Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

30 Ağustos'ta 'içerden' mektuplar

30 Ağustos 2012 Perşembe
\n

Zafer Bayramımızı kutlarken, 2 ‘mahpus’ subayımızın mektuplarını paylaşıyorum

\n\n\n

\n

\n\n\n

Her Zafer Bayramımızda ordumuzun gurur günlerini andığımız için askeri gösteriler de öne çıkıyor. Aynı zaferin nedeni ve sonucu ise ulusal bağımsızlığımız ve bağımsız Cumhuriyetimiz olduğundan, kutlamalar da ulusal coşkuyla gerçekleşiyor.\n

\n

Nitekim 30 Ağustos sadece askerlerin değil, hepimizin bayramı olduğu içindir ki 1923ten itibaren Denizli, Afyonkarahisar, Kahramanmaraş, Ankara ve İzmirde, 1935ten bu yana da tüm yurtta ulusal bayram olarak kutlanmaktadır.\n

\n

“Büyük zafer” günleri\n

\n

Bağımsızlık Savaşımızın 90 yıl önceki günlerini anımsarsak; işgalci Yunan orduları 23 Ağustos-12 Eylül 1921 arasında Sakarya Savaşında gerilemişler... Bu başarıdan ötürü de Mustafa Kemale TBMM tarafından Mareşal ve Gazi unvanları verilmişti.\n

\n

Gazi ve kurmayları Yunan ordularını Anadoludan tümüyle atmak için yaptıkları saldırı planını 1922’de iki kez erteledikten sonra aynı yıl ağustosta uygulamaya karar verdiler. Batı Cephesinin kuzey ve güney birlikleri gizlice Kocatepeye geçtiler... İstanbuldan yine gizlice silah ve cephanelik aktarıldı; toplar onarıldı; orduya taarruz eğitimi verildi.\n

\n

Bu destansı hazırlığın ardından Mustafa Kemal ve kurmaylarının 25 Ağustos gecesi Afyona bağlı Şuhutta toplandıkları konak, bugün Atatürk Evi olarak müze işleviyle korunuyor. Konağı bu amaçla restore eden eski Vali Muzaffer Dilek bir ziyaretimizde demişti ki;\n

\n

Büyük Taarruzun başladığı 26 Ağustos sabaha karşı Şuhuttan Kocatepeye yürüyerek, tüm Anadolunun o gururlu ve umutlu uyanışını kuşaktan kuşağa yaşatmak için bu müzeyi düzenledik...\n

\n

Nitekim Türk ordusu 26 Ağustos 1922de düşmana saldırdı. 30 Ağustosta Yunan birlikleri kuşatılmıştı.. Savaş, Atatürkün komutasında zaferle sonuçlandığından adına Başkomutanlık Meydan Muharebesi denildi. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis de vardı.\n

\n

Ardından Ege kentleri birer-ikişer gün arayla kurtarılırken, 9 Eylülde İzmirin alınmasıyla yurdumuz işgalden tümüyle temizlendi..\n

\n

Şimdi, 1922deki kurtuluş günlerini başlatan efsanevi muharebenin 90ıncı yılını kutluyoruz... Hem kışlalarındaki, hem de içerdeki subaylarımızla birlikte…\n

\n

İşte o subaylarımızdan ikisi, ordumuzun alınları secdeye değmemiş kumandanlarca yönetildiğini ileri süren kimi dincilere karşı kaleme aldığım Halk, Din ve Asker başlıklı yazıma (29 Temmuz) mahpushaneden mektuplarıyla katkılarda bulundular.\n

\n

“Katerina’yı korudum”\n

\n

Emekli Kurmay Albay Suat Aytın, kendi deyimiyle Balyoz tutsağı-Silivri-İstanbuldan yazdığı mektubunda özetle diyor ki:\n

\n

Yazınızı okuduktan sonra Silivri zindanından size yazmak, dertleşmek, 22 ayı dolan haksız tutukluluğu haykırarak yazınızdaki iki konu hakkında bilgi vermek isterim.\n

\n

1999’da Erdek askeri kampında babanızla tanışmış, eşimle beraber annenizi de tanıma şansını bulmuştum. Babanızın şövalye ruhu, vatan ve üniforma aşkı ve 1960lardaki Erzincan Valiliği dönemindeki anılarını dinlemek benim için çok keyifli olmuştu. Ruhu şad olsun. Bugünleri görse idi acaba ne derdi? Mutlu olacağını tahmin etmiyorum.\n

\n

90’larda Sarıkamışta görev yaptım. Katerina Köşkü kışlamız içinde korumamız altındaydı. Tek çivi çakılmadan, ladin ağacından yapılmış muhteşem bir yapıydı. 2010’da gittiğimde binanın Kültür Bakanlığına devredildiğini ama sahipsiz olduğunu gördüm, çok üzüldüm. Kültür mirasımız restore edilerek turizme kazandırılabilirdi.”\n

\n

Hasdal’dan...\n

\n

Hasdalda Tutuklu Bir Subay imzalı mektup ise özetle şöyle:\n

\n

Kimi dindarlarımızın tutuklu generallerin oruç tutup tutmadığını merak ettiğini yazmışsınız. Biri bana söylese, Burası laik Türkiye Cumhuriyeti, kimsenin inancı kimseyi ilgilendirmezderdim. Askeri ortamlarda da dini inançların sorgulandığını hatırlamıyorum.\n

\n

Hasdalda ise birçok tutuklu subay, iftar ve sahurda koğuşlarında (hücrelerinde) yemek yiyor... Son iki bayram namazını da bir imam erin arkasında general, amiral, subay ve yüzden fazla er, tutukevinin açık görüş salonunda kılarken, sözde dindarların bizle ilgili saplantıları karşısında bu görüntünün irony olduğunu düşünmüştüm...\n

\n

Biz askerler Tanrıya gösteriş için değil kalpten inanırız. Çünkü Çanakkalede Allah Allahnidalarıyla ölüme gidenlerimiz gibi, bugün de herhangi bir mevzide vatanı savunurken, onun bizim yanımızda olduğunu, belki de şehitlik mertebesine ererek, ona vasıl olacağımızı biliriz.\n

\n

Veya bir harp gemisinde Bismillah virakomutuyla limandan ayrılırken; top atışlarımıza Bismillah salvo ateşkomutuyla başlarken; onun bizi muvaffak kılacağına, gemi direğinin tepesine itinayla yerleştirdiğimiz Kuranıkerimin bizi gözeteceğine inanırız.\n

\n

Ya da yerden on bin fit yüksekte, sesten hızlı uçağımızın kokpitinde ona daha yakın olduğumuzu iliklerimize kadar hissederiz.\n

\n

Şimdi siz o sözde dindarlara sorun bakalım, onların tuttuğu oruç mu?’...”\n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları