Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Marka' Değil, 'Kimlikli' Kent

18 Ocak 2012 Çarşamba
\n\n\n

Son yılların liboşist söylemlerinden biri de marka kent olmak!

\n

Kentlerine pazarlanacak meta olarak bakan ve imar politikalarını buna göre belirleyen kimi yerel yöneticiler ile yandaşları, koro halinde aynı şeyi söylüyorlar: Marka kent olacağız.

\n

Peki, ne yapacaksınız?sorusuna yanıtlar da aynı: AVMler açılacak, rezidanslar yükselecek, plazalar çoğalacak.

\n

Oysa kentlerin asıl markaları, çağların tanığı olan arkeolojik, tarihsel ve geleneksel zenginlikleri değil midir?

\n

AVMler kentlerin yüzlerce yıllık arastalarını müşterisiz bırakıp söndürüyorlar; rezidanslar anılarla yüklü eski evlerimizi, konaklarımızı çağdaş yaşamla da buluşturma bilincini köreltiyorlar; plazalar da görmüş geçirmiş hanların, çarşıların yerini alıyorlar...

\n

Yaşamsal uyarılar

\n

Ankara Büyükşehir Belediyesi, 23-24 Aralıkta Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle düzenlenen Kültür Turizmi Zirvesine ev sahipliği yaptı. Katılımcı belediyeler kültürel miras projelerini tanıttılar... Ev sahibinin marka kent takıntısı ise ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin Sözenin konuşmasını belirlemiş gibiydi...

\n

Yaşamını çevre ve kültür değerlerimize adayan Sözen, turizmin, yöresel değerleri pazarlamakla değil; yaşatmakla kültürlü olabileceğini belirttiği konuşmasında özetle diyordu ki: Kentlerin somut ve somut olmayan kültürel ve tarihi değerleriyle yaşamaya devam etmesi için marka kent yerine kimlikli kent olmak hedeflenmelidir.

\n

Bu sözler, kentlerini AVMler, rezidanslar ve plazalarla donatmayı çağdaşlaşmak sanan kimi marka düşkünü başkanlarca nasıl karşılandı bilemiyorum; ancak aynı konu, ÇEKÜL Genel Sekreteri Ece Müftüoğlu Narcynin sunduğu Sürdürülebilir Kültür Turizmi Kılavuzunda bakın nasıl vurgulanıyordu:

\n

Son yıllarda benimsenen markalaşma hevesleri kentleri birer ürüne dönüştürerek, kültürleri ve tarihi mirası rekabetin öngörülemezliğine ve tüketim iştahına feda ediyor. Kent kimliği kavramı ise markalaşma yerine daha derinlikli bir oluşuma işaret etmektedir. Sürdürülebilir kültür turizmi politikasının kentlere, kültüre ve tarihi mirasa can veren kent kimliğine özen göstermesi gerekmektedir.

\n

Nitekim ev sahibi Ankara Büyükşehir Belediyesinin Hacı Bayramdaki restorasyon çalışmaları dışında tarihsel semtleri yaşatmayı hedefleyen bir projesinin olmaması, dahası kentin her yerine yayılan AVMlere düşkünlüğün alışveriş turizmini canlandırma söylemiyle savunulması, tarihi başkentimiz için ne büyük talihsizlikti...

\n

Bakalım eski kent dokularının sadece turistler görsün diye değil, kuşaktan kuşağa kimlikli yaşam için eşsiz zenginliğimiz olduğunu ne zaman kavrayacağız.

\n

‘Gözden \t\tkaçan’ siluet!

\n

Zirvenin haberlerinden konuşmaları okuduğumda, keşke şu siluet tartışması da ele alınsaydıdiye düşünmüştüm... Çünkü aynı günlerde İstanbulun tarihi dokuya özensiz gökdelenleri medyanın gündemindeydi. Bu rant azmanları da kimlikli kentleşmek yerine sözde markalaşmaya tanınan imar ayrıcalıklarıyla yükselmiyorlar mı?

\n

Anımsanacaktır, Zeytinburnundaki kuleleri Tarihi Yarımada ezer şekilde gösteren tele-objektif fotoğraflar infial yaratınca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı mimar Kadir Topbaş demişti ki, arkadaşların gözünden kaçmış”.

\n

Oysa fotoğrafı yaratan, belediye meclisi ile başkanın onayladığı imar planı kararlarıydı Nitekim Mimarlar Odası henüz inşaat izni verilmeden plana itiraz etmiş, ama kimse oralı olmamıştı...

\n

Peki, kentlerin kimlik değerleri arasında yer alan özgün siluetler imar sürecinde nasıl gözetilebilir?

\n

Yanıtını tartışmak için bugün 20.30da Ulusal Kanaldaki İmar Dosyasının konuğu, belediye ve koruma kurullarında deneyimli mimar hocalarımızdan Prof. Dr. Mete Tapan...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları