Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Erdoğan Badireye Gidiyor’

18 Ekim 2014 Cumartesi

İngiliz, Fransız, Alman basınında dün Erdoğan ve Erdoğan Türkiyesi’ni eleştiren ağır yazılar vardı…
Le Monde’un, “Erdoğan ve Nöropsikiyatri/ Erdoğan et le neouropsychiatre” başlığını taşıyan yarım sayfaya yakın yorumu, Türk cumhurbaşkanının “güç sarhoşluğunu” patoloji boyutunda irdeliyordu…
Daily Telegraph, fiilen Erdoğan’ın “IŞİD’le aynı safta yer aldığını” belirtiyordu.
Almanya’nın etkili fikir gazetelerinden Frankfurter Allgemeine ise Türkiye’nin BM üyeliğine seçilememesini; “Türk dış politikasının iflası” diye nitelendiriyor; Erdoğan’ın “sorumluluktan uzak dış politikasının” Türkiye’yi bu noktaya taşıdığını vurguluyor, “Cumhurbaşkanı, ülkeyi, dış dünyadan izole bir konuma getirdiğini hâlâ kabul etmiyor” değerlendirmesini yapıyordu.
Avrupa yayın organlarında bu eleştiri bombardımanı patlak verirken ben de Çizme’de tanınmış Akdeniz-Ortadoğu uzmanlarından Stefano Silvestri ile konuşuyordum…

‘Tek başınıza tanzim edemezsiniz’
Çizme’nin en önemli düşünce kuruluşlarından IAI-Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nü yıllarca yöneten, savunma bakanı yardımcılığı, başbakanlık danışmanlığında bulunan, “askeri strateji” konularında uzmanlığı ile tanınan Silvestri; Erdoğan’ın Ortadoğu politikalarının kısaca ağır bir “badireyle” sonuçlanabileceğini söylüyor.
Bunun “nedenlerini” sorduğumda; “Çünkü” diyor: “Türkiye, tek başına Ortadoğu’yu tanzim edemez. Ankara ile rekabet eden İran ve Suudi Arabistan var. ABD, Rusya gerçekleri var. Erdoğan bir başına ‘çözüm’ dikte edemez. Dayatmasında başarılı olamadığı için zaten bugün sıkışmış durumda...

‘RTE IŞİD’in müttefiki gibi’
“Nasıl?” dediğimde Silvestri “sıkışmışlığı”; “Ankara’nın yalnızlığını; ‘IŞİD müttefiki görüntüsüne girmeye’ dek vardırdığını” söyleyerek açıyor ve bunun haliyle “ideal pozisyon olmadığını” belirterek ekliyor:
Esad baş düşman, Bağdat düşman; İsrail, Mısır’da büyükelçiniz yok. ABD ile restleşiliyor. Bu durumda de-facto biricik müttefik IŞİD olmuyor mu?

‘Yolunu yitiren dış politika’
“ ‘IŞİD’e yardım’ iddialarını cumhurbaşkanının ‘ispatla’ yanıtıyla karşıladığını” söylediğimde; “Öncelik, IŞİD yerine Esad’ı tepelemek olduğunda, Ankara fiili biçimde IŞİD’den yana saf almış oluyor” diyor Silvestri:
Esad çöktüğünde, IŞİD güçleniyor. Ötesi var mı? Türk dış politikasının en hafif deyimle yolunu kaybettiği düşünülebilir. Dış politikanız ne Amerikalılar, ne Rus, ne Çinlilerle örtüşüyor. Nereye varacağı belli olmayan, ne istediğini açık etmeyen bir ulusal politika var ortada…
Neo-Osmanlılığın ne olduğu açık değil mi?
Öyle ama neo-Osmanlılık şimdiye dek kültürel… sunulageldi. Bu kültürel boyutun ötesinde bunun Osmanlı’nın eski nüfuz alanını ele geçirmek olarak tebarüz ettiğini görüyoruz şimdi. Putin’in Rus imparatorluğunun nüfuz alanını ele geçirmek istemesi gibi, Ankara da Osmanlı nüfuz alanını sanki (fiziken) yeniden tesis etmek istiyor. Ancak bunu; iç, dış tepkiler yüzünden açıkça söylemek istemiyor. Kartlarını tam açmıyor. Erdoğan’ın politikasına bu yüzden belirsizlik hâkim.

‘Obama İran’la anlaşırsa…’
Erdoğan Washington için vazgeçilmez olduğunu düşünüyor olamaz mı” sorumu ise tanınmış uzman şöyle yanıtlıyor:
Obama zayıf ve ne yapmak istediğini bilemiyor. Ancak Erdoğan, Obama’nın bu zayıflığından gücünü artırmak için yararlanabileceğini düşünüyorsa yanılıyor. ABD Başkanı bu fırsatı ona vermez çünkü başka öncelikleri var. Mısır ve Suudi Arabistan’la ilgilenmek, İran’la anlaşma kotarmak durumunda. Obama, Tahran’la anlaşırsa Türkiye önemini kaybeder. Çok bıçak sırtı yerde Türkiye. Komşularla, AB, NATO, ABD ile hep ‘değerli yalnızlık’ restleşmesine girmiş; kendisini yalıtmış halde. Yalıtılmışlık arttıkça bu ‘bıçak sırtı konum’ da derinleşir…

‘Bölgesel güçten probleme’
Erdoğan bunca yalıtılmışlıkta neye güveniyor?
Sandık gücüne ve Türkiye’nin bölgesel güç olduğu iddiasına… Ama ne ki bölgesel güç olmak için bölge ülkeleriyle farklı ilişkiler içinde olmak; bölgede siyaset belirleyen ve bölge ülkelerinin tercihlerinde referans alınan bir güç olmak gerekir. Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, İsrail gibi ülkelerde referans görülen bir ülke değil Türkiye. Riyad ve Tahran’la… bölgesel güç iddiası üzerinde açık yarış var. Bölgesel gücün ayrıca bölge barışı tesisinde rol oynaması lazım. Türkiye bu rolü oynamıyor. Bölgesel güç olma ötesinde bir probleme dönüşüyor.

‘Hatayı anladılar ama…
Problemi T.C. kodlarıyla oynayarak Batı yaratmadı mı? Sorun ‘laik Türkiye modelinden’, ‘ılımlı İslam modeli’ çıkarmaktan kaynaklanmadı mı?
AB’nin sorumluluğu çok büyük. ‘Batı yanlısı İslamcı model’ herkesin işine gelmişti. Bugünü göremediler. Şimdi hatayı herkes fark etti ama Ankara ile açıkça kavgaya tutuşmamak için kimse yüzlemiyor.
Silvestri ile Ortadoğu’nun Sykes-Picot ile tetiklenen harita tartışmalarını da konuştuk… O da yarına.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları