Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Çanakkale müstemleke değil!'
Yöre insanları, yaşam kaynaklarına göz koyanların sömürgecilik yöntemlerine tepkili:
\n\n\n\n\nBaşta Kazdağları’ndaki maden ve altıncılık yağması olmak üzere, ilin eşsiz doğal ve kültürel değerlerini tehdit eden HES, termik santral ve diğer kirletici yatırımlara karşı mücadele eden “Çanakkale Çevre Platformu” (ÇEP) üyesi STK’ler ile sivil inisiyatifler, kamu yöneticilerinden teşekkür yerine engelleme görüyorlar!..
\nSon örneği ise Çevre Yasası’nda “halkın katılımı”yla düzenlenmesi öngörülen “ÇED” (Çevresel Etki Değerlendirmesi) bilgilendirme toplantılarına ÇEP temsilcilerinin alınmaması!..
\nÇED Halkı Bilgilendirme Toplantıları, çevreye etkileri güçlü projeler için “yöre halkına danışma”, eğilimlerini saptama ve olası olumsuz sonuçlara karşı alınacak önlemlerin açıklanması için öngörülmüş... Ne var ki genelde halka gerçekleri anlatmak yerine, yatırımcıların “yörede işsizlik sona erecek” gibilerden “kandırma”cı nutuklarla gerçekleşiyor.
\nBuna karşı yine halkın bilinçli kesimlerini oluşturanların da aynı toplantılara katılarak “kandırmacaları açığa çıkartma”larından rahatsız olan yatırımcı ve yöneticilerin sıkça başvurdukları yöntem ise onlara ya hiç söz vermemek ya da katılmalarını baştan yasaklamak. Tıpkı Çanakkale’nin Kızılelma köyünde verilmek istenen “maden arama ruhsatları” için 24 Şubat günü düzenlenen ÇED Halkı Bilgilendirme Toplantısı’na ÇEP temsilcilerinin katılmalarının “Valilik emriyle Jandarma tarafından engel”lenmesi gibi…
\nOysa köylüler, “dağlarında madencilik istemedikleri”ni belirten tutanaklarını komşu köy muhtarlarıyla birlikte imzalamış; doğanın korunması taleplerini resmen bildirmişlerdi.
\nKöylülerin bu kararlı tutumlarını “tarihe not düştüler” şeklinde yorumlayan ÇEP Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant basın açıklamasında şunları söyledi; “Bugüne kadar Biga Elmalı, Lapseki Şahinli, Bayramiç Kuşçayırı, Çan Söğütalan, Bayramiç Muratlar’da yöre halkı yan yana omuz omuza gelerek madencilik şirketlerini istemediklerini tutanaklar ile kayda geçirdiler. Şimdi buna Kızılelma köyünün onurlu ve vatansever insanları da katıldılar.”
\nİda’da ‘Yabancılar’!
\nPeki, Çanakkale’de neler oluyor? ÇED toplantılarına çevrecilerin katılımını yasaklayan anlayış neyi hedefliyor? ÇEP ne diyor?
\nYanıtlar için yine ÇEP Dönem Sözcüsü Nalbant’ın son gelişmeler hakkındaki açıklamasına göz atalım:
\n“Çanakkale’de, bir yandan ibret verici diğer yandan da halkın bir araya geldiğinde ne de güzel işler yapabileceğine dair umut verici gelişmeler yaşanmıştır” diyen sözcü şunları ekliyor:
\n“Yüz binlerce insanın zirai faaliyetlerden geçindiği, ‘Bin Pınarlı İda’nın tepelerinde, vadilerinde bir süredir yabancılar dolaşıyor… Çanakkale’nin hemen yanı başında, tepelerinde, dağlarında, yeraltı ile yerüstü su havzalarının üzerinde cirit atan ‘Madenci Şirketler’ almış oldukları sondaj ruhsatları ile arsızca ve hayâsızca faaliyetlerine devam ediyor. Daha şimdiden gelinen noktada onlarca köyün ve Çan ilçesinin sokak çeşmelerinden akan sular bulanmış, yöre halkı para ile satın aldıkları damacana suyuna muhtaç bırakılmıştır.”
\nÇEP’in saptamalarına ve değerlendirmesine göre ülkemizde de etkinliklerini arttıran altın madencilik şirketleri dünyanın değişik ülkelerinde adeta soykırıma başvurmaktalar. Güney Amerika ve Güneydoğu Asya ülkelerinde bu şirketlere karşı mahkemelerde davalar açılmış. Türkiye’de sahneye çıkan şirketlerin de yine diğer ülkelerde insan hakları ihlallerine neden oldukları biliniyor.
\nBu konuda, “…‘altın’cı şirketlerin Kazdağları’nda yaptıklarının da soykırım olduğu çok açıktır” diyen Hicri Nalbat bakın neleri de vurguluyor: “Altın, bakır gibi kirletici, zehirleyici maden işletmelerinden doğaya saçılan zehirli atıklarla işlenen, zamana yayılmış ya da ‘yavaşlatılmış’ soykırım için ‘slow motion genocide’ terimi kullanılabilir.”
\nÇEP’in uyarıları ise özetle şöyle:
\n“Çanakkale’nin içme, kullanma ve tarımsal faaliyetlerinde kullandığı su kaynağı Atikhisar baraj göleti, altın üretiminin kaçınılmaz sonuçları olarak arsenik, kurşun, bakır, cıva gibi ağır metallerle dolacak; göl atık ve asit gölüne dönüşecek. Kısacası çeşmelerimizden zehir akacaktır.”
\nValinin bu uyarıları önemseyerek madencilere izin vermemesi gerekirken ÇEP sözcülerini toplantılardan dışlamasına karşı ise Hicri Nalbant şunları söylüyor:
\n“Türkiye Cumhuriyeti bir müstemleke devleti olmadığı gibi, Çanakkale de bir müstemleke şehri hiç değildir. 1915 yılında tankları, topları ve gemileri ile işgal edemedikleri yöreyi ve bölgeyi, ‘altın’cı şirketleri ile geçebileceklerini düşünenler yanılıyor. Bu faaliyetlere izin verenler, ortak olanlar er ya da geç tarihin önünde hesap vereceklerdir.”
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Malatya depremi: 'Endişe verici' diyerek uyardı!
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!