Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Kültür'süz tabiat, 'tabiat'sız kültür!
Koruma Kurullarının ‘tabiat’la ilişkisini kesen KHK, ‘doğal yaşam kültürü’nü göz ardı ediyor
\n\n\n“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı”nı hazırlayan 2009-10 yıllarındaki “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı”, özellikle “doğal sit”lerle “tabiat varlıkları”nın korunması hukukumuzda, adeta “koruMAma”yı hedefleyen düzenlemeler getiriyordu.
\nO kadar ki “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun adı ‘Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu’ olarak değiştirilmiştir” denerek “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda yer alan tüm ‘tabiat’ ve ‘doğal sit’ ibareleri kaldırılmıştır” hükmü bile vardı!
\nDerken seçim yaklaşınca Türkiye bu çevre düşmanı düzenlemeden kurtuldu “sanıldı”; ama aynı mantık bu kez, yeni hükümetin KHK ile kurduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda karşımıza çıktı. Koruma yasamızla “özerk” kılınan koruma kurullarının “kültürel yaşamla bütünleşmiş doğal miras” üzerindeki yetkileri kaldırıldı.
\nBu aymazlık, adı geçen tasarı gündeme geldiğinde fark edilmişti.
\nNitekim insanın kültür birikimlerine katkı yapan doğal varlıkların “kültür ve tabiat bütünselliği içinde korunması gerektiği”nin evrensel kural olduğunu birçok kez yazmıştık... geçen yıl 10 Aralık’taki yazımı günümüzü en iyi açıklayanlardan biri olarak okurlarımla özetle yeniden paylaşıyorum:
\n‘Emirkulu’ Kurul
\nYeni düzenlemede, mevcut sitlerin “akıbet”lerine karar vermek için bir “bürokrat”lar kurulu oluşturuluyor… böylece, söz gelimi “Filan akarsu üzerinde 20 HES kurulsun” diyen siyasal otoriteye “Hayır, orası aslında doğal sit olmalı” yanıtını veren bürokratların görevden alınarak yerlerine “başüstüne” diyenlerin getirilmesi “milli irade” sayılacak.
\nYa da “şu ormanlık kıyıya oteller dizilecek” diyen iktidara “mümkün değil; çünkü doğal zenginlik” deme “cesaret”ini gösterebilecek bürokratlar da aynı “kıyım”ı göze alacaklar...
\nBu kurulun iktidara bağımlılığı tüm sitlerde geçerli olacağından, siyasetin inşaata açmak “istedi”ği alanlara “korunmalarına gerek yok” denecek...
\nSözün kısası, yeni düzenleme, ister HES’lerde, ister ormanlardaki yatırımlarda ve kıyı yağmalarında, koruma kurullarının “sit” kararlarından şikâyetçi olanlar, kültürel ve doğal mirası bir bütün olarak koruyan yüz akımız bir yasayı yok ederek ülkenin “tabiat”ını doğa düşmanı yatırımlara “memurlarının kararı”yla açmayı hedefliyorlar?
\nGöz Ardı Edilenler
\nPeki, bu anlayış neleri göz ardı ediyor?
\nÖzellikle imzamız bulunan uluslararası sözleşmelerdeki “doğal ve kültürel miras” bütünselliğini yok ederek koruma ilkelerini nasıl çiğniyor?
\nÇevre ve orman yasalarımız dahil, koruma hukukumuzda “milli park”, “tabiat parkı”, “özel çevre koruma bölgesi” gibi alanların yanı sıra, Koruma Bölge Kurulları’nca belirlenen “doğal sit”lerin ve “anıt ağaçlar”ın da bulunması, aslında bir “kargaşa” değil, “sit” kavramının evrensel içeriğinden gelmektedir. Çünkü doğal sit, sadece “tabiat varlıklarının zenginliği”ni değil, aynı zamanda korunması gerekli kültür değeri olan “doğayla uyumlu yaşam gelenekleri”ni de barındıran bir “anlam” içeriyor.
\nÖrneğin, Muğla’nın Karabağlar Yaylası, Karadeniz yaylaları, Bursa’nın Uludağ etekleri, hatta İstanbul’un özellikle Beykoz ve Sarıyer ilçelerindeki Polonezköy ve Garipçe gibi “orman içi köyler”in yoğunlaştığı bölgeler, Toroslar’daki Yörük obaları, Yukarı Fırat Havzası’ndaki “ırmak boyu bahçeler”le kaplı yerleşimler... bütün bu alanlar tarihten bu yana “geleneksel” olarak süren “doğayla uyumlu yaşam kültürü”nü de barındırdıkları için “doğal sit”lerimizdir.
\nO kadar ki örneklerini saymaya sayfamızın yetmeyeceği bu vb. alanlardaki “yöresel kır mimarisi”; “geleneksel yerleşme dokusu”; “yapı ve arazi kullanım kültürü” gibi özellikler, doğal sit gerekçeleridir. Aynı nedenle “tespit” ve “tescil” edilen mimari ve yaşam karakterleriyle “birlikte” geleceğe aktarılabilmesi için “Koruma Amaçlı İmar Planları”yla (KAİP) varlıklarını ve kimliklilerini sürdürme ilkesi de yasal zorunluluktur.
\nŞimdi bu alanlardaki koruma kararları, hatta sit tanımı ve koruma kurullarının öngördüğü kullanım ölçütlerine göre düzenlenmiş KAİP’ler iptal edilirse, Anadolu’nun en yaygın kültürel zenginlikleri arasındaki “doğayla uyumlu yaşam zenginliği”miz tanımsız ve korumasız kalmayacak mıdır?
\nDahası, örneğin tarihi bir konak büyük ve ulu ağaçlarla kaplı doğa zengini bir bahçede yer aldığında, yeni düzenlemeye göre Koruma Kurulu sadece konakla ilgilenecek, bahçesi ve ağaçlarından ise bakanlık mı sorumlu olacaktır?
\nBakanın Çekincesi
\nNitekim aynı günlerde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da bir konuşmasında kibarca “çekince”lerini belirtmişti. Tasarı için yeterli inceleme yapılmadığını söyleyerek benimsemediğini ima etmiş; gözden geçirilmeye muhtaç olduğunu anımsatmıştı...
\nNe var ki bu ima, o henüz incelenmediğini belirttiği tasarının KHK’ye dönüşmesine engel ol(a)madı.
\nÇevre ve Şehircilik Bakanlığı KHK’si, Türkiye’nin koruma konusunda ulaştığı düzeye ve birikimlere asla yakışmayan bir düzenleme olarak yürürlükte... yazık, çok yazık...
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Bakan Tekin'den, İmamoğlu'na 'kreş' yanıtı