Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Çağdaş'ımız Ziya Paşa

09 Ocak 2013 Çarşamba

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”
Bizim kuşak bu sözlerle büyüdü. Çoğumuz
Ziya Paşa’ya ait olduğunu bilmediğimiz gibi, günümüz Türkçesindeki tam anlamını da önemsemezdik. Oysa ünlü şairimiz elbette ki dayak yanlısı değildi; “sabrın da bir sonu vardır” demek istiyordu.
Üstadımız
Hasan Pulur geçenlerde Ziya Paşa’dan söz edince (Milliyet-31 Aralık) “Akademi” yıllarıma gittim. Mimarlığın “tasarlamak”, “eser yaratmak” olduğunu unutup durumu “gevezelik”le idare edenlerimiz için hocalarımız çareyi yine Ziya Paşa’da bulurlardı:
“Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz,
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”
Beyitteki
“aklın evresi” anlamına gelen “rütbe-i akıl” vurgulaması “iş”in aynı zamanda “akıl ürünü” olduğunu anımsattığından, mimari tasarımın en derin felsefi dersi de verilmiş olurdu.

\n

Tanzimat aydını

\n

Yaşım ilerledikçe Ziya Paşa’yı (1825-1880) merak etmiştim. Tanzimat döneminde Batılılaşma fikrini savunarak Namık Kemal ve Şinasi’yle kader birliği içindeydi... Dönemin çoğu aydını gibi Sultan Abdülaziz’in baskısından kaçarak Paris’e sığınmış; yurda döndükten sonra da Osmanlı Devleti’ne valilik yapmıştı.
Ziya Paşa’yı öylesine sevdim ki, özellikle
“laf çakmak” istediğimde beyitlerini kullanıyor; böylece sözümün daha bir dinlenilir olmasını sağlıyordum. İşte “güncel”liğini yitirmeyen bir örnek:
“Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efrâz,
Birkaç kuruşu mürtekibin câyi kürektir.”
Yani, milyonla çalanlar yüksek ve şerefli mevkilere yükseltilerek baş tacı edilir; birkaç kuruş çalan hırsız ise kürek cezasına çarptırılır.
Gerçekten böyle değil midir? Kimi ünlü zenginlerin neler yaptıkları, hangi dümenlerle para kazandıkları biliniyor ama önemsenmiyor; birkaç kuruş götüren yoksulun ise anası ağlıyor.
Ziya Paşa’nın şu beytini de iki dirhem bir çekirdek dolaşan, ama işe yarayan bir hizmeti olmayan
“kasıntı” bürokratlar için Kars’ın unutulmaz gazetecisi Cengiz Ekinci’nin yazılarında okumuştum:
“Bed asla necabet mi verir üniforma,
Zerduz palan ursan eşek yine eşektir.”
Yani, üniforma soysuzlara soyluluk mu verir; eşeğe altından semer giydirsen de yine eşektir.

\n

Yakındığı ‘kafa’lar

\n

19’uncu yy’ın ortalarında söylenen bu deyişler neden hâlâ “güncel?”
Yanıtı açık. Siyasetin günümüz egemenleri arasında
“çoğunluk”ta olanlar, Ziya Paşa’nın yakındığı kafadanlar...
Peki,
“Neden yakınıyor?” derseniz, işte asıl düşünülmesi gerekeni sormuş olursunuz. Buna en özlü yanıtlardan birini yine Ziya Paşa vermiş;
“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm,
Dolaştım mülk-i İslamı bütün viraneler gördüm.”
(Diyar-ı küfr,
“Batı ülkeleri”; beldeler, kâşaneler “kentler, gösterişli evler”; mülk-i İslam “İslam ülkeleri” anlamında)
Asıl adı
“Abdülhamid Ziyaeddin” olan Ziya Paşa, Kurtuluş Savaşımızın komutanlarından Reşat Bey’in (Çiğiltepe) babasıdır. Işıklar içinde yatsın.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları