Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Mimarlık bienalimizin ardından

17 Kasım 2011 Perşembe
\n

Dünyanın 129’uncu, Türkiye’nin ilk mimarlık bienali 26-29 Ekim’de Antalya’da gerçekleştirildi

\n\n\n

\n\n\n

Ne zaman uygarlık ve mimarlık tarihimizden söz açılsa, Nâzım Hikmetin ünlü dizeleri aklıma gelir: Dörtnala gelip Uzak Asyadan, Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan, bu memleket bizim...

\n

Öyle bir memleket ki Balkanlardan Kafkasyaya, hatta Orta Asyadan Avrupaya uzanan büyük kültür coğrafyasının eşsiz mimarlık zenginliğine beşiklik etmiş... Buna rağmen dünyada 129uncu Mimarlık Bienalini (yılaşırı) düzenleyebildiğimizi öğrendiğimde içim burkulmuştu.

\n

Mimarlar Odası Antalya Şubesinin işte böylesi Anadoluya yakışmayan eksikliğimizi gidermek için 26-29 Ekimde düzenlediği 1. Uluslararası Mimarlık Bienalini (IABA-2011) hem anlam hem de sorumluluk açısından taşıdığı tarihsel önemiyle yaşadık... Bundan böyle adına ve dünya kurallarına uygun olarak yılaşırı (iki yılda bir) düzenlenecek bienalin ilkinde Mimarlıkta Kesişmeler teması irdelenirken bin yılların uygarlık sanatındaki etkileşimlerinden dersler çıkartmaya çalıştık.

\n

Hele Vandaki deprem yıkımlarının temelinde, ülkemizi sarmalayan mimarsız yapılaşmanın bulunduğu bir kez daha açığa çıktığında, bienalin yaşam mekânlarımızın esenliği için de önem kazandığı kanıtlanmıştı...

\n

Nitekim Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Osman Aydın, davetinde demişti ki: Bienal ile farklı kültür ve sanat alanlarının ve de toplumun mimarlıkla birlikteliğinin öneminin bir kez daha vurgulanması amaçlanmaktadır. Bu bienal, sistem dışı duruşuyla böylesi bir amacın gerçekleşmesine geniş anlamda ve serbestçe olanak sağlayacaktır.”

\n

Bienal Başkanı Prof. Dr. Zekai Görgülü de açılış konuşmasında şunları ekliyordu: Kesişme, mimarlığın birçok sanat ve meslekle yan yana zenginleşmesini ve bu birliktelikle farklı okunmasını ifade ediyor.”

\n

Etkinliği destekleyen Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü teşekkür plaketini alırken şunları söyledi: Şehirlere ruh veren ve onları yaşanabilir kılan mimarların bienalini çok anlamlı buluyorum.”

\n

Uluslararası Mimarlar Birliği Genel Sekreteri Micheil Barmaki de dünya mimarları adına bienali kutlarken ev sahibi kentin Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın şunları belirtti: Van felaketi de gösterdi ki mimarlığa çok daha fazla değer vermemiz gerekiyor.

\n

Vurgulamalar

\n

Bienal temasının farklı sanat dalları açısından değerlendirildiği paneli İstanbul-Beşiktaş Belediye Başkanı mimar İsmail Ünsal yönetti. İlk sözü ise MSGSÜnün önceki rektörü, heykeltıraş Prof. Dr. Rahmi Aksungur aldı. “Plastik Sanatlar ile Mimarlıkın, kesişmenin ötesinde iç içe girdiğini vurgulayan Aksungur, örneğin mimarlığın da, heykelin de kütle ve mekânla uğraştığını, bu iki sanatın aynı kökten geldiğini ve her ikisinin de insan psikolojisi üzerinde etkili, hatta kentlilik kültüründe belirleyici olduğunu anlattı.

\n

Fotoğrafçı mimar Prof. Dr. Reha Günay, fotoğraf çekerken yapıları ve kentleri daha yakından tanıdığını belirterek, her iki sanatın birbirlerini tamamladığını vurguladı.

\n

Bendenizse mimarlık ve medya konusunu işlerken gazeteciliğin medyalaşması ile mimarlığın kente yabancılaşması arasında koşutluk bulunduğundan söz ettim.

\n

‘İktidar’la kesişmek!

\n

Heykeltıraş Mehmet Aksoy sözüne şöyle girdi: Plastik sanatlar ile mimarlığın kesişmesi önemli, ama bir türlü kesişemiyoruz, daha çok iktidarla kesişiyoruz!Her mimari büroda bir heykeltıraşın olması gerektiğini belirten Aksoyun, ülkemizde mekânlar yaratıldıktan sonra şu köşeye de bir heykel koyalım mantığının bulunduğunu, oysa heykel ve mimarinin yapıda ve kentte birlikte tasarlanması gerektiğini anımsattı.

\n

Av. Turgut Kazan, kente ve çevreye uyumsuz yapılaşmanın aynı zamanda hukuka da aykırı olmasının toplum yararı ilkesinden kaynaklandığını anlattı Uygunsuz yapılara verilen izinleri hâkimler beğenmedikleri için değil, hukukun buna karşı olmasından ötürü mahkemelerin iptal ettiklerini anımsatan Kazan, depremlerde yaşanan yıkımların da hukuk dışı yapılaşma ve kentleşmenin ürünü olduğunu vurguladı.

\n

Yönetmen Hasan Özgen, özellikle belgesel sinemanın beslenme kaynakları arasında mimarinin önde geldiğini anlattı... Örneğin ülkemizdeki koruma bilincinin gelişmesinde 70lerdeki Safranboluda Zaman gibi belgesellerin etkisi olduğunu belirten Özgen, mimarlar ve sinemacılardaki tasarım yetilerinin yakınlığını vurguladı.

\n

Küratörlüğünü Prof. Dr. Tülin Görgülünün yürüttüğü IABA-2011, ana temayla ilgili bildirilerin sunulması, sergiler, yarışmalar, belgesel film gösterileri ve workshop denilen topluca fikir üretme çalışmalarıyla örnek bir bienal olarak geride kaldı. İkincisi 2013te...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları