Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kanlı Topraklar

27 Mart 2022 Pazar

On yıllar boyunca bazen bir şey olmaz, sonra haftalara on yıllar sığar” demiş Lenin...

Ekim devrimiyle elbette karşılaştırılmaz.

Ama Ukrayna savaşının patladığı şu son bir ay, içine sığdırdıkları açısından yıl gibi geçti. 

Kuşatma altında kentlerden birkaç haftada Halep manzaraları çıktı. 

Ülke nüfusunun dörtte birine yakını, 4 milyon Ukraynalı mülteci oldu. 

Sade Ukraynalılar değil savaş karşıtı Rusların da bir kısmı mülteciye dönüştü. 

Bilet bulabildikleri ilk uçakla ülkelerinden ayrılmak zorunda kaldılar. 

Kimi İstanbul’a geldi. Kimi Erivan, Tel Aviv, Tiflis ve semalarını Rus uçuşlarına henüz kapatmayan ülkelere kendilerini attılar ya da karayolu üzerinden Finlandiya’ya geçtiler. 

Avrupa’nın göbeğinde II. Dünya Savaşından beri görülmeyen bir savaş çıktı. 

Hitler-Stalin kapışmasında 14 milyon ölünün kanıyla sulanan, bu nedenle “Bloodlands/Kanlı Topraklar” olarak anılan, emperyal heveslerin bitmediği orta-doğu Avrupa coğrafyasında kabus bir işgal, çatışma hortladı. 

Irak, Afganistan, Suriye savaşlarıyla darbe üstüne darbe alan Soğuk Savaş Sonrası dünya düzeni yıkıldı. 

Daha ne olsun?

 PUTİN’İN MANEVİYAT ALANI

 Rivayet muhtelif. 

Avrasyacılar, savaşın Putin’in güvenlik ve nüfuz alanına tecavüz eden NATO genişlemeciliği yüzünden çıktığını söylüyor. 

Batı ise “NATO kışkırtmacılığı bahane, Putin yayılmacılığı şahane” diyor. 

Batılı gözlemciler, Putin’in yanı başında, Ukrayna ölçeğinde bir ülkenin sırf askeri antlaşmalarla değil, olası AB üyeliği ile Batı ile sıkı fıkı ilişkiler kurmasına tahammül etmediğini, “Ukrayna modeli”nin Rusya’ya bulaşma ihtimalinden çekindiğini, Batının mevcut lider zaafı ile bölünmüşlüğünden yararlanarak statükoyu komple değiştirmek üzere bu hamleye giriştiğini iddia ediyorlar. 

Ukrayna savaşı her türlü Batı ile Rusya savaşına dönüşmüş durumda. 

Sebep ne olursa olsun- NATO kışkırtması ya da Putin yayılmacılığı-sonuç bu. 

Bunun böyle olduğunu Putin’in açık ifadelerinden de anlıyoruz. 

Putin tanklarının Ukrayna’ya girdiği 24 Şubat’tan üç gün sonra tam Rus devlet ajansı RIA Novosti’de yayınlanan bir makale var... 

2008 Gürcistan seferinde olduğu gibi tıpkı Ukrayna seferinin de üç günde tamamlanıp biteceği özgüveniyle yazılarak zafer müjdesi adına önden kaleme alınan, ama evdeki hesap çarşıya uymadığı için jet hızıyla yayından kaldırılan makalede “Rusya’nın böylece yeni bir dünya düzeni kurduğu” iddia ediliyor. 

Ukrayna’nın, Rusya’nın bağrına dönmesiyle” birlikte Rus dünyasının yeniden bir araya getirildiği, Rusya’nın “tarihi ve de dünyadaki yeri için bunun elzem olduğu”, “Batı’nın küresel tahakkümüne bu vesileyle son verildiği”, bu sebeple Batı’nın Rusya’yı cezalandırmak istediği ne ki, hiçbir baskının Moskova’yı yolundan döndüremeyeceği, dünyanın bu meyanda çok kutuplu yeni bir düzene geçeceği ilan ediliyor. 

Çarpıcı olan bu “erken zafer değerlendirmesi” içeriğiyle, Rus devlet başkanının açıklamalarının sıklıkla örtüşmesi...

‘BEŞİNCİ KOL’A SAVAŞ

 Kırım’ın ilhakının 8. yılı, Ukrayna savaşın 3. haftası vesilesiyle Moskova’nın Luzhniki stadyumunda konuşan Putin örneğin Kırım’ın ilhakından aynı RIA Novosti’nin diliyle “Rusya Ana’ya dönüş” sözleriyle bahsediyor. 

Rusya Ana” Putin’in sözlüğünde, NATO genişlemesinden bağımsız olarak ifade edilen bir “manevi birlik” ve “manevi alan”…. 

Kendisini bu “manevi birlik”le özdeşleştirmeyen yurttaşları, Putin bodoslamadan “hain” ve “Batı’nın 5. kolu” olarak ilan ediyor, ezilmesi gereken “böcekler”, “sinekler” diye tanımlıyor. 

Manevi birlik, beraberlik” gösterisini müteakiben muhalifleri doğrudan karşısına alarak yaptığı ikinci konuşmada Rus lider nitekim, “tutsak bilinçleriyle Batı değerlerine bağlı yaşayanları” en ağır sözlerle lanetliyor ve ekliyor:  

“Onlar, burada, bizimle, halkımızla Rusya’da değil, (demokrasi, insan hakları, cinsiyet eşitliği vs. gibi kökü aydınlanma fikirlerine dayanan görüşleri nedeniyle fikren Batı’da) yaşamaktadır. Böyleleri bir üst sınıf olarak gördükleri (Batı değerlerine bağlı yaşayabilmek için) analarını satarlar. Ama Rus halkı vatanseverlerle, (Batı’nın 5. kolu olan) bu pislikleri ayırt edebilecek, onları kazara ağızlarına giren bir sinek gibi tükürüp atacaklardır.”

Bu savaş Rusya’nın aynı zamanda kendi içindeki “Batı tahayyülü” ile “Rusya Ana tahayyülü” arasında cereyan eden bir savaşa dönüştü. 

Muhalif gazeteci, sanatçı, yazar, çizer, sinemacı, entelektüel ne varsa,  en birikimli insanlar bu yüzden gidiyor. “Derin Rusya” tarafından sinek gibi tükürülebileceklerini biliyorlar.  

Rusya’da kalmakta şimdiye değin israr eden 63 yaşındaki muhalif gazeteci Yevgenia Albatz’ın bu bağlamda söyledikleri çok düşündürücü:   

“Okurlarım ‘Yevgenia bizi bırakmadığın sana minettarız’ diye hep bana yazıyorlar. Mücadele vermeksizin ilk püskürtmede bırakıp gidenlere şahsen çok kızgınım. Ama ben de ikilemdeyim. Bu yaşta hapse girmeyi göze alamam. İçerden muhtemelen sağ çıkmam. O yüzden son trenle belki ben de vatanımdan ayrılmak zorunda kalacağım. Kendimi ülkemin bayrağına bağlı hissetmekle birlikte, Putin’in dünyasını paylaşmıyorum ve bu savaştan utanıyorum.

Nereden baksanız trajedi. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları