Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Avrupa’nın kader seçimi

24 Nisan 2022 Pazar

Çevremde hep bunu konuşuyoruz” diyor Fransa’nın çok satan listelerinden inmeyen “Çiçeklere Taze Su” kitabının yazarı Valérie Perrin. Perrin, “Nasıl buraya geldik? Nerede hata yaptık” diye soruyor ve ekliyor: 

Siyaset, hangi büyük hatayı yaptı ki insanlar Marine Le Pen’den ‘kurtarıcı’ olarak medet umar hale geldi?”  

Faşiste karşı zenginlerin adayı”, Le Pen-Macron yarışının baş sorusu bu ne yazık ki. 

Beş yıl önce Macron’un bir “siyasi külkedisi” öyküsü vardı. Genç, yeni ve denenmemişti. Kendisini “aydınlanmacı, cumhuriyetçi değerler ve yurttaşlık haklarında solda, ekonomide sağda” buluyor; Fransa’nın bölünmüşlüğünü aşmayı hedefliyordu. 

Tüm bunlar lafta kaldı. Sosyal çözülme, ekonomik kriz, ortadireğin çöküşü, gelir dağılımındaki uçurumlar derinleşti. 

Merkez sağ, merkez sol partiler un ufak oldu, merkezde bir kara delik açıldı. 

Elysée’de 2. döneme talip olan Macron’un karşısına işte bu nedenle gene çıka çıka Fransa aşırı sağının lideri Marine Le Pen çıkıyor. 

‘DEVLET KADINI’

Feministlere göz kırpmak için “devlet kadını/femme d’État” sloganını benimsemesine, “Fransa’nın anası” imajına sarılmasına ve sözde bir “ılımlılık” formatı atmasına rağmen cehalet, sığlık ve basitlikten kurtulamıyor. 

Fr 24 TV’deki son Macron-Le Pen başkanlık yarışı tartışmasını izlerken, kendimi hep Perrin’in sorusunu düşünürken buldum: 

Fransa nasıl bu boşluğa sürüklendi? Nasıl Le Pen kertesinde basit; ekonomi ve dünya siyasetine ilişkin konularda paçalarından cehalet akan bir kadına iki seçimdir adaylık payesi verdi?

Fransa’da faşistler gerçekte 2002’den bu yana cumhurbaşkanlığına oynuyor. 

2002’de Chirac’ın karşısına “baba Le Pen” çıkmıştı. Chirac, “Bir faşistle asla diyaloğa girmem” diyerek Jean-Marie Le Pen’le TV tartışmasını reddetmiş, başkanlığı yüzde 82 ile almıştı. 

Le Pen’ci fikirler ne ki o günden bugüne Fransız toplumunda kök saldığı için Macron, Chirac’ın yaptığını yapamıyor. 

Kerime Le Pen’le bir masada oturup tartışıyor ama her halinden rakibini değersiz bulduğu görülüyor. 

Buna karşın adaylar arasındaki makas daralıyor. 2017’de 20 puan olan makas, yoklamalarda on puana geriledi. Kararsızlar ve düşük katılım, makası daha da sınırlayabilecek.

UKRAYNA ETKİSİ

Bu gece sandıktan her şeye rağmen 2. kez Macron’un çıkması bekleniyor. 

Bu öyle güçlü bir beklenti ki, Avrupa’nın sosyal demokrat başbakanları -Olof Scholz, Pedro Sanchez, Antonio Costa- Le Monde’da Macron’dan yana açık tavır alan bir deklarasyon yayımlamaktan çekinmediler.

Bu seçimlerin başka seçime benzemediğine, Avrupa’nın Putin saldırısıyla tarihi bir dönemeçten geçtiğine” atıf yaparak “seçimin demokrat ve aşırı sağ bir lider arasında cereyan ettiğine” dikkat çektiler; “Fransa’nın Avrupa mimarisindeki merkezi konumuna ve liderliğine her zamankinden çok ihtiyaç duyulduğunu” belirttiler. 

Macron’a oy istediler. 

Yabancı hükümet liderlerinin bir cumhurbaşkanlığı seçimine böyle dışarıdan müdahalesi görülmüş şey değil. 

Ama seçimlerin ana eksenine oturan Ukrayna-Rusya savaşı her şeyi başkalaştırdı.

Türkiye’den Doğu Perinçek bile “Fransa’da eşe dosta Le Pen’e oy vermeleri için seferber olun” çağrısı yaptı. Putin’in baş muhalifi Navalni ve Zelenski de keza dışarıdan Macron’a oy istedi. 

Ukrayna savaşının sandıkta kutuplaştırıcı etkisine rağmen, Rusya ile ilişkiler konusunda adaylar, Avrupa’nın geleceği üzerindeki ayrışmayı göstermiyor. 

“Önce Fransa”cı Le Pen’e karşı “Avrupacı” çizgiyi koruyan Macron; konu Rusya ile diyaloğa geldiğinde, TV’deki liderler tartışmasında açıkça belli olduğu üzere Le Pen’den farklı düşünmüyor. 

Rusya ile ilişkiler üzerinde rakibi Le Pen’i Putin bankalarından aldığı siyasi finansman kredileri kapsamında sıkıştırmaktan ileri gitmeyen Fransa Cumhurbaşkanı; Almanya’ya karşı belli ki Rusya’yı Avrupa’da denge faktörü görüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları