Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Entelköy'ün Efeköy'e sevdası

08 Aralık 2011 Perşembe
\n

Yüksel Aksu’nun ‘Gülmekten eşek tepmişe döneceksiniz’ dediği filmi sinemalarda

\n\n\n\n\n

Sinemalarda gösterime giren Entelköy Efeköye Karşıyı hem gülerek hem de nemli gözlerle izledim.

\n

Gülmem olağan, çünkü film zaten afişlerindeki deyişle organik komedi!..” Yönetmeni ve senaristi Yüksel Aksu, Ege köylerindeki o insancıl ve saf kültürü gülünesi gerçekliğiyle tanıtmakla yetinmiyor, açıkça ilan ediyor; Gülmeyenin bilet parasını geri vereceğiz.

\n

Peki, ya gülerken ağlamamın nedeni?

\n

O hep kavgalı, kanlı ve gerilimli Anadolu filmi senaryolarının yerini bakın ne alıyor: Kavga etseler de kin ve kan gütmeyen, yoksul olsalar da umutlu insanlarımızın, hesapsız kitapsız içtenlikleri..

\n

Yani silahların gölgesinde, korku ve endişe içinde, ağıt yakılarak yaşanılan değil; ağaçların gölgesinde, insan sevgisiyle yoğrulmuş bir Anadolu Son yıllarda artan ağlanası özlemimiz değil midir?

\n

Yüksel Aksu, Dondurmam Gaymakta (2006) Egenin bu gerçekliğini yansıtmıştı. Şimdi de farklı kültürel yapılardaki insanlarımızın birlikte yaşayabilme zenginliğini yineyerel dilde anlatıyor Mizah sanatınıngüldürerek düşündürmesini sinemamıza da kazandırıyor.

\n

Her iki filminin bir diğer ortak özelliği de senaryolarının toplumsal gerçekçilikle kaleme alınmış olması Anımsarsanız Dondurmam Gaymakta yerli bir dondurmacının kapitalist piyasaya egemen olan markalara karşı tek başına direnişi vardı. Bu filminde de tek sermayeleri toprak olan köylüleri, yörede ne toprak, ne su, ne de hava bırakacak termik santrala karşı çıkmaya çağıran entellerin çevre mücadeleleri var.

\n

Yüksel Aksu güldürürken filmin konuşmaları düşündürüyor; Avrupanın artık terk ettiği bu santrallar neden bize zorla dayatılıyor?

\n

Termik gerilim

\n

İstanbulun kargaşasından kurtulmak için doğayla iç içe ekolojik köy kurmaya karar veren bir grup entel, Güney Egede Milas yakınlarındaki Bafa Gölü kıyısında bulunan Efeköyü (Pınarcık) seçerler. Köylülerden aldıkları arazilere yörük çadırlarıyla yerleşerek hem organik tarım yapmaya, hem de metruk taş evleri onararak kurduklarıEntelköyde adeta bir komün yaşamına başlarlar.

\n

Aksuya göre Entelköylüler, sadece konuşan ve eleştiren değil, üreten ve yapılması gerekeni yaşayarak gösteren aydınlardır.

\n

Efeköylüler ise tarlalarını; hatta kilimlerini, sandıklarını, dahasıeşeklerini, yeni komşularına yüksek fiyata satmanın keyfini çıkartırken aynı köyde bir termik santral kurulması girişimi, iki kesim arasındaki dostluğun bozulmasına neden olur Çünkü Efeköylüler, santralcıların bu sayede paraya ve işe kavuşacaksınız sözlerine inanmışlardır.

\n

Enteller ise türlü eylemler düzenleyerek termik zehirlenmeye karşı direnişe başlamışlardır.

\n

Santral için, köylü-entel çekişmesi tatlı dille tırmanırken mahkeme projeyi durdurur. Avrupadan bir çevre bakanı (Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth) ile Türkiyenin Kültür Bakanı (eski Devlet Bakanı Yüksel Yalova) köyü ziyaret ederek davacı entelleri kutlarlar; derken hükümetin de santraldan vazgeçtiği kararı açıklanır.

\n

Bunun üzerine Entelköyde düzenlenen rock konserine Efeköylüler zeybek oyunlarıyla gelerek kutlamayı durdurmak isteyince, rokc grubu da köylülere aynı müzikle eşlik eder ve başlangıçtaki gerilim herkesin birlikte eğlendiği şölene dönüşür...

\n

‘Başrol’de Pınarcıklılar

\n

Yüksel Aksunun deyimiyle seyredenleri gülmekten eşek tepmişe döndürecek eserin yapımcısı Galata Film ve Taha Akyol... Oyuncular tanıtılırken belirli rolleri üstlenenlerin dışındaki tüm Pınarcıklıların;...ve başrollerde Ege halkı olarak tanımlanması, filmdeki başarının sırlarından olmalı... Çünkü başrol gerçekten Pınarcıklılarda...

\n

Entelleriküçük burjuvalarolarak küçümseyen, akrabaları olan köylüleri de tarlalarını, hayvanlarını onlara sattıklarından ötürü yozlaşmakla suçlayan sosyalist Aşırı Mustafanın (Emin Gürsoy) organik tarım için Aslında dedelerimizin usulü, çünkü hormon nedir bilmezlerdi tanımını yapması, senaryoyu yaratan bilincin de kanıtı...

\n

Muhtar Alinin (Şahin Irmak), bir yandan körü körüne santralı savunurken bir yandan da kendisine karşı çıkan entellerden Alman kökenli Katrinle (Ayşe Bosse) açığa vurmadığı gönül bağınıdavasından vazgeçmeden sürdürmesi, Anadolu insanının sevgi kültürünü bin kitaptan daha güzel anlatıyor.

\n

Diğer oyuncular ve ayrıntılar içinse sözü yine Yüksel Aksuya bırakıyorum: Köylü-entel çatışmasına, organik tarım yapmaya, Ege havası almaya, daldan zeytin toplamaya, termik santrala karşı çıkmaya, şiddet gören eşekleri kurtarmaya, Ege ağzıyla konuşmaya, bol şamata ve kahkahaya davetlisiniz, bekleriz gari...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları