Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Prag'ın Hayaletlerine Havel de KatıldıKâbuslar ve düşler kenti'Öksüzlükten kurtulamıyorum'

20 Aralık 2011 Salı
\n

Modernist lambaların yumuşak ışığında, eski.. üzerinde iyi kesimli bir takım elbise olan yaşlı adam, klarnetiyle Stardustı çalıyordu diye yazmışım; Kadife Devrimarifesinde ilk kez gittiğim Pragdaki Slaviakahvesinden:

\n

12 derecelik baş döndüren Pilsen birası satan bu kahve; Çekoslovakya başkentinde geçmişle köprü kurabilen tek nokta belki... Şapkalı yaşlı hanımlar; blucin, kazak, anoraklı gençler, ellerinde kitaplarıyla sevgililerini bekleyen genç, güzel kadınlar ve 20 yıl öncesinin hippihavasını sürdüren uzun saçlı entelektüellerleStardustnağmelerinin bileşimi; güç yakalanır bir nostalji anına tercüman oluyor... Art-nouveau iskemleler üzerinde yıllardır yer ettiği belli olan lekeler olmasa, Slavia; Viyana, Barselona ya da Brüksel kahvelerinden herhangi biri olabilir... Ama bu kahveyi Praga ait yapan öğe, salonun ucunda duran ve yüzyıl başından kaldığı anlaşılan çıplak bir şeffaf kadın tablosu. Gazetesini kenara itmiş bir adamın masasına ilişmiş yeşil, şeffaf, çıplak bir düş kadını bu. Adam uzansa, kalkıp gidiverecekmiş gibi duruyor

\n

Slavianın modernist lambaları etrafında uçuşan Kafka ve Rilkenin hayaletleri de; tıpkı bu yeşil, şeffaf kadın gibiler. Rilke Prag öykülerini bu kahvede yazmış. Şair Seifert, sevgilileriyle burada buluşmuş. Kafka; Max Brod ile bu masalarda sohbet edip, aşk mektuplarını burada yazmış...”

\n

İlk önce demirleri gıcırdatan sarı-kırmızı tramvayın sesi geldi. Ardından sessizlik oldu. Klarnet sustu,Stardust Memoriesyarım kaldı. Müşterilerin yüzünden bir an tedirginlik ve nefretin gölgesi geçti. Üniformalı iki polis içeri dalıp, müziği susturdu ve kimlik kontrolüne başladılar. Atmosferdeki büyü saniye içinde yok oldu. Prag, savaş öncesi dünyasından bir anda bugünün gerçeğine döndü. Sanayi devrimini yapan, II. Dünya Savaşı öncesi Batının 4. sanayi gücü olan ve 1968de Batılı aydınları ardından koşturan Çekoslovakyanın tüm yıldızları bir anda un ufak olup söndü. Geriye sahnede.. hafif şaşkın, polislere bakan yaşlı adamın klarnetinden çıkan -yıldız tozları- ‘Stardustın anısı kaldı.”

\n

Kâbus ve düş kenti Prag başlığıyla kaleme aldığım bir yazıdan özetlediğim yukarıdaki satırların üzerinden yirmi küsur yıldan fazla zaman geçmiş. Yazıya tarih koymamışım. Sararmış daktilo kâğıtlarımın arasında buldum. Cumhuriyete yolladığım Prag röportajını, ’89 Kasımında yaşananKadife Devrime ramak kala yapmış; Praga adım atar atmaz soluğu bu kahvede; Pragın tüm entelektüel hareketleriyle özdeştirilen Slaviada almıştım. Moldova Nehri kıyılarına bakan kahvenin geniş pencerelerinden birinin yanına oturduğumu, duvardaki gizemli şeffaf, yeşil kadıntablosunu uzun uzun incelediğimi ve Stardustnotalarıyla beraber yaşadığım o yoğun melankoli atmosferini dün gibi hatırlıyorum

\n

Sonra bir anda içeri giren adamlar, bu özel atmosferi yok etmişti.

\n

PolislerinSlaviaya apar topar dalmasına yol açan neden, bu tarihi kahvenin; aynı zamanda komünist rejime muhalif aydınların toplantı yeri olmasıydı. Moskovada Gorbaçov vardı. Prag; glasnost”, “perestroykadan en çok etkilenen Doğu başkentiydi. Muhalifler;77 Bildirisi” -Charta 77- adıyla bir insan hakları hareketi kurmuştu. Kadife Devrimigerçekleştiren hareketin sözcüsü Havel arkadaşlarıyla, sık sık burada Slaviada buluşmaktaydı...

\n

Tam devrim öncesi tanıdığım Prag, nostaljik düşlerle, yoğun polis devleti kâbusunun böyle yan yana yaşadığı bir yerdi

\n

90’lar başında sonra Çek başkentine tekrar döndüğümde, Havel cumhurbaşkanı, Prag turizm kenti olmuştu. Ancak düşlere karışan kâbus atmosferi henüz dağılmamıştı...

\n

Havel; başkente hâkim Prag kalesindeki Cumhurbaşkanlığı mekânına taşınmasına rağmen,dinginliğekavuşmadığını anlatıyordu. Beş yıl hapis yatan veSlaviabaskını gibi, her baskında her an hapse atılmak tehdidiyle yaşayan yazar cumhurbaşkanı; diş fırçasınıher daim yanında bulundurduğunu söylüyordu.

\n

Cumhurbaşkanlığının bu ilk demlerinde Kudüste tarihi bir söylev veren Havel; Öyle kidemişti: Birileri alıp beni cumhurbaşkanlığımın ortasında kerameti kendinden menkul bir mahkemeye çıkarsa buna hiç şaşmam. Çalar saatle uyandığımda, kendimi bir gün bir hapishane hücresinde bulmaya da şaşmam. Hatta hücredeki diğer tutuklulara başımdan geçen son cumhurbaşkanlığı serüvenini eğlenceyle nakledebilirim…”

\n

Böyle bir adam nasıl cumhurbaşkanı olabilir diye soracaksınız...

\n

Bunu size ancak Kafka-vari duygularla anlatabilirim Kaçamadığım bulanık ve temel bir suçluluk duygum var. Bu duygunun ağırlığıyla bazen boğuluyorum. Kendimi ne kadar aşağılarda bir yerde bulsam o kadar çok oraya ait olduğumu düşünüyorum. İçimdeki öksüzlük ve bir yere sahip olamamak duygusunu üzerimden atamıyorum…”

\n

İçindeki fırtınayı bu şeffaflıkta anlatan kaç devlet başkanı var dünyada?

\n

Kadife Devrimin lideri olmasının yanı sıra; Vaclav Havelin en büyük gücü.. insani açmazlarını, olağanüstü yazar duyarlılığı ile dışa vurabilmesindeydi

\n

Haveliözelkılan ayırt edici niteliği buydu.

\n

Slavia kahvesinin hayaletlerine, şimdi artık onunki de karışacak.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları