü 4 Haziran 2023 tarihinde
“milli eğitim bakanı” olunca, daha önce
aynı bakanlığın müsteşarı sıfatıyla
yaptıklarına bakarak, bu sütunda
“Tayyip Erdoğan, zihnindeki misyonu
gerçekleştirecek kişiyi nihayet buldu
ve eğitim bakanı yaptı” anlamında bir
uyarıda bulunduğumu anımsıyorum.
Ve “Keşke ağzımdan yel alsaydı”
diyorum.
Yusuf Tekin gerçekten ülkemizdeki
“laik” eğitim sisteminin tabutuna son
çiviyi çakmakla görevlidir ve okullarımıza
empoze etmek üzere hazırladığı,
“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” başlıklı
belgeyle belli ki bu görevi (!?) yapmak
üzere harekete geçmiştir.
Eski ifadeyle “müfredat” denen
bu belge, “gericiliği bilinen” birkaç
kalem hariç tüm eğitimciler tarafından
günlerdir lanetleniyor ama Tekin’den
veya yandaşlarından “Hayır! Bu program
anayasanın ‘Eğitim ve öğretim, Atatürk
ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda,
çağdaş bilim ve eğitim esaslarına
göre, devletin gözetim ve denetimi
altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim
ve öğretim yerleri açılamaz
Eğitim ve öğretim hürriyeti, anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz’ diyen 42. maddesine sadıktır” türü tek kelime çıkmıyor.
Ne yazık ki AKP tarafından 2018’de
değiştirilen “hükümet sistemi”yle
tarihe karıştığı için kimse eğitim bakanı
hakkında “gensoru” verip hesap
soramıyor.
Sadece ondan değil, göreve
başlarken aynen onun gibi, TBMM’de
ve 85 milyonu bulan halkımızın gözü
önünde: “Cumhurbaşkanı sıfatıyla, (...)
anayasaya, hukukun üstünlüğüne,
demokrasiye, Atatürk ilke ve
inkılaplarına ve laik Cumhuriyet
ilkesine bağlı kalacağıma, (...)
büyük Türk milleti ve tarih huzurunda,
namusum ve şerefim üzerine ant
içerim” diyen Tayyip Erdoğan’dan
da “Bu yapılanlar, namus ve şerefiniz
üzerine verdiğiniz söze uygun mu?” diye
sorma imkânı da yok.
Oysa Yusuf Tekin de bakanlığa tayin
edildikten iki gün sonra TBMM’de:
“(...) Hukukun üstünlüğüne,
demokratik ve laik Cumhuriyete
ve Atatürk ilke ve inkılaplarına
bağlı kalacağıma; (...) anayasaya
sadakatten ayrılmayacağıma; büyük
Türk milleti önünde namusum ve
şerefim üzerine ant içerim” demişti.
“Bu yeminlerdeki sözler, laik
Cumhuriyetin temeline dinamit koymaya
benzeyen bu müfredatla uyumludur”
diyecek bir babayiğit var mı?
“Eğitim, öğretim” gibi Türk halkı
tarafından benimsenen kelimeler varken
“maarif” gibi dedelerimizden kalma
Arapça bir kelimeyi baş tacı eden,
“hilfulfudul” gibi Arapça sözleri hortlatan
bu programın getireceklerinin somut bir
örneğini ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım,
Değerlerime Sahip Çıkıyorum) başlıklı
uygulama rezaletiyle görmüştük.
Uzmanların, “Bilimsel ve laik eğitimden uzaklaşarak ezberci ve dogmatik bir eğitim anlayışını teşvik etiğini” ileri sürdükleri bu program yürürlüğe girerse varacağımız yer, modern ve demokratik bir Türkiye değil, İran’daki “mollarşi”ye benzeyen karanlık bir Türkiye olacaktır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- 2 kişiyi öldüren Servet Bozkurt yakalandı!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı