Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Fransızlar, 'biz' ve Ermeniler

09 Şubat 2012 Perşembe
\n

20. yy. başlarında Kafkasya’daki Fransa destekli çatışmaların gerçek öyküsü

\n\n\n

\n\n\n

Babam Fransızca bilirdi. 1950lerde kurmay mektebinde Rusça da öğrenmişti ama asıl övündüğü Fransızcasıydı. Ablam da aynı yıllarda Fatih Kız Lisesinde Fransızcayı seçmişti.

\n

Güzel Sanatlar Akademisindeki hocalarımızın Fransızca bilmeleri ise o kadar yakışmıştı ki Fransızca aynı zamanda kibarlığın, sanatın, hatta aşkın diliydi. Nice yazarımız, şairimiz, ressamımız, ister gönüllü ister kaçarak, aynı zamanda Parisli olmamışlar mıdır?

\n

Derken demokrasi”, “insan hakları”, “düşünce özgürlüğügibi uğruna nice zorlukları göğüslediğimiz çağdaş insanlık kavramları için de Fransız aydınlarının önderliklerini ve çektikleri çileleri öğrendiğimizde hep merak etmiştim; acaba Atatürk de Fransızca mı biliyordu?

\n

Yanıt evetti...

\n

Nitekim Fransızcanın Aydınlanmanın da dili olduğunu sevgili İlhan Selçukun Le Monde tutkusundan ve mükemmel Fransızcasından anladım. Biz ise Pertevniyal Lisesinden itibaren İngilizceciydik. Beatlesdan Elvise müzik ilahlarımızın şarkılarını İngilizce söylemek ayrıcalıktı ama neden Fransızca öğrenmediğime hep hayıflanmışımdır.

\n

İşte böylesi bir geçmişin ardından, şimdi Fransız demokrasisinin Türklerin Ermenilere soykırım yapmadığını söylemek suçtur gibi akıl dışı bir yasa yaratmasına inanasım gelmiyor... Gözümün önüne Fransız Devrimi, dahası Paris Komünü geliyor... Usumdan Victor Hugolar, Jean Jacques Rousseaular, Emile Zolalar geçiyor.

\n

Mevlana, Hacı Bektaşi Veliyi, Yunus Emreyi ve diğer Anadolu aydınlarımızı tanımayan, ama Descartesı, Montesquieuyü, Voltairei, Jean Paul Sartreı ezbere bilenlerimiz de az değildir

\n

Ne kadar sömürgeci olursa olsun, hatta Kuzey Afrikadaki zalimliği bir yana, Antepimizdeki, Maraşımızdaki, Urfamızdaki o insanlık dışı işgalciliğini affetmesek bile, Fransa bizim için özgürlüğün ülkesi sayılmamış mıdır?

\n

O kadar ki, örneğin Fransız kurşunu değmez adama türkümüzle yetişenlerimizin bile Legion Dhonneur nişanını almalarından gurur duyabiliyoruz.

\n

Peki, ne yapmalıyız?

\n

Fransızlara, ama bu yasanız fikir özgürlüğüne aykırı demek işe yarar mı? Fransa tarihinin aynı zamanda demokrasi tarihi olduğunu, ülkesine yakışmayan Sarkozy bilmiyor mu?

\n

Bu nedenle izlenmesi gereken yol, onlara düşünceye yasak getirilemeyeceğini anımsatmak değil, tarihsel gerçekliğin soykırımı içermediğini inatla ve sabırla belirtmek. Tarihi belgelerle yetinmeyip, dönemin tanığı insanlarımızın yaşamöykülerini de unutmadan...

\n

Nitekim İlhan Selçuk bunu bakın nasıl vurgulamıştı: Çanakkale Savaşını herkes biliyor... Peki, 1915te Anadolunun doğusunda yaşanan savaştan Türkiyede ve dünyada kimin haberi var? (27 Nisan 2005)

\n

‘Yaşanmışlık’lar

\n

Babam 1914te, şimdi Ermenistanın olan Gümrüde doğmuş. Aynı kentteki Azeriler ile Ermenilerin kuşaktan kuşağa hemşeriliklerini bozan ırkçı Ermeni Taşnak saldırılarının Çarlık Rusyası eliyle Fransa desteğinde gerçekleştiğini ise ayrıntılarıyla yazmıştım. Amaç, Hazar petrollerinin Akdenize ulaşmasını sağlayacak büyük(!) Ermeni devletini Fransız sömürgesi olarak kurmaktı... (Aile Tarihimizde Ermeniler-5 Mayıs 2005-Cumhuriyet)

\n

Son gelişmeler üzerine, o yazımda anlattığım bazı yaşanmışlıkları da özetleyerek yeniden anımsatıyorum..

\n

Gümrüdeki ilk çatışmalarda dedem Pirçekli Eset (Favorili Esat) 50 yaşlarındaymış. 1916’da Taşnak kurşunuyla karnı yarılır... Dökülen bağırsaklarını yıkayıp yerine koyan yakın arkadaşıErmeni doktor karnını diker Dedemiz, o Taşnak kurşunu iziyle 115 yaşına kadar yaşadı.

\n

Aynı saldırılardan kaçan Gümrülü Azeriler kafileler halinde göçerek 70 km. mesafedeki Karsa gelirler... 16 Mart 1921de Türkiye-Sovyetler Birliği arasında imzalanan Moskova Antlaşmasıyla kentin sakini olurlar.

\n

İşte halkın kaç ha kaç dediği, yaya, öküz arabalarındaki ve at sırtındaki o kış göçü sırasında gecenin soğuğunda donan çocuklardan 4ü bir ahıra bırakılır Sabaha doğru ineklerin nefes sıcaklığından 2sinin buzları çözülür ve ağlamaya başlarlar... Arkadan gelenlerin fark edip aldıkları çocuklardan biri de 4 yaşındaki Dıngılı (küçük) Süleymandır. Yani, ahırda dirildikten sonra 85 yıl yaşayan ve 55 yıl Türk ordusunda subay olarak görev yapan babam.

\n

Benzer bir durum, aynı ateş altında halamın da başına geliyor Babaannem Sayalı Mamamız, Taşnakların kurşun yağmuru sırasında kundaktaki Simizer halayı atının terkisinden düşürdüğünü fark edemiyor. Arkadan gelenler arasında bir yaşındaki halamı karların içinde ağlarken görüp kurtaran ise işte yine o karnınıErmeni doktorun diktiği dedem...

\n

Kaç ha kaçı yaşayanlar şu gerçeği sayısız kez anlatmışlardı: Eğer Fransızlar ve İngilizler, Çarlık eliyle Taşnakları silahlandırıp, Türklerin üzerine saldırtmasalardı, 90 yıl önceki halklar arası çatışma ortamı yaratılamazdı. Bu nedenle 1915-1918 dramının gerçek suçluları Fransa, İngiltere ve Çarlık Rusyasıdır...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları