Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Baskı Türkiye’de Olur, Bizde Olmaz!’

07 Şubat 2015 Cumartesi

Yeni zamanların “yeni solu” ve “yeni parti”si Podemos…
Podemos’un kurucusu Juan Carlos Monedero ile sürdürdüğümüz beş bölümlük söyleşide, size bu partinin siyasi, ekonomik programı, dünya duruşu ve düşünce içeriğini sunmaya çalıştık.
Kurulduğu bir yılda kamuoyu yoklamalarında düzenli çıkış gösteren ve de tarihi sol “Sosyalist İşçi Partisi”ni tahtından eden, böylelikle çift partili rejimi yıkan “Podemos”u çok değişik açılardan ele almak mümkün:
Genç medyatik üniversite profesörlerinin partisi… İnternet taban örgütlenmesinin partisi… Öfkelilerin partisi… Çift kutuplu sistemi yıkan parti… Postmodern Chaves’çilerin partisi…
İspanya’da kasım ayında yapılacak genel seçimlere dek köprülerin altından çok su akabilir. Ama süreç içinde, özellikle SYRİZA zaferinden sonra, gözlerin “Podemos”ta olacağı aşikâr.
Avrupa’da ezber bozan ve her yönüyle bir siyaset ve sosyoloji fenomeni olarak dikkat çeken bu oluşuma, tüm bu nedenlerle lider kadrosunun en önde gelen ismiyle ışık tutmaya çalıştık.
Ülkenin parçalanmasını istemeyiz” diyerek ayrılıkçılığa karşı koyan ve askerlerle “vatan” ve “egemenlik” referanslarının örtüştüğünü söyleyen Monedero ile görüşmemizin son bölümü şöyle:
- Katalan bağımsızlık talepleri için nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?
Karar verme özgürlüğüne sahip olmalılar, ama İspanya’dan gitmelerini istemeyiz.
- “Karar verme özgürlüğü” dendiğinde İspanya’da damardan “bağımsızlıkçılık” anlaşılıyor.
(Franko diktatörlüğünden hemen sonra) 1977’de İspanyol Sosyalist İşçi Partisi PSOE sokaklarda özgürlük, af, özerklik, özerk statü diye bağırıyordu. Halkların kendi kaderini tayin etme çizgisini savunuyordu. (PSOE bugün merkeziyetçi oldu.) Demek geriye gittik. İspanya (farklı) ülkelerden oluşan bir ülkedir. İspanya’da herhangi bir halkın İspanya’dan ayrılmamasının, kopmamasının tek garantisi; o halkın İspanya için önemini tanımaktır. (Hükümetteki muhafazakâr) Halkçı Parti, Frankizmin Katolik ulusalcılığına sahip çıktı. PSOE de tepki geliştirmekte geç kaldı. İki parti de devletin özerklik krizini çözebilecek konumda değil. Ben, Katalanlardan “İspanya… Podemos’un İspanyası olursa, o takdirde ayrılmak istemeyiz” diyen mailler alıyorum. İspanya’nın ayrılıkçılık derdine Podemos’un merhem olacağını insanlar görüyor. İspanya’dan biz kimsenin gitmesini istemiyoruz. İspanyol devletinin çözülmesi çok büyük bir badire olur. Yüzyıllardır aramızda birbirimize karışarak yaşamışız…
- Bu arada Bask konusunda neden size çok saldırıyorlar?
İspanya kamuoyunda iki şeytan var: ETA ve Venezüella. Saldırmak istediklerinde bizim hep ETA’cı ve Chavez’ci olduğumuzu söylüyorlar. Çarşamba ve cumaları ETA’cıyız. Salı, perşembe ve cumartesi günleri Chavez’ciyiz. Katolik bir ülke olduğumuz için pazarları da dinleniyoruz...

Asker ve poliste güçlüyüz
- İspanya’da “poderes facticos” denen reel politika güçleri sizden belli ki ürküyor. “Reel politikanın derin güçleri” sizi nasıl görüyor?
İki tip “poderes facticos/derin güç” var: Ekonomik güçler ve asker. Biz asker ve poliste güçlüyüz. Çünkü mevcut düzen tarafından iyi gözetilmeyen bu iki kesim de hoşnutsuz. Askerler için de bir referans olan “vatan” vurgumuz ve “egemenlik” taleplerimiz ayrıca örtüşüyor. Vatanı satanlar sağda! İsviçre’de hesabı olanlar hep sağcılar. Yabancı örgütlere askeri üs veren gene onlar. Bizim kendi ülkemizi kendi halkımız için ele geçirme arayışımız askerlere hiç yabancı değil...
- Üzerinizde sonuçta hiçbir baskı hissetmiyor musunuz?
Şimdilik hayır. Türkiye’de ve Mısır’da… Başka coğrafyalarda maalesef oluyor böyle şeyler ama Avrupa’da sizin söylediğiniz türden baskı kolay değil.

Washington ve Berlin bakışı
- Washington’la Berlin’in size bakışı ne?
Washington ve Berlin bize geçmişte pek bakmadı. Şimdi de “Bu ne?” diyorlar…
- Ama Financial Times’da artık “Podemos haklı” diye yazılar çıkıyor. Dolayısıyla size artık bakıyor ve görmeye başlıyorlar…
Evet bizi görmeye başladılar. Ekonomik güçler aslında bizden nefret ediyor ama altın yumurtlayan tavuğun öldürülmekte olduğunu gören zeki ve akıllı kesimler de var. İpin fazla çekildiği noktada kopacağını fark ediyorlar. Bu yüzden Podemos’un (sisteme) bir mantık enjekte ettiğini teslim ediyorlar. Bu mantığı olmayan ekonomide vergi kaçıran, hırsızlık yapmaya, çalmaya devam eden sektörler maaşları hâlâ kısıp, çalışma saatlerini artırmak ve mevcut düzene geçit veren çift partili (danışıklı dövüş) sistemi sürdürmek peşindeler…
- Podemos cumhuriyetçi mi?
Biz sosyal yaşamın her alanında “karar verebilme” hakkını savunuyoruz. 21. yüzyılda bu nedenle kral ve bir hanedanın işbaşında olması çok mantıklı görünmüyor. Hele hanedan bir Borbon hanedanıysa bu daha da az mantıklı. Kimin devlet başkanı olacağına demokratik olgunluğa erişen halk karar vermeli.
- Göçmenler için ne düşünüyorsunuz?
Göçmelerin neoliberal küreselleşmenin en ağır darbesini yiyen kesim olduğunu çok vurguladık. İnsan hakları ihlalleri içeren ve hukuk dışı alanlar olan göçmen kamplarının kapatılması konusunda da önerilerimiz var. Ama bu, sınırlar açılsın, isteyen buraya gelsin dediğimiz anlamına da gelmiyor. Böyle bir şey istenmeyen sonuçlar verir. Konunun bir Avrupa problemi olduğunun farkındayız. Afrika’yı talan eden Avrupa’nın bir sorumluluğu var…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları