AKP, neyi değiştirmek ister?

27 Nisan 2024 Cumartesi

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 31 Mart’tan birkaç gün önce, belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı üzerine partileri ziyarete başlamış ve seçimden hemen sonra “yeni, sivil ve özgürlükçü” bir anayasa yapılması için siyasi partileri işbirliğine çağırmıştı.

Seçim sonuçları yüzünden keyifleri kaçınca ben bu öneriyi erteleyeceklerini düşünmüştüm.

Yanılmışım.

Tamam onda yanıldım ama Türkiye her gün biraz daha “tek adam dikta”sına batma yönünde ilerlerken neyi umabiliriz?

Ben şahsen cumhurbaşkanını o yetkilerle donatan yürürlükteki sistemi, bile bile -ve yapılan uyarılara hiç aldırış etmeden- tüm milletimizi bugünkü Türkiye’de yaşamaya mahkûm eden bir siyasi iradeden “sivil, özgürlükçü ve yeni” bir anayasa önerisinin geleceğini hiç sanmıyorum.

Gerçi TBMM’nin gücünün yeni bir devlet veya devleti yeni baştan kurmak dışında “yeni bir anayasa yapmaya” yetkili olmadığı açık bir gerçek olduğu için ancak mevcut anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesinden söz edilebileceği bellidir.

Ama iki ayı aşkın süredir getirileceği bildirilen önerinin anayasanın neresinin, hangi maddelerinin değiştirilmek istendiğine dair de henüz hiçbir işaret yok.

O zaman, değişikliği isteyen bugünkü siyasi iradeye bakıp “Bunların kafası neyin değiştirilmesini ister” sorusuna yanıt bulmaya çalışabiliriz.

Değişiklik talebinin, ulusal bir ihtiyaç nedeniyle değil, Tayyip Erdoğan’ın bir ihtiyacını karşılamak amacıyla gündeme gelmiş olabileceğini de güçlü ihtimal olarak görmek lazım. Bunu söylememin temel nedeni, merhum Bülent Ecevit’in başbakanlığı sırasında kabul edilip yürürlüğe konan ve “Avrupa Birliği ülkelerindeki standartlara sahip olarak hazırlanan” Kamu İhale Yasası’nın, Erdoğan’ın iktidarı döneminde tam 199 kere değiştirilmesidir. O değişikliklerin hepsi de ihaleleri keyfi şekilde yapabilmek amacıyla gerçekleştirilmişti.

O nedenle şimdi gelecek anayasa önerisinin:

-Erdoğan’a -mümkünse ömür boyucumhurbaşkanı olma kapısını açmayı amaçlayacağını, 

-Değişikliğin Türkiye Cumhuriyeti devletinin, “laik”lik ilkesini tarihe gömmeyi isteyeceğini,

-Anayasa Mahkemesi’ne -mümkünseöldürücü darbeler içereceğini,

-Diyanet başkanının statüsünün ve yetkilerinin artırılmasını isteyebileceğini,

-Eğitim bakanlığının adını değiştirmese bile, işlevini “dini eğitim bakanlığına” dönüştürmeyi öngöreceğini, 

-Cumhurbaşkanı ve milletvekili yeminlerindeki başta “laiklik” olmak üzere “Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalacağıma” ifadelerini kaldırmak isteyeceğini,

-Anayasanın “din ve vicdan özgürlüğü”nü düzenleyen 24’üncü maddesindeki, bu özgürlüklerin devletin yapısını dini esaslara göre değiştirmeyi amaçlayan faaliyetleri yasaklayan hükümlerinden kurtulmayı amaçlayacağını tahmin etmek bugünkü Türkiye’nin konjonktürüne uygun görünüyor.

Dilerim bu dediklerimin tam aksi önerilir de ben mahcup olurum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siz söyleyin... 4 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları