Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Kültür'süz tabiat, 'tabiat'sız kültür!

06 Ekim 2011 Perşembe
\n\n\n

Koruma Kurullarının ‘tabiat’la ilişkisini kesen KHK, ‘doğal yaşam kültürü’nü göz ardı ediyor

\n\n\n

Çevre ve Şehircilik Bakanlığını hazırlayan 2009-10 yıllarındaki Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı, özellikle doğal sitlerle tabiat varlıklarının korunması hukukumuzda, adeta koruMAmayı hedefleyen düzenlemeler getiriyordu.

\n

O kadar ki Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun adı Kültür Varlıklarını Koruma Kanunuolarak değiştirilmiştir denerek Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda yer alan tüm tabiat ve doğal sitibareleri kaldırılmıştır hükmü bile vardı!

\n

Derken seçim yaklaşınca Türkiye bu çevre düşmanı düzenlemeden kurtuldu sanıldı; ama aynı mantık bu kez, yeni hükümetin KHK ile kurduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığında karşımıza çıktı. Koruma yasamızla özerk kılınan koruma kurullarının kültürel yaşamla bütünleşmiş doğal miras üzerindeki yetkileri kaldırıldı.

\n

Bu aymazlık, adı geçen tasarı gündeme geldiğinde fark edilmişti.

\n

Nitekim insanın kültür birikimlerine katkı yapan doğal varlıkların kültür ve tabiat bütünselliği içinde korunması gerektiğinin evrensel kural olduğunu birçok kez yazmıştık... geçen yıl 10 Aralıktaki yazımı günümüzü en iyi açıklayanlardan biri olarak okurlarımla özetle yeniden paylaşıyorum:

\n

‘Emirkulu’ Kurul

\n

Yeni düzenlemede, mevcut sitlerin akıbetlerine karar vermek için bir bürokratlar kurulu oluşturuluyor böylece, söz gelimi Filan akarsu üzerinde 20 HES kurulsun diyen siyasal otoriteye Hayır, orası aslında doğal sit olmalı yanıtını veren bürokratların görevden alınarak yerlerine başüstüne diyenlerin getirilmesi milli irade sayılacak.

\n

Ya da şu ormanlık kıyıya oteller dizilecek diyen iktidara mümkün değil; çünkü doğal zenginlik deme cesaretini gösterebilecek bürokratlar da aynıkıyımı göze alacaklar...

\n

Bu kurulun iktidara bağımlılığı tüm sitlerde geçerli olacağından, siyasetin inşaata açmak istediği alanlara korunmalarına gerek yok denecek...

\n

Sözün kısası, yeni düzenleme, ister HESlerde, ister ormanlardaki yatırımlarda ve kıyı yağmalarında, koruma kurullarının sit kararlarından şikâyetçi olanlar, kültürel ve doğal mirası bir bütün olarak koruyan yüz akımız bir yasayı yok ederek ülkenin tabiatını doğa düşmanı yatırımlara memurlarının kararıyla açmayı hedefliyorlar?

\n

Göz Ardı Edilenler

\n

Peki, bu anlayış neleri göz ardı ediyor?

\n

Özellikle imzamız bulunan uluslararası sözleşmelerdeki doğal ve kültürel miras bütünselliğini yok ederek koruma ilkelerini nasıl çiğniyor?

\n

Çevre ve orman yasalarımız dahil, koruma hukukumuzda milli park”, “tabiat parkı”, “özel çevre koruma bölgesi gibi alanların yanı sıra, Koruma Bölge Kurulları’nca belirlenen doğal sitlerin ve anıt ağaçların da bulunması, aslında bir kargaşa değil, sit kavramının evrensel içeriğinden gelmektedir. Çünkü doğal sit, sadece tabiat varlıklarının zenginliğini değil, aynı zamanda korunması gerekli kültür değeri olan doğayla uyumlu yaşam geleneklerini de barındıran bir anlam içeriyor.

\n

Örneğin, Muğlanın Karabağlar Yaylası, Karadeniz yaylaları, Bursanın Uludağ etekleri, hatta İstanbulun özellikle Beykoz ve Sarıyer ilçelerindeki Polonezköy ve Garipçe gibi orman içi köylerin yoğunlaştığı bölgeler, Toroslardaki Yörük obaları, Yukarı Fırat Havzasındaki ırmak boyu bahçelerle kaplı yerleşimler... bütün bu alanlar tarihten bu yana geleneksel olarak süren doğayla uyumlu yaşam kültürünü de barındırdıkları için doğal sitlerimizdir.

\n

O kadar ki örneklerini saymaya sayfamızın yetmeyeceği bu vb. alanlardaki yöresel kır mimarisi”; “geleneksel yerleşme dokusu”; “yapı ve arazi kullanım kültürü gibi özellikler, doğal sit gerekçeleridir. Aynı nedenle tespit ve tescil edilen mimari ve yaşam karakterleriyle birlikte geleceğe aktarılabilmesi için Koruma Amaçlı İmar Planlarıyla (KAİP) varlıklarını ve kimliklilerini sürdürme ilkesi de yasal zorunluluktur.

\n

Şimdi bu alanlardaki koruma kararları, hatta sit tanımı ve koruma kurullarının öngördüğü kullanım ölçütlerine göre düzenlenmiş KAİPler iptal edilirse, Anadolunun en yaygın kültürel zenginlikleri arasındaki doğayla uyumlu yaşam zenginliğimiz tanımsız ve korumasız kalmayacak mıdır?

\n

Dahası, örneğin tarihi bir konak büyük ve ulu ağaçlarla kaplı doğa zengini bir bahçede yer aldığında, yeni düzenlemeye göre Koruma Kurulu sadece konakla ilgilenecek, bahçesi ve ağaçlarından ise bakanlık mı sorumlu olacaktır?

\n

Bakanın Çekincesi

\n

Nitekim aynı günlerde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da bir konuşmasında kibarca çekincelerini belirtmişti. Tasarı için yeterli inceleme yapılmadığını söyleyerek benimsemediğini ima etmiş; gözden geçirilmeye muhtaç olduğunu anımsatmıştı...

\n

Ne var ki bu ima, o henüz incelenmediğini belirttiği tasarının KHKye dönüşmesine engel ol(a)madı.

\n

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı KHKsi, Türkiyenin koruma konusunda ulaştığı düzeye ve birikimlere asla yakışmayan bir düzenleme olarak yürürlükte... yazık, çok yazık...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları