Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumhuriyet ailesi
"Benim gibi acı çeken birinin, yaşadığımı anlayabileceğini bilmek bana
iyi geldi. Bir erişkin zihninin en büyük ihtiyacı anlaşılmak çünkü. Sevgili eşimi
kaybettiğimde bu dünyada beni en iyi anlayan insanı kaybettim. En çok buna dayanamıyorum” diye yazmış bir okurum.
“Yazınız çok etkili bir psikoterapi seansı gibiydi. Edebiyatın ve yazabilmenin ne kadar değerli olduğunu tekrar anladım. Bir yandan yalnız olmadığımı hissettiğimde gelen o ferahlama hissi beni çok utandırdı. Keşke hiç başınıza gelmeseydi, hiç o yazıyı yazmasaydınız” diyor bir başka sevgili okur.
“Söz be söz kendim yazmışçasına, içinde bulunduğum düşünce, duygu, yası algıladım. Ağustos ayında 64 yıllık eşimi yitirdim” diyen okurum var...
“Yaşadığınız ‘acı’nın, yaşamakta olduğum ‘acı’nın bunca gerçek anlatılması beni çok duygulandırdı. Kırk beş yaşındaki kızımı, uzun soluklu bir mücadele sonunda kaybettim. Aynı sizin yazınızdaki gibiyim. Hayat devam etmiyor, zaman ilaç olmuyor ve en yakınlar bunu anlamıyorlar”...
“Dokuz yıl önce kaybettiğim annemin ardından hissettiklerim değişmedi. İçimde
oluşan bir boşluk hiçbir şekilde dolmadı.
Basit anlamıyla hayat devam ediyor ama eksik. Acımı benden başka çekenin, paylaşanın olmadığı da kesin.”...
“48 yıllık eşim, sevdiğim, sevildiğim, can
dostum, dert ortağım, can yoldaşımı kanserden yitirdim. 7 Kasım yazınız bana acımı dindiren bir merhem, çok anlayışlı, derinden bilen bir arkadaş gibi geldi. İyi geldi. Yol
gösterdi.”...
Diyen ve bana yüreklerini açan tüm değerli okurlara, “Hoş geldiniz”, “Özlemiştik”
iletileri gönderen tüm sevgili dostlara çok
teşekkür ederim. Sizler de bana çok “iyi”
geldiniz. Büyük “Cumhuriyet ailesi”nin parçaları olduğumuzu bir duygu seli ile hissettirdiniz.
KÜLLERDEN DOĞUŞ ÖYKÜSÜ
Pandemi döneminde yayın dünyasını kasıp kavuran, yazarı Valérie Perrin’nın vatanı Fransa başta olmak üzere çoğu Avrupa ülkesinde “çok satan listelerinden” inmeyen, 15 dile çevrilen fenomen bir kitaptan
bahsetmek istiyorum bu vesileyle size: “Çiçeklere Taze Su/Fresh Water for Flowers."
Kitap akla gelmeyecek bir mekânda, mezarlıkta geçiyor.
Başkahraman Violette Toussaint ise mezarlık bekçiliği gibi bir kadınla hiç bağdaşmayan bir iş yapıyor.
Sanıldığı gibi kasvetli olmayan, hüznüne karşın sevgi, aşk, dostluk ve hayatı olumlayan kitabın iki ana mesajı var.
İlki: Bellek, ölümden güçlü olan biricik güçtür
İkincisi: Yalnız etrafımızdaki küçük güzelliklerin dokunuşlarıyla avunabilir, onlarla
küllerimizden doğmayı deneyebiliriz.
Yaşamın kırılganlaştığı, beklenmedik
“yas”ların hayatlara girdiği pandemi döneminde böyle bir kitabın çıkış yapması elbette ki rastlantı değil.
Ama romanın başarısı, kapanma döneminin
tetiklediği değişik bir dinamikle de açıklanıyor.
Kitap tanıtımları yapılamaz olunca, okurlar, evlere servis yapan kitapçılardan tavsiye alır olmuş. Perrin öncelikle kitapçıları fethetmiş. Yazarın ilk okurlarına dönüşen kitapçılar da bir tamtam gibi ününü yaymışlar.
BULUT GİBİ, YEL GİBİ
Başarıda kuşkusuz insanı ilk sayfadan içine çeken güçlü atmosferin etkisi var. “Çiçeklere Taze Su”, tam bir atmosfer romanı.
Yönetmen Claude Lelouch’un sevgilisi
olan ve geçmişte senaryo yazarlığı, set fotoğrafçılığı yapan Perrin’nın sinema evreninden geldiği hemen hissediliyor.
Juliette Binoche’un oynadığı “Çikolata/Chocolat” filmini görenler hatırlayacaktır. Baskıcı, yobaz, derin Fransız taşrasına
dışarıdan gelen genç bir kadın, açtığı keyifli
çikolata dükkânıyla, taşındığı kasabayı sarsar, pinekleyen ruhları uyandırır, kalıpları kırar, kalpleri fetheder...
Siyah paltolarının altına rengârenk elbiseler giyen “Çiçeklere Taze Su” romanının mezarlık bekçisi Violette Toussaint da
Çikolata’nın Binoche’u gibi dokunduğu her
şeye hayat ve büyü katıyor.
“Ruhlar ve gönüller bahçesi” olarak gördüğü mezarlığa, kendi öz bahçesi gibi bakıyor, mezar kayıtlarını tutuyor, otları temizliyor, ziyaretçilerle ahbaplık kurup onlara teselli veriyor.
Akıcı, dolaysız, şiirsel bir dille kaleme alınan kitaptaki her bölüm etkileyici bir mezar
kitabesiyle başlıyor.
“Bülbül bu mezarın üzerinden uçarken
ona en güzel şarkılarını söyle” diyor örneğin biri.
“Bulut gibi, yel gibi…
Bir çırpıda havalanan arılar, kuşlar gibi
uçar düşler
Usulca yükselir ay, gece iner
Ocakta ateş söner, közler dahi kaybolur
Çiçek, çiğ damlalarıyla yapraklarına kapanır
Yalnız buğu yükselir” diyor bir ötekisi.
“Çiçeklere Taze Su” yaşama tutunmayı
öğreten bir kitap.
“Yas”ı olan, olmayan tüm yazı tutkunlarına önerilir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- Almanya'da 'Noel pazarına' araçlı saldırı
- Gazeteci Özlem Gürses gözaltına alındı
- Tel Aviv’i balistik füze ile vurdular
- 'Neredeyse 2 hafta oldu'
- Yoğun bakımdaki Emre'den acı haber
- 'Kanlı Noel' saldırganı hakkında neler biliniyor?
- Otel ve villa yapılacak
- Üniversiteden skandal ilan
- 10 milyon dolarlık ödülü kaldırdılar!
- 'Ekonomist Erdoğan'ı sordu, yanıt İmamoğlu oldu!