Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hanedan Dokunulmaz Olmayınca

15 Kasım 2014 Cumartesi

MADRİD - İspanya kraliyet hanedanından Prenses Cristina, skandal patlar patlamaz önce resmi törenlerden dışlandı…
Bu yetmedi.
Yıl başında, yolsuzluk skandallarına karı-şan eşi İnaki Urdangarin ile birlikte adı kral ailesinin “web” sayfasından silindi.
Derken… Herkesin yasa önünde eşit olduğunu  kanıtlamak adına, karı-koca ailesiyle ilgili yolsuzluk iddialarını soruşturan Palma mahkemesine bizzat hesap verdi.
Hanedanı sorgulayan cesur yargıç Jose Castro, Cristina’yı 6 saat sorguya çekti ve
o tarihte tahtta olan “Juan Carlosun kızı” demeden… “Palma düşesi” olarak da anılan prensese tamı tamına 400 soru sordu.
Bu da İspanyolları kesmedi.
Kamuoyu yoklamalarında kraliyete destek ilk defa yüzde 50’nin altına düştü. Çoğunluk “Cumhuriyet isteriz!” demeye başladı.
O noktada eski kral Juan Carlos, tahttan ayrıldı. Yerini velihat Felipe’ye bıraktı.
İspanya meydanlarının “Yaşasın cumhuriyet / Viva la republica!” çığlıklarıyla inlediği bu yaz başında taç giyen Felipe’nin ilk işi; vergi kaçakçılığı ve yolsuzlukla itham edilen kız kardeşini fiilen “kraliyet ailesinden” çıkarmak oldu.
Sembolik jestlerle ötelemek, törenlerden dışlamak kâfi gelmedi; büyük kız kardeş Elena ile birlikte Cristina kraliyet ailesi fertlerinden çıkarıldı.
Yeni kral ile dolaşıma sokulan yeni hanedan tanımına göre, monarşinin üyeleri bundan böyle sade kralın annesi babası ve çocuklarıyla sınırlı olacaktı. Ve kız kardeşe devlet kasasından hiçbir harcırah, aylık ödemesi yapılmayacaktı.
‘Taht haklarını da bırak!’
Öyle ki bu aşamadan sonra Cristina; “şeffaf ve topluma örnek kral” olmayı vaat eden Felipe’nin taç giyme törenine dahi alınmadı.
Çok olmuş diye düşünebilirsiniz!
Ama İspanyol kamuoyu tatmin olmadı.
Bundan böyle istenen, saltanatın 6. vârisi konumundaki Cristina’nın tahttaki haklarının hepsinden vazgeçmesi!
Geçen hafta Prenses’e ilişkin vergi kaçakçılığı davasının Palma mahkemesi tarafından sürdürüleceğinin anlaşılması üzerine, kamuoyunda “Hanedandan çıkarmak yetmez. Prenses soyluluk lakaplarını da bıraksın!” baskısı başladı. Soldan ve sağdan… İspanyol medyasında bu baskı şimdi sürüyor.
‘Hukuk devleti çalıştı’
Görevi kötüye kullanmak; zimmet, ihtilas, irtikap; resmi mercileri aldatmak; nüfuz ticareti; vergi kaçırmak; kara para aklamak; dolandırıcılık, resmi belgelerde sahtekârlık, ticari belgelerde sahtekârlık gibi birbirinden yüz kızartıcı ve korkunç dokuz suçla sorgulanan Cristina’nın eşi “Palma dükü” damat Inaki Urdangarin skandalını “Watergate’vari” şekilde ortaya çıkaran muhafazakâr yayın organı El Mundo gazetesi örneğin; “Vergi kaçıran bir düşes olamaz” başlığı taşıyan (8 Kasım) başyazısında: “Yapılan tüm siyasi baskılara rağmen İspanya’da hukuk devleti çalıştı” diyerek ekliyor: “Kral VI. Felipe’nin kız kardeşi ve dava başladığında devlet başkanı olan Juan Carlos’un kızı; gereğinde mahkemede herhangi bir yurttaş gibi yargılanacak. Bu örneği görülmemiş tarihi bir olay ve bizim demokrasimizin zaferi. Ama vergi kaçıran biri tahttaki haklarını muhafaza edemez. Kendisi şimdi bir jest yapıp bu haklarından vazgeçmelidir!
Merkez sol El Pais’te benzer doğrultuda çıkan eşzamanlı bir yazıda “Prenses haklarından vazgeçmeli!” başlığı altında -özetle-“Damada atfedilen suçlar, Prenses’in iddia edegeldiği gibi şahsının bilgisi dışında işlenmiş olamaz. (Beş ay önce tahta geçen) Felipe güçler ayrılığına saygılı. Prenses’in davasına bakan mahkemeye sonuna dek saygı göstereceğini söylüyor. Ancak Felipe, kız kardeşini taht haklarını bırakması için sıkıştırmayacak. Prenses şimdi gönüllü biçimde bunu yapmalı” diyor.
Devlet raconu aileden önemli
Bambaşka bir gezegen değil mi?
Yargıçlar, hanedandı, kraldı, damattı.. dinlemiyor…
Skandal da oradan buradan sızdırılan kasetlerle değil; görevini yapan ve pislikleri gün ışığına çıkarmaktan korkmayan medya sayesinde keşfediliyor.
Özgür medya ve basınla birlikte kamuoyu; “Soyduysa hanedan soydu!” demiyor ve sonuna kadar hesap soruyor…
Bunu o kertede yapıyor ki, “Krallar istifa etmez. Yataklarında ölür!” diyen bir kralı dahi alaşağı alabiliyor.
Görevi devralan devlet başkanı, çürük elmaları ayıklamak zorunda kalıyor.
Örnek hükümdar olmak adına bir dizi ciddi önlemler alıyor.
O önlemlerin başında; “yakın çevresi içinde kimsenin bundan böyle özel sektörde iş yapamayacağı ve kurumsal nitelik taşımayan hiçbir faaliyette bulunamayacağı!” kuralı ve kısıtlaması geliyor.
Sorunlarına ve kusurlarına rağmen demokrasinin işlediği bir ülke İspanya.
Ama sadece bu değil.
Eski bir imparatorluk olan İspanya’da “devlet” hâlâ ciddiye alınan bir kavram.
Kral Felipe kardeşini feda etmek pahasına örneğin “devlet” raconunu yüceltiyor.
Öncelik burada “aile”yi değil, “devlet”i korumak oluyor…
İspanya “devlet”e; “ecdat” edebiyatıyla değil; “devlet raconuyla” sahip çıkıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları