Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
AKP, neyi değiştirmek ister?
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş,
31 Mart’tan birkaç gün önce, belli
ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
talimatı üzerine partileri ziyarete başlamış
ve seçimden hemen sonra “yeni, sivil ve
özgürlükçü” bir anayasa yapılması için
siyasi partileri işbirliğine çağırmıştı.
Seçim sonuçları yüzünden keyifleri
kaçınca ben bu öneriyi erteleyeceklerini
düşünmüştüm.
Yanılmışım.
Tamam onda yanıldım ama Türkiye her gün biraz daha “tek adam dikta”sına batma yönünde ilerlerken neyi umabiliriz?
Ben şahsen cumhurbaşkanını o yetkilerle donatan yürürlükteki sistemi, bile bile -ve yapılan uyarılara hiç aldırış etmeden- tüm milletimizi bugünkü Türkiye’de yaşamaya mahkûm eden bir siyasi iradeden “sivil, özgürlükçü ve yeni” bir anayasa önerisinin geleceğini hiç sanmıyorum.
Gerçi TBMM’nin gücünün yeni bir devlet veya devleti yeni baştan kurmak dışında “yeni bir anayasa yapmaya” yetkili olmadığı açık bir gerçek olduğu için ancak mevcut anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesinden söz edilebileceği bellidir.
Ama iki ayı aşkın süredir getirileceği bildirilen önerinin anayasanın neresinin, hangi maddelerinin değiştirilmek istendiğine dair de henüz hiçbir işaret yok.
O zaman, değişikliği isteyen bugünkü siyasi iradeye bakıp “Bunların kafası neyin değiştirilmesini ister” sorusuna yanıt bulmaya çalışabiliriz.
Değişiklik talebinin, ulusal bir ihtiyaç nedeniyle değil, Tayyip Erdoğan’ın bir ihtiyacını karşılamak amacıyla gündeme gelmiş olabileceğini de güçlü ihtimal olarak görmek lazım. Bunu söylememin temel nedeni, merhum Bülent Ecevit’in başbakanlığı sırasında kabul edilip yürürlüğe konan ve “Avrupa Birliği ülkelerindeki standartlara sahip olarak hazırlanan” Kamu İhale Yasası’nın, Erdoğan’ın iktidarı döneminde tam 199 kere değiştirilmesidir. O değişikliklerin hepsi de ihaleleri keyfi şekilde yapabilmek amacıyla gerçekleştirilmişti.
O nedenle şimdi gelecek anayasa önerisinin:
-Erdoğan’a -mümkünse ömür boyucumhurbaşkanı olma kapısını açmayı
amaçlayacağını,
-Değişikliğin Türkiye Cumhuriyeti
devletinin, “laik”lik ilkesini tarihe gömmeyi
isteyeceğini,
-Anayasa Mahkemesi’ne -mümkünseöldürücü darbeler içereceğini,
-Diyanet başkanının statüsünün ve
yetkilerinin artırılmasını isteyebileceğini,
-Eğitim bakanlığının adını değiştirmese
bile, işlevini “dini eğitim bakanlığına”
dönüştürmeyi öngöreceğini,
-Cumhurbaşkanı ve milletvekili
yeminlerindeki başta “laiklik” olmak
üzere “Atatürk ilke ve devrimlerine
bağlı kalacağıma” ifadelerini kaldırmak
isteyeceğini,
-Anayasanın “din ve vicdan özgürlüğü”nü
düzenleyen 24’üncü maddesindeki, bu
özgürlüklerin devletin yapısını dini esaslara
göre değiştirmeyi amaçlayan faaliyetleri
yasaklayan hükümlerinden kurtulmayı
amaçlayacağını tahmin etmek bugünkü
Türkiye’nin konjonktürüne uygun görünüyor.
Dilerim bu dediklerimin tam aksi önerilir
de ben mahcup olurum.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Havalimanında kaçakçılık operasyonu
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!