Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Halk, Din ve Asker

29 Temmuz 2012 Pazar
\n

\n\n\n

Ordumuzun en üst komutanlarından önemli bir bölümü bu ramazan ayını hapiste yaşıyorlar... Yakın geçmişte darbe yapmaya niyetlendikleri savıyla tutuklandıklarında denmişti ki: Alnı secde gören komutan özlemi çekiliyor.

\n

Ahmet Hakanın, bu sözü başlık yaparak aktardığı Zaman yazarı Hüseyin Gülercenin yazısı şöyleydi: Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, bakanlar, kuvvet komutanları, Kocatepe Camiinde aynı safta bir bayram namazı kılsalar ne olur? Söyleyeyim: Türkiyede çifte bayram olur. Hani ordu millet kaynaşması diyorlar ya, hem de ne kaynaşma olur. (Hürriyet 1 Eylül 2011)

\n

Şimdi de kimi dindarlarımızın, özellikle tutuklu generallerin oruç tutup tutmadıklarını merak ettiklerini duyunca çocukluğuma gittim.

\n

İstanbulda bir Şeker Bayramıarifesiydi; Rami Kışlasında topçu taburu komutanı olan rahmetli babam demişti ki: Artık yaşın geldi, yarın sabah bayram namazına birlikte gidelim.

\n

Fatih Camisinin avlusuna girince, önce Fatih Sultan Mehmetin türbesini ziyaret ettik; ardından son cemaat yerindeki saflara katıldık.

\n

Namaz sonrası herkesle bayramlaşırken bir mahalle komşumuzun Komutan, oğlanı da asker mi yapacaksınsorusuna babamın yanıtını unutmadım: İstediğini olsun; memleketini sevsin yeter.

\n

Şimdi generallerimize alnı secde görmemişler denildiğini anımsadıkça, zamanın derinliklerindeki tanıklıklarımı düşünüyorum... Hele ki babamın tayin olduğu Anadolu kentlerinde yaşadıklarımı...

\n

Asker ve kentler

\n

Bugün de öyledir... Yurdun özelikle geri kalmış yörelerinde askersanki belediye gibidir. Bulunduğu köyün, kasabanın yollarını bile yapar; hatta camilerine de bakar...

\n

Dahası, tarihi eserlerin korunmasını bile asker üstlenir. Örneğin Sarıkamışta Rus işgalinden kalma asırlık taş yapılar ordunun elinde olmasaydı çoktan yıkılmış, yerlerine abuk apartmanlar dikilmişti...

\n

Hatta bunlardan, Katerinanın ünlü kışlık sarayındaki ahşapları yakacak olarak sökmesinler diye metruk binanın özel nöbetçileri vardı. Bina Hazinenindi ama askeri bölge içinde korunuyordu.

\n

Sinema, TVye yenik düşmemişti. Gittiğimiz kentlerde orduevi varsa, mutlaka sineması da vardı. En iyi yerli ve yabancı filmler bu halka da açıkaskeri sinemalarda gösterilirdi. Aynı orduevlerinde sivillerin düğünlerini yapması, asker müzisyenlerden oluşmuş orkestraların mahalli oyunlar ve parçalar çalmaları bugün de sürüyor...

\n

Bütün bunlara ordunun halkla bütünleşmiş tarihi ve geleneksel saygınlığı da eklendiğinde, o kentte komutanlara birçok siyasetçiden daha fazla güven duyulduğunu söylesem, asla abartmış olmam.

\n

Yıpranan saygınlık

\n

İşte böylesi gelenekselleşmiş bir güven, 12 Mart ve 12 Eylül faşist darbelerinin ordu gücüyle yapılmasından ötürü büyük yaralar aldı.

\n

Halkın bağrına bastığı ordunun komutanları, halkın çıkarlarını savunanları susturmak isteyen sömürgecilerle işbirliğini yeğlediler... Askeri güçlerini yurtseverleri ezmek için kullandılar.

\n

Şimdi asıl sorgulanması gerekenler, sivil ya da üniformalı olsunlar, Silahlı Kuvvetlerimizi faşizmin baskı gücüne dönüştürerek ordumuzun tarihsel saygınlığının yıpratılmasına neden olanlar değil midir?

\n

Bu yıpranmadan yararlanarak, sözde sivillik, sözde demokratlık adına Cumhuriyetin ordusuna karşı Kurtuluş Savaşımızdan bu yana duydukları kini siyasette egemen kılanları ise yine halkın sağduyusu yargılayacaktır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları