Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Prag'ın Hayaletlerine Havel de KatıldıKâbuslar ve düşler kenti'Öksüzlükten kurtulamıyorum'
“Modernist lambaların yumuşak ışığında, eski.. üzerinde iyi kesimli bir takım elbise olan yaşlı adam, klarnetiyle ‘Stardust’ı çalıyordu” diye yazmışım; “Kadife Devrim” arifesinde ilk kez gittiğim Prag’daki “Slavia” kahvesinden:
\n“12 derecelik baş döndüren Pilsen birası satan bu kahve; Çekoslovakya başkentinde geçmişle köprü kurabilen tek nokta belki... Şapkalı yaşlı hanımlar; blucin, kazak, anoraklı gençler, ellerinde kitaplarıyla sevgililerini bekleyen genç, güzel kadınlar ve 20 yıl öncesinin ‘hippi’ havasını sürdüren uzun saçlı entelektüellerle… ‘Stardust’ nağmelerinin bileşimi; güç yakalanır bir nostalji anına tercüman oluyor... Art-nouveau iskemleler üzerinde yıllardır yer ettiği belli olan lekeler olmasa, Slavia; Viyana, Barselona ya da Brüksel kahvelerinden herhangi biri olabilir... Ama bu kahveyi Prag’a ait yapan öğe, salonun ucunda duran ve yüzyıl başından kaldığı anlaşılan çıplak bir şeffaf kadın tablosu. Gazetesini kenara itmiş bir adamın masasına ilişmiş yeşil, şeffaf, çıplak bir düş kadını bu. Adam uzansa, kalkıp gidiverecekmiş gibi duruyor…
\nSlavia’nın modernist lambaları etrafında uçuşan Kafka ve Rilke’nin hayaletleri de; tıpkı bu yeşil, şeffaf kadın gibiler. Rilke ‘Prag öyküleri’ni bu kahvede yazmış. Şair Seifert, sevgilileriyle burada buluşmuş. Kafka; Max Brod ile bu masalarda sohbet edip, aşk mektuplarını burada yazmış...”
\n“İlk önce demirleri gıcırdatan sarı-kırmızı tramvayın sesi geldi. Ardından sessizlik oldu. Klarnet sustu, ‘Stardust Memories’ yarım kaldı. Müşterilerin yüzünden bir an tedirginlik ve nefretin gölgesi geçti. Üniformalı iki polis içeri dalıp, müziği susturdu ve kimlik kontrolüne başladılar. Atmosferdeki büyü saniye içinde yok oldu. Prag, savaş öncesi dünyasından bir anda bugünün gerçeğine döndü. Sanayi devrimini yapan, II. Dünya Savaşı öncesi Batı’nın 4. sanayi gücü olan ve 1968’de Batılı aydınları ardından koşturan Çekoslovakya’nın tüm yıldızları bir anda un ufak olup söndü. Geriye sahnede.. hafif şaşkın, polislere bakan yaşlı adamın klarnetinden çıkan -yıldız tozları- ‘Stardust’ın anısı kaldı.”
\n“Kâbus ve düş kenti Prag” başlığıyla kaleme aldığım bir yazıdan özetlediğim yukarıdaki satırların üzerinden yirmi küsur yıldan fazla zaman geçmiş. Yazıya tarih koymamışım. Sararmış daktilo kâğıtlarımın arasında buldum. Cumhuriyet’e yolladığım Prag röportajını, ’89 Kasımı’nda yaşanan “Kadife Devrim”e ramak kala yapmış; Prag’a adım atar atmaz soluğu bu kahvede; Prag’ın tüm entelektüel hareketleriyle özdeştirilen “Slavia”da almıştım. Moldova Nehri kıyılarına bakan kahvenin geniş pencerelerinden birinin yanına oturduğumu, duvardaki gizemli “şeffaf, yeşil kadın” tablosunu uzun uzun incelediğimi ve “Stardust” notalarıyla beraber yaşadığım o yoğun melankoli atmosferini dün gibi hatırlıyorum…
\nSonra bir anda içeri giren adamlar, bu özel atmosferi yok etmişti.
\nPolislerin “Slavia”ya apar topar dalmasına yol açan neden, bu tarihi kahvenin; aynı zamanda komünist rejime muhalif aydınların toplantı yeri olmasıydı. Moskova’da Gorbaçov vardı. Prag; “glasnost”, “perestroyka”dan en çok etkilenen Doğu başkentiydi. Muhalifler; “77 Bildirisi” -Charta 77- adıyla bir insan hakları hareketi kurmuştu. “Kadife Devrim’i” gerçekleştiren hareketin sözcüsü Havel arkadaşlarıyla, sık sık burada “Slavia”da buluşmaktaydı...
\nTam devrim öncesi tanıdığım Prag, nostaljik düşlerle, yoğun polis devleti kâbusunun böyle yan yana yaşadığı bir yerdi…
\n90’lar başında sonra Çek başkentine tekrar döndüğümde, Havel cumhurbaşkanı, Prag turizm kenti olmuştu. Ancak düşlere karışan kâbus atmosferi henüz dağılmamıştı...
\nHavel; başkente hâkim Prag kalesindeki Cumhurbaşkanlığı mekânına taşınmasına rağmen, “dinginliğe” kavuşmadığını anlatıyordu. Beş yıl hapis yatan ve “Slavia” baskını gibi, her baskında her an hapse atılmak tehdidiyle yaşayan yazar cumhurbaşkanı; “diş fırçasını” her daim yanında bulundurduğunu söylüyordu.
\nCumhurbaşkanlığının bu ilk demlerinde Kudüs’te tarihi bir söylev veren Havel; “Öyle ki” demişti: “Birileri alıp beni cumhurbaşkanlığımın ortasında kerameti kendinden menkul bir mahkemeye çıkarsa buna hiç şaşmam. Çalar saatle uyandığımda, kendimi bir gün bir hapishane hücresinde bulmaya da şaşmam. Hatta hücredeki diğer tutuklulara başımdan geçen son cumhurbaşkanlığı serüvenini eğlenceyle nakledebilirim…”
\n…Böyle bir adam nasıl cumhurbaşkanı olabilir diye soracaksınız...
\nBunu size ancak Kafka-vari duygularla anlatabilirim… Kaçamadığım bulanık ve temel bir suçluluk duygum var. Bu duygunun ağırlığıyla bazen boğuluyorum. Kendimi ne kadar aşağılarda bir yerde bulsam o kadar çok oraya ait olduğumu düşünüyorum. İçimdeki öksüzlük ve bir yere sahip olamamak duygusunu üzerimden atamıyorum…”
\nİçindeki fırtınayı bu şeffaflıkta anlatan kaç devlet başkanı var dünyada?
\n“Kadife Devrim”in lideri olmasının yanı sıra; Vaclav Havel’in en büyük gücü.. insani açmazlarını, olağanüstü yazar duyarlılığı ile dışa vurabilmesindeydi…
\nHavel’i “özel” kılan ayırt edici niteliği buydu.
\nSlavia kahvesinin hayaletlerine, şimdi artık onunki de karışacak.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Dünya’nın bütün çöplerini neden Güneş’e fırlatmıyoruz?