Baykal’ın çarşafa “parti rozeti” takması, AKP’nin “yeni 2B hazırlığı”yla aynı günlere rastladı. “CHP’ye katılan”ların fotoğraflarıyla hükümetin “TOKİ’li 2B” raporu medyada “birlikte” yer aldılar.

Bu “eşzamanlı” çıkışın nedeni, “yerel seçimler”!..

İstanbul’daki bir CHP’li belediye başkan adayının kadın taraftarları çarşaflı olmasalardı, “şok” görüntüler yaşanmayacaktı.

“Orman işgali” yerleşmelerin AKP’li adayları da seçime “tapu sözü”yle girmeselerdi, “anayasal engelli” 2B de gündeme gelmeyecekti.

Türk siyasetinin yakasını bırakmayan “popülizm” (ucuz halkçılık) yine devrede... Yerel seçim sürecini, CHP anayasaya aykırı çarşafla, AKP de anayasaya aykırı 2B’yle başlatmış oluyor...

‘Çarşaf’tan kurtulabilmek

Son zamanlarda “Cumhuriyete sahip çıkmak için” CHP’ye katılan nice “çarşafsız” kadınımız var. Rozetlerini Genel Başkan’larının takması şöyle dursun, üyeliklerinin genel merkezce onanması bile aylarca bekletiliyor.

Bu yürek burkan “kayırma”nın, yıllarını Atatürk devrimlerine adamış kadınlarımıza karşı ne denli vefasızlık olduğunu Baykal nasıl bilemez? Bu yersiz gösterinin, çarşaflı kadınların partiye üye olmasının diğerlerinden “daha önemli” görüldüğü anlamına gelebileceğini nasıl düşünmez?

Türkiye’nin, ancak Cumhuriyet devrimleriyle çağdaşlaşabileceğine inananların, “tesettür”e karşı çekincelerindeki temel neden “yaşamsal”dır. Laik ve demokratik hukuk devleti yerine “dinci şeriat düzeni beklentileri”ni simgeleyen “siyasal üniforma”ya karşı hassasiyet, “tarihsel” önemdedir.

Bunları gözetmeyen bir CHP’nin oyunun artması şöyle dursun, “varlık” ve “umut” nedeni bile ortadan kalkar...

Atatürk’ün CHP’si Cumhuriyeti çarşaflı kadınlarla birlikte kurmuştu ama onları yine “Cumhuriyetle çağdaşlaştırmak” için...

Nitekim nice çarşaflı kadın Halkevleri’ndeki çalışmalarda başlarını açarak devrime hizmet ettiler. Nice “karısı” çarşaflı erkek de eşlerinin “başları açık Cumhuriyet yurttaşları” arasına katılmalarını CHP’liliğin öncelikli sorumluluğu saydılar...

Şimdi karıları çarşaflı ve rozetli CHP’liler de aynı sorumlulukla baş başalar... Örneğin, seçim çalışmalarına kıyafet devriminin önemini anlatan eğitim seminerleriyle başlayabilirler...

‘Seçim klasiği’

Artık AKP’nin 2B oyunundaki “kandırmaca”sını da bilmeyen kalmadı; orman alanlarındaki kaçak yapılara “tapu satabilmek” için, buna engel olan anayasanın değişmesi şart..

Peki, anayasa acaba nasıl engel oluyor?

İşte 169. madde: “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Zamanaşımı ile mülk edinilemez...”

Bunlar yerine “devlet önlem almaz”; ormanları “daraltmak için” kanun çıkarır; mülkiyeti işgalcilere “devredilebilir” ya da “uzun süre işgal edenin malı olur” denebilir mi; denirse adı anayasa olur mu?

2B yağmasının parayla affedilmesine engel olan işte böylesine “haklı” anayasal kuralların seçime kadar kaldırılması mümkün olmadığına göre, AKP’nin yeni 2B raporu ne anlam taşıyor?

Açıkça, “seçimlerden güçlenerek çıkarsak, anayasayı da değiştiririz...” diyerek, milyonlarca işgalcinin tapu özlemleri oya dönüştürülmek isteniyor.

Dahası, anayasadaki “ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz” hükmü ise bir kez daha açıkça çiğneniyor...

Sözü - özü

Çarşafın CHP’ye oy kazandıracağı şüpheli; ancak 2B’nin “hami”si olan AKP’ye yine oy kazandıracağı kesin.

Sakın CHP buna bakarak 2B’yi de çarşafının içine sokmasın? Orman alanlarındaki işgalciler de “seçmen” olduklarına göre!..

ekinci@cumhuriyet.com.tr