Hesabı bu sabahtan başlatırsanız, -Anadolu deyimiyle- “dananın kuyruğunun kopmasına” tam sekiz gün kaldı. Bu ayın 31’inci günü seçim tarihimizin, “en önemlisi” haline getirilen yerel seçimlerde oylarımızı kullanacağız ve bir yerel seçimden beklenmeyecek gelişmelere Türkiye’nin kapısını açacağız.

Yani Türkiye ya aydınlığa ya da karanlığa koşacak.

Çünkü Atatürk Devrimlerine inanan kuşaklar biliyorlar ki bu seçimi de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) alırsa Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi şeriata götürme hedefinin önünde artık -kendisi açısından- herhangi bir psikolojik engel kalmayacak. Bence bu yüzden, parti farkı gözetmeksizin, bu ülkenin geleceğinin aydınlık olmasını düşünen bütün kuşaklara ve tüm seçmenlere, oyunu atarken, ülkemizi şeriata sürüklemek isteyenlere “Hayır” demek düşüyor.

Seçim bu kadar önem kazanınca elbet, o seçimin yasalara ve hukuka tam uygun şekilde yapılması daha da önemli oluyor.

Oysa seçim tarihimiz maalesef iyi olmayan hatta utanç verici denecek kadar kötü hilelerle doludur.

Örneğin seçim günü adaylar hakkında iftira nitelikli suçlamalar görülür. Bunun son örneği, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan milletvekili ve cumhurbaşkanı seçim kampanyasının son günlerinde, seçmenin oyunu CHP aleyhine çevirmek için, meydanlarda ve medya organlarında, o zamanki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, PKK’nin başındaki hainlerle birlikte gösteren sahte videonun yayımlanmasıdır.

İşin hazin tarafı seçimden sonra AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan bu videoyu inkâr etmedi.

Seçmenin iradesini çeşitli yollarla saptırma amacını güden seçim hilelerinin eski örnekleri de var:

30 Mart 2014’te yapılan yerel seçimlerde, tam oy sayma saatlerinde, İstanbul ve Marmara bölgesinde, elektrikler bir süre kesildi. 1 Nisan günü basına konuşan dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, kesintinin “trafoya kedi girmesi” yüzünden meydana geldiğini söyledi ama kanımca bu sözlere kendisinden başka inanan pek olmadı.

Daha önce (örneğin 1994 belediye seçiminde), başka partilere verilmiş oyların seçimden bir gün sonra mahallenin çöp konteynerinden çıkması gibi olaylar da yaşanmıştı.

Aslında bunlar yine de göreli olarak küçük sayıda seçmenin iradesini saptıracak hilelerdi.

Seçmen iradesini saptırma konusunda artık güvenilmez hale gelen Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), anayasaya göre en çok iki kere cumhurbaşkanı seçilmesi mümkün olan Tayyip Erdoğan’ın 2023’te yapılan seçime katılmasına izin vermesi, yasal yetki kullanılarak yapılan en büyük yasa ihlallerinden biridir. Keza YSK’nin, 2017 yılının 16 Nisan günü yapılan referandumda oylamanın devam ettiği saat 16.45’te -üstelik seçim yasasının açık yasağına rağmen- mühürsüz oyları geçerli sayması unutulacak yasa tanımazlıklardan değildir. En az onun kadar büyük kusur da CHP’nin, vakit gecikmeden uyanıp engel olmamasıdır.

Seçim hilesini önlemek çok zordur. Ama özellikle vatandaştan, yasalara uymayı, dürüst olmayı bekleyen büyük(!)lerimizin bu konudaki ikiyüzlü tavırları tüm hilelerin en utanç verici yönüdür.