Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Caddenin adı bile dere

07 Temmuz 2012 Cumartesi

Samsun’da çoğu çocuk 11 insanımızın yaşamlarını söndüren sel felaketinin ardından “biz bu filmi hep görüyoruz” diyen Samsunlular soruna artık “köklü çözüm” istiyorlar. Çünkü 24 Ağustos 2007’deki acıları hâlâ dinmeyen sel baskınından sonra da başta siyasiler olmak üzere tüm yetkililer “Dere yatağına yapılaşmanın cezası çekiliyor” demişler ve eklemişlerdi; “Bu artık ders olmalı ve imar planlarında dere yataklarına öngörülen yapı kararları derhal iptal edilmeli!”

Ne var ki dere yataklarında planlanan yapılaşmaların iptali şöyle dursun, TOKİ örneğindeki gibi yeni yerleşmelerde de aynı hata sürdürüldü...

Beş yıl önceki uyarılar

Peki bu nasıl olacak; Samsun’un büyük bölümünün üzerinde yer aldığı dere yatakları yeniden doğal durumlarına nasıl getirilebilecek?

Sorunun yanıtı için Mimarlar Odası’nca 26 Ekim 2007’de DSİ Bölge Müdürlüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen “Kentsel Afetler Karşısında Kent” konulu panel ve forumda birikimli uzmanlar görüş ve uyarılarını dile getirmişlerdi.

Genel görüş Samsun kentinin yanlış gelişmesi üzerinde odaklanmış, özellikle dere yataklarında planlanan kentsel yerleşim alanlarının her üç-beş yılda bir yaşanabilecek “sel felaketleri”ne açık davetiye çıkarttığı vurgulanmıştı. Örneğin DSİ’den İnşaat Mühendisi Erdoğan Özoral diyordu ki; “Samsun’da her biri saniyede 15-30 m3’lük debisi olan 26 dere var. Şimdi ise su toplama havzalarıyla birlikte yapılaşma işgalindeler...”

Dönemin Mimarlar Odası Samsun Şubesi Başkanı Sacit Acar da izleyen yıllardaki bir makalesinde özetle şunları dile getirmişti; “Samsun’daki 2007 felaketinin manzarası ürkütücüydü. Ağabali, Barış Bulvarı ve Baruthane caddelerinin bazı bölümlerini değil trafiğe açmak, insanın yürümesi bile mümkün değildi. (...) Hemen Ağabali’den başlamak üzere, Barış Bulvarı ve Baruthane caddelerinin (yani ‘dere’lerinin) ıslahına girişildi. Başka hiçbir modern kentte bir benzeri belki de olmayan yüksek kaldırımlı enteresan bir cadde örneği yaratılmış oldu...”

Ne var ki bu gibi önlemler bile giderek tavsatıldı. Nitekim geçen günlerde yaşanan “ölümcül” su baskınları da 2007’deki uyarıların haklılığını bir kez daha kanıtlarken TOKİ’nin bile bu gibi bilimsel uyarılara kulak asmadığını kanıtlamış oldu...

Dev bir baraj gibi dolgu

Samsun’da dere yataklarında kentleşmenin yarattığı sel sularının sokaklardan adeta “nehir”leşerek akması, bu yamaç kentinin yazgısına dönüşmüş durumda. 2007’de mimar Murat Düzovalı’yla birlikte selin adeta “çağlayarak” aktığı yolları incelerken, 19 Mayıs Caddesi’ndeki sulara gömülen “bat-çık” geçidin akıldışılığına şaşmış kalmıştık.

Güneydeki dağlardan inen derelerin hemen tümü, yamaçlardaki yerleşmelerde birer “sokak” ya da “cadde”ye dönüşüyorlar. O kadar ki bugünkü en işlek caddelerinin adları bile “altlarında” kalan derelerin adlarıyla aynı! Kentin kıyısında 400 metre genişliğindeki kilometrelerce uzanan dolgu alan da işte bu “dere-caddeler”in önünde dev bir “baraj” gibi ve suların denize ulaşmasını bile engelliyorlar...

Denebilir ki 1960’lardan beri süregelen bu “doğayla inatlaşma”nın bugünkü sonucu hemen her sağanak yağışın caddelerde selleşmesi. O kadar ki selin nehirleştiği Ağabali Caddesi esnafından Haşim Uzun 5 yıl önce demişti ki; “39 yıldır bu arastadayım, her yıl su baskınları yaşanıyor; ama önlem alınmıyor...”

Evet... Samsun “derelerin üzerindeki kentleşme”sinin dramını yaşıyor. Öncelikli çözümün kentin imar düzeninde köklü değişikliklerden geçtiğini herkes biliyor. Asıl yapılması gerekenin ise doğayla uyumu sağlayacak gerçek bir “kentsel dönüşüm”le dere yataklarının lüks yapılardan ve gösterişli caddelerden arındırılması olduğunu bakalım hangi yetkili yüksek sesle ve “ödünsüz” söyleyebilecek?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları