Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ayşe Hanım Teyzeye Jobs'ı Nasıl Anlatalım?
ABD başkanı ölse habere bu kadar yer ayrılır mıydı; bilmiyorum?
Steve Jobs’ın ölümünden bahsediyorum.
Yabancı haberlere genelde yüz vermeyen Türk basınında bile Jobs’ın ölümüne -şaka değil!- “iki tam sayfa” ayıran gazeteler oldu.
Enformasyon teknolojisiyle içli dışlı olanlar için -hangi milletten olursa olsun!- Jobs kuşkusuz çoktan bir “yabancı” olmaktan çıkmıştı. Sanal âlemin parçası olan insanlık için; Jobs başarılı bir Amerikan CEO’su olmanın ötesinde tartışmasız bir zamane kahramanıydı.
Olaya bu yönden bakıldığında Jobs’ın ölümünün Türkiye dahil dünyanın her yerinde ortalığı yıkması normal…
Ama ya “dijital duvarın” berisinde kalanlar için Jobs ismi ne ifade ediyor?
Bildiğim kadarıyla internet kullanıcılarının oranı Türkiye’de yüzde 45’i geçmiyor. Bu iletişim dünyasına dahil olmayan nüfusun diğer yarısı; Jobs’ın acaba kim olduğunu biliyor mu? “Ayşe Hanım teyze” elinde tuttuğu gazetenin sayfalarının neden bu adama ayrıldığının farkında mı?
Pakize Suda elinde mikrofonla sokaktan geçenlere “Steve Jobs kimdir?” sorusunu yönelttiğinde konu hakkında daha ayrıntılı bir fikir edinebiliriz ama ben gene de muhtemel “Jobs kazalarına” karşın Ayşe Hanım teyzeyi -elimden geldiğince!- hazırlamak istiyorum.
Sevgili Ayşe Hanım teyze, aslına bakarsan dünyanın konuştuğu bu sıra dışı adamın mahiyetini ve tam manasıyla kim olduğunu ben de yeni keşfettim diyebilirim.
Sırrı 'iletişimi kişiselleştirmek'
Jobs’ı, TV’lerde çoğu kez hızla zapladığım teknoloji haberlerinden tabii ki tanıyordum. Çoğu defa dev bir sahnenin ortasında, elinde iletişim teknolojisinin son imkânlarıyla üretilmiş bir yeni icatla kameralar karşısına geçiyordu: “iPod, iPhone, iPad” gibi her biri anında etkili markalara dönüşen isimlerle ilk defa gördüğümüz bu aletleri tüketicilere tanıtıyordu.
Jobs’ın hemen her zaman üzerinde bohem siyah bir kot pantolon ve siyah bir dik yaka kazak bulunuyordu. TV ekranlarında kimliğinin alameti farikası haline gelen bu kılık içinde belirmesiyle; bahsettiğim yeniliklere kavuşmak isteyen sabırsız kitleler dünyanın büyük metropollerinde hemen dükkânlar önünde birikiyor; itiş kakış kuyruklar oluşturuyordu.
Jobs yaklaşık on yıl önce, böyle -bir vakitler “plak” denen!- “CD”leri minik cep telefonu büyüklüğünde bir elektronik araca sığdıran yeni bir buluşla karşımıza çıktı: “Bunun adı iPod!” dedi.
Dört yıl önce de şimdi artık nerdeyse herkesin elinde gördüğümüz küçük bir adres defteri büyüklüğündeki “dokunmatik telefonlarla”, insanlığı “iPhone”la tanıştırdı.
En son geçen yıl, şimdi artık okullara giren “iPad” -kitap boyutundaki- “tablet bilgisayarlarla” ortaya çıktı.
Uzun zamandır merak ettiğim, bu isimlerin başına konan küçük “i” ler, İngilizce’de “I” -ben!- sözcüğünün karşılığıymış.
Steve Jobs; gerçekte bu aletleri sıfırdan kendisi icat etmemiş. Dijital müzik okuyucuları, akıllı telefonlar, tablet bilgisayarların işlevlerini kısmen de olsa yerine getiren “dijital kitaplar”; Jobs’ın yaptığı bu muazzam “küresel tanıtımlardan” önce varmış.
Jobs’ın hikmeti; daha önce var olan bu icatları geliştirip “kişiselleştirerek”, küresel piyasalara başarılı, benzersiz yöntemlerle pazarlaması ve bu nesnelerin her birini rakip tanımayan “popüler kültür araçlarına” dönüştürmesi olmuş.
O bir modern Edison mu?
Ayşe Hanım teyzeciğim; her biri ayrı ayrı hızla markalaşan bu isimlerin başlarına aldıkları o “i-ben” eki işte; iletişimdeki bu cinfikir “kişiselleşmeyi/kişiselleştirmeyi” ifade ediyor.
Sokakta minik “iPod”larıyla koşan gençler o el kadar aletlerin içine koskoca müzik dolaplarını sığdırabiliyor.
“iPhone” ve “iPad” sayesinde her an her saat interneti -sanal âlemden hiç kopmadan- yanlarında taşıyorlar. Bu dünyanın gerisiyle insanlara sürekli irtibat imkânı/hali/duygusu veriyor. Bir yıl öncesine dek sahip olmadığımız bu olanak; “iletişim çıtasını”, hayal etmediğimiz noktalara taşıyor.
Bu nedenle şimdi işte Steve Jobs’ın ölümüne insanlık -lamı cimi yok!- “modern zamanların Gütenberg’ini kaybettik; Edison denli büyük bir mucit aramızdan ayrıldı!” diye yas tutuyor.
Yönetmen Steven Spielberg örneğin; Steve Jobs’ı Edison’a benzetiyor..
Matbaayla yeni bir çağ açan bir Gütenberg ya da ampulü icat eden Edison denli büyük bir kâşif miydi Jobs? Bundan çok emin değilim. Teknolojiye yaptığı katkılar daha çok; Obama’nın söylediği gibi “enformasyon devrimini (daha!) erişilebilir ve (daha!) eğlenceli kılması.”
Görebildiğim kadar herkesin birbirinden değişik ve farklı Steve Jobs değerlendirmeleri var.
Bırakın hayatlarında tek bir “iPod”, “iPhone”, “iPad”e dokunmamış ve “dijital duvarı” aşmamış insanları, enformasyon çağının göbeğinde yaşayan kişiler bile önümüzdeki günlerde çok tartışılacak bu müthiş iletişim dehasını daha tam nereye oturtacağını bilemiyor.
Diyeceğim o ki Ayşe Hanım teyzeciğim, içinde yaşadığımız çağı henüz çok yeni, el yordamı anlamaya çalışıyoruz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Hangi suçlara tutuklama geleceği belli oldu