Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Rusya’dan sevgilerle

14 Mayıs 2023 Pazar

Üzerinden 60 yıl geçmiş. Ama hâlâ bir sinema klasiği. 

Her şeyden önce James Bond rolünde Sean Connery oynuyor. 

Bond’ların en 007 olanı. 

Connery kadar başrolde, sonra çocukluğumun İstanbul’u var. 

Yollar henüz arabalar tarafından istila edilmemiş, mekânlar biraz kasvetli, gri ve loş olsa da hâlâ yüzyılların gizemli şalını taşıyor: Sultanahmet, Topkapı, Ayasofya, Yerebatan Sarayı, Mısır Çarşısı, Kapalıçarşı, Karaköy, Galata Köprüsü ve daha el değmemiş, bozulmamış silüeti ile denizin ortasında nazlı nazlı yükselen çocukluğumuzun Kız Kulesi ile “mehtabın dayanılmaz olduğu” Boğaz…

Kitabın Bond kerte ünlü yazarı Ian Fleming, 50 li yıllarda bir gazeteci olarak çalıştığı Times için dönemin Interpol konferansını izlemek üzere Hilton’un henüz daha kapılarını yeni açtığı İstanbul’a geliyor. Soğuk Savaş’ın en sıcak sınırındaki kuş uçmaz kervan geçmez bu eşsiz kentin görkeminden çok etkileniyor. 

Dönüş yolculuğunu Orient Express’le yaparken kafasında Rusya’dan Sevgilerle’nin ilk tomurcukları oluşuyor. 

“İstanbul’da Soğuk Savaş uzun süre soğuk kalmayacak” diyor bundan kısa süre önce tekrar izlediğim filmde Fleming karakterlerinden biri.

1963’te beyaz perde’ye aktarılan hikâyenin üzerinden 60 yıl geçmiş. Arada demir perde yıkılmış, sözüm ona yeni bir dünya kurulmuş ama hâlâ sanki aynı yerdeyiz. 

2014’te Kırım’ın işgali ile sil baştan baş gösteren ve geçen yılın Ukrayna işgali ile tırmanan Soğuk Savaş bugün her zamankinden daha sıcak ve gündemde. 

Bu yeni sıcak-soğuk savaşın başlıca enstrümanı, ikide bir temcit pilavı gibi yenilenen ve haybeye savrulan nükleer tehditlerden çok distopik amaçlar için kullanılan enformasyon teknolojileri ve de sandık. 

Clinton’un karşısında Trump’ın başkanlığı aldığı 2016 seçimlerinden bu yana Rusya, çıkar alanı içinde gördüğü hemen tüm ülkelerin seçimlerine müdahale ediyor. 

Müdahalelerin şekli çeşitli: Kâh medya, kâh internet ağları üzerinden dezenformasyon yaymakla, kâh trolleri harekete geçirmekle, kâh Moskova sempatizanı siyasi figürler veya partilere gizli/açık finansman sağlamak suretiyle ya da jestler yapılarak gerçekleştiriliyor.

Bunlar benim şahsi tespitlerim değil. Batı basınında yıllardır yer alan ve kökü Batı düşünce kuruluşları ile istihbarat örgütlerince irdelenen, ortaya konulan iddialar. 

YOL AYRIMI KIRIM

Rusya, Kırım’ı işgal ettiği 2014’ten bu yana, yeniden “süper güç” olmak ve eski İmparatorluğunu tesis etmek hayallerine kapılalı beri, nüfuz alanında gördüğü veya manipüle etmek istediği ülkelere sandık aracılığıyla sistemli müdahale ediyor.  

Söz konusu ülkeler yalnız ABD ile sınırlı değil. 

Brexit referandumunda ağır Rus etkisinde kaldığı söylenen Büyük Britanya’nın Birleşik Bağımsızlık Partisi/UKIP, Almanya’nın aşırı sağ, AB karşıtı Almanya için Alternatif/AfD Partisi, Macaristan’ın gene milliyetçi, dinci, “yerli ve milli” Jobbik Partisi, Yunanistan’ın göçmen karşıtı aşırı sağ Altın Şafak’ı, İtalya’nın benzer çizgideki Birlik/Lega’sı, Fransa’da Macron’a karşı başkanlık yarışına giren Marine Le Pen’in Milli Cephe’si hep Rus operasyon alanı içinde görülen partiler. 

Söz konusu partilerin belli bir profili var: Hepsi de demokratik değerlerin güvencesi olarak görülen AB karşıtlığında birleşiyor ve LGBT karşıtlığında istisnasız söz birliği ediyor; aşırı sağ, milliyetçilik ile farklı olanla yabancı düşmanlığının bayrağını taşıyor. 

Geniş çapta “Moskova’nın Truva Atları” olarak görülen bu partiler yoluyla Putin, 1. NATO ülkelerinin içişlerine müdahil olmak, 2. Batı içinde Moskova yanlısı bir çekirdek oluşturmak, 3. Nüfuz alanını genişletmek, 4. Demokrasileri içerden manipüle etmeyi amaçlıyor. 

Rusya’nın bu stratejisi en son geçtiğimiz güz başındaki İtalya seçimlerinde canlı tartışmalara konu oldu.

Lega lideri Salvini’nin öncelikle Moskova’da Dugin misali çevrelerle yürüttüğü yakın diyaloglar sonucunda, parçası olduğu (Ukrayna işgali karşıtı!) Draghi hükümetini düşürmekte rol aldığı öne sürüldü.

Akabinde yapılan sürpriz seçimlerin, Lega’nın da yer aldığı sağ blok -Berlusconi’nin Forza Italia’sı ile halihazırda başbakan olan Meloni’nin İtalya’nın Kardeşleri- partilerinin gene Rusya gölgesinde cereyan ettiği iddia edildi. 

Konu; “Sandıkta Putin’in oyu kime?” başlıklarıyla basın ve sosyal medyaya yansıdı. 

Mevzu alabildiğince dallı budaklı ve de uzun. Çok su kaldırır.  

Bu seçimlere değin bizde fazla irdelenmedi. 

Ama “Rusya’dan sevgilerle” etiketini unutmamakta ve üzerinde düşünmekte yarar var. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları