Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Büyükşehir hevesi'ne uyarılar

17 Mayıs 2012 Perşembe
\n

Nüfusu 750 bini geçen 13 ilin büyükşehir yapılması ‘kimliksiz’leşmeleri anlamına geliyor

\n\n\n\n\n

Nüfusu 750 bini aşan illerin büyükşehir yapılacağını Başbakan geçen yılın mayıs ayında açıklamıştı. Derken gündemi öylesine farklı öncelikler kapladı ki konu bir yıldır -yerel basındaki kimi sevinç yazılarının dışında- hemen hiç tartışılamadı...\n

\n

Son haberlere göre ise tasarı hazırmış. TÜİKnin 2011 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçlarına göre nüfusları 750 binin üzerindeki Aydın, Denizli, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Balıkesir, Van, Manisa, Malatya, Mardin ve Hatay yasa tasarısı onaylanırsa büyükşehirolacaklar.\n

\n

Nitekim İçişleri Bakanlığı, şimdiden 13 ilin valiliğine genelge göndererek büyükşehir belediyesi kurulması için gereken çalışmaların tamamlanmasını istemiş. Bunun için taşınmaz tahsisi, satışı ve kiralanmasından yeni personel alımı, iş ve toplu iş sözleşmelerin yapılması, yeni nazım ve uygulama imar planı yapılması ve değişikliğine kadar tüm işlemlerin Valilik onayıyla yapılabileceği bildirilmiş. (11 Mayıs 2012- gazeteler)\n

\n

Yani hükümet acele ediyor!...\n

\n

‘Metropol’ olabilmek\n

\n

Bizde büyükşehir kavramı, 80’lerde yasa çıktığında Dünya söylemindeki metropolün karşılığında kullanıldı.\n

\n

Bugün de öyle ama şimdiki büyükşehirlerimizin çoğu asla metropol değiller Bu saptama, söz konusu kentlerimiz için bir olumsuzluk değil, tersine, tarihsel, kültürel özgünlükleri adına aslında bir olumluluk taşıyor..\n

\n

Bir kentin, kimliğini de gözeterek çağdaş kazanımlarla gelişebilmesi için ille de büyükşehir olması gerekmediği gibi, bu zorlamastatü o kente zarar veren sonuçlar da yaratabiliyor Çünkü metropol, aslında birden fazla, hatta çok sayıda bitişikve iç içe geçmiş kentin, hem bağımsız kimliklerini sürdürdükleri, hem de bütüncül bir büyük kent oluşturdukları yerleşmeleri tanımlıyor.\n

\n

Örneğin İstanbulda Beşiktaş, Şişli, Beyoğlu, Bakırköy ya da Kadıköy, Maltepe, Kartal, Pendik gibi büyükşehir ilçeleri; hem kendi başlarına bağımsız birer kent gibidirler; hem de iç içe geçmiş komşuluklarıyla aynı büyükşehir dokusunun bütünselliğini oluştururlar.\n

\n

Abartarak söylersek; bu ilçelerin sakinleri kentlerinden ömür boyu ayrılmayabilirler. Çünkü tümünün kendi nüfuslarına yetebilecek sağlık, eğitim, spor, kültür, sanat ve diğer kamusal hizmet tesisleri ve olanakları bulunduğu gibi, toptan ve perakende ticaretten her türlü sektörel ilişkiye kadar tüm kentsel gereksinmeler yine oradakarşılanabilir.\n

\n

Metropol için bu evrensel ölçüt esas alındığında, denebilir ki İstanbul, Ankara, İzmir dışındaki büyükşehir tanımlarımız o kentin kimlikli ve dengeli büyümesi önünde engel de oluşturmuşlardır.\n

\n

Hele Erzurum (780 bin), Eskişehir (781 bin), Sakarya (888 bin) gibi nüfusu 1 milyonu bile aşmayan kimi kentlerimizin, dünyada en az 4-5 milyonluk yerleşimler için kullanılan aynıkavramla özdeşleştirilmeleri tartışmalıyken şimdi de yine metropolü 750 binlik nüfusa indirgeme, yanlışı katmerleyerek sürdürmek değil midir?\n

\n

Deniyor ki nüfus azalması yaşayan Trabzonlular yasa çıkana kadar 750 binin altına düşersek büyükşehir şansımızı yitireceğizpaniği içindelermiş! 715 bin nüfuslu Ordu ilinde de yasadaki nüfus sınırının 700 bine çekilmesi çabası varmış! Böylesine tanımlanamaz bir çağdışı şehircilik mantığı herhalde başka hiçbir ülkede yoktur.\n

\n

Kimlikli İlçeler\n

\n

Kaldı ki şimdilik”! bu 13 ilimize baktığımızda, sadece il merkezlerinin değil, birçoğu Anadolunun önemli tarihsel yerleşimleri olan uzak ilçelerinin de kendilerine özgü köklü kültür ve kimlik değerleri bulunduğunu görmemiz ve önemsememiz gerekir. Kentlerimiz sadece il merkezlerinden ibaret değildir; 600ü aşkın ilçemizden önemli bir kısmı da en az il merkezleri kadar gözetilmesi gereken kişiliklere sahiptirler\n

\n

Dahası bu bağımsız kentlerimiz, bırakın metropollerdeki gibi yan yana ya da iç içe olmayı, aralarında bazıları yüz kilometreyi bile aşkın mesafeler olan farklıuygarlık merkezleridir. Bunları tek bir büyükşehir yönetimine bağlamak ise bağımsız ve özgün kimliklerini yaşatarak gelişmelerini olumsuz etkileyecektir.\n

\n

Ayrıca yine bu kentler arasındaki tarım alanlarının, ormanların, sitlerin ve doğal zenginliklerin metropoliten alaniçinde yapılaşma riskiyle karşı karşıya kalacakları, imar politikası arazi rantı hırsına bağlanmış ülkemizde açık değil midir?\n

\n

Antakya (Hatay), Denizli gibi örneklerde, neredeyse mahalle ölçeğine indirgenmiş farklı belediye örgütlenmelerinin yeniden düzenlenerek, yerel yönetimin kentsel bütünlüğe uygun hale getirilmesi elbette gereklidir. Ancak bunun için de büyükşehir modeli şart değildir!..\n

\n

Muğlada ise Bodrumdan, Milastan Datçaya, Köyceğize, Fethiyeye uzanan kimlikli ilçelerimize büyükşehir kuşatmasının ne kazandıracağını birisi anlatsa da öğreniversek...\n

\n

Umarım muhalefetpartilerimiz bu konuda iktidar yerel egemenlik peşindesöylemiyle yetinmezler. Konunun genelde şehircilik ilkeleri ve ülkemiz kentlerinin zengin tarihsel, kültürel kişilikleri açısından ele alındığı nitelikli bir tartışma ortamına acil gereksinmemiz var… \n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları