Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Amiral battı

17 Nisan 2022 Pazar

St. Petersburg’un Peterhof Sarayı’nı görenleriniz var mı?

Saray, Deli Petro tarafından Versailles’a nazire olarak yaptırılmış. 

Son St. Petersburg gezimde ziyaret ettiğim yapıdan aklımda kalan en canlı motif, abartılı ihtişamı değil; “Taht Salonu” ile “Arz Salonu”nu çepeçevre kuşatan “Çeşme tabloları” oldu.

Çeşme tabloları, 1768-74 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Çeşme Deniz Muharebesi olarak tarihe geçen Osmanlı bozgununda Türk donanmasının çıra gibi yakılarak batırılmasını betimliyor. 

Yabancı heyetlerin kabul edildiği, sarayın kalbini oluşturan bölmede bir-iki-üç-beş değil düzineyle devasa tablo Osmanlı donanmasının cehennem alevleri arasında Ege’nin sularına gömülmesini aşamalarıyla tasvir ediyor. 

Çeşme muharebesinin yaşandığı dönemde Rusya’da II. Katerina var. Henüz daha Kırım’ı almadığından -Kırım’ı bu savaştan sonra alacak!- Katerina, Karadeniz’e doğrudan çıkamıyor. Gemilerini Baltık’tan indirerek Osmanlı’yı gafil avlıyor.

Rus gemilerinin üç ay süren uzun deniz macerasından gerçi Osmanlı’yı haberdar edenler çıkıyor ama ecdat “Hadi canım! Baltık nere? Çeşme nere?” diyerek gelen haberleri ciddiye almıyor. 

İngiliz tarihçisi Kinross’un ifadeleriyle “barut ve toplarla dolu Çeşme Limanı, Türkleri yutan bir volkana dönüşüyor”.

II. Katerina, savaşın sonunda imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması’ndan tam dokuz yıl sonra 1783’te, tüm çarların rüyası olan “Karadeniz’e açılmanın” anahtarı Kırım’ı ilhak ediyor. 

DÖNÜM NOKTASI

 Üstünden 2.5 asır geçen bir savaşın ardından, bu vahşi tarihin simgesi olan Çeşme tabloları hâlâ işte yedi düvele kapak olsun diye bugün St. Petersburg’un çarlık saraylarında zafer nişanesi gibi sergileniyor.  

II. Katerine, Osmanlı donanmasını yok etmekle yetinmiyor. Özel olarak bir de savaşı en canlı şekilde tasvir edecek bir ressam tutuyor...

Jacob Phillippe Hackaert isimli Alman ressamın yaptığı ilk tasvirleri yeterince tesirli bulmayan Çariçe, kalyonların patlamasını tuvale en gerçekçi şekilde aktarabilmesi için özel olarak bir eski Rus kalyonunu da ateşe veriyor. Hırsa bakın!

Peki, Büyük Katerina buna niye bu kadar önem veriyor?

Çünkü Çeşme savaşı, Rus İmparatorluğu’nun yükselişi ile Karadeniz yayılmacılığında bir dönüm noktası. 

Osmanlı’nın çöküşü ile Rusların Karadeniz yayılmacılığının ivme aldığı yer oluyor Çeşme. Bir imparatorluğun yükselişi bundan böyle diğerinin çöküşüne adeta koşut oluyor. Biri yükselirken diğeri sürekli geriliyor.  

Bir donanmanın yenilgisi, bu derece geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabiliyor. 

Rus amiral gemisi Moskva’nın, Karadeniz’in fırtınalı sularına gömülmesini izlerken, aklıma hep bunlar geldi.

Bir donanmanın iğdiş edilmesinin ne demek olduğunu en iyi Ruslar bilir” dedim kendi kendime. 

Gerçi burada yok olan bir donanma değil. Bir gemi. Ama ne gemi?

Sırf üzerindeki güçlü silahlar ve onların maliyeti değil, başlı başına gemi Rusya’nın yakın tarihinin özeti gibi.

Sovyet döneminde Ukrayna tersanelerinde yapılmış ve -Kiev’in iddialarına göre- Ukrayna tarafından vurulmuş. Berlin Duvarı’nın yıkılışından önce “Slava” adıyla bilinirken, Sovyetler’in dağılışı ile “Moskva” ismiyle Ruslaştırılmış!

Bitmedi. “Nahimov nişanı” ile de ardından taltif edilmiş. 

Nahimov deyince orada da bir durmak lazım. Nahimov da bir simge. 

O da Osmanlı donanmasını Sinop’ta batırmak suretiyle dünyanın en kanlı savaşlarından biri olan Kırım Savaşı’nı tetikleyen amiralin ismi.

Tıpkı Çeşme tablolarıyla yaptıkları gibi Ruslar, 170 yıl önceki bu savaşı da hâlâ gündemde tutmak için Karadeniz filosunun en önemli gemisine, böyle bir tarihle özdeşleşen bir generalin nişanını vermekten çekinmemişler.  

DEVLET GÜCÜNÜN SİMGESİ

Yorumcular bu nedenlerle “Modern Rus donanması tarihinde yalnız denizi değil, aynı zamanda devlet gücünü simgeleyen gemiler vardır. Karadeniz Filosu’nun Amiral Gemisi işte böyle bir gemidir” şeklinde değerlendirmeler yapıyor; Moskva’nın-ister beceriksizlikten çıkan bir yangın, ister Ukrayna füzeleri marifetiyle olsun-kaybının savaş açısından stratejik sonuçlara gebe olabileceğini söylüyorlar. 

Moskva’nın batışı zaten dağınık bir şekilde ilerleyen savaşın gidişatı ve Putin için dev bir prestij kaybı olarak görülüyor.   

Putin’in intikam hissiyle savaşı şimdi şiddetlendirmesi yaygın bir endişe. 

Bu ortamda savaş çığırtkanlığının dozunu artırmaktan geri kalmayan Batılı ülkeler de var ki bunların başında İngiltere geliyor. 

Başı “parti skandallarıyla” belada olan İngiliz Başbakanı, iktidarda kalmak için savaş ortamını fırsat bildiğinden, yangına devamlı körükle gidiyor. 

Savunma Bakanı Ben Wallace ise doğrudan “Ruslara yeni bir Kırım Savaşı yenilgisi” yaşatmaktan bahsediyor. 

Bu cengâver çıkışlar arasında önceki gece İngiliz Sky TV’de izlediğim bir yorum kanımı dondurdu. 

Kanalın savunma ve güvenlik analisti, “Montrö anlaşması Karadeniz’e çıkışı sınırlıyor” dedikten sonra şunları ilave etti: “Bu büyük bir siyasi mesele. Rusların bugüne değin yaptıklarını yapmaya devam etmemeleri için Karadeniz’e NATO gemilerini çıkarmak isteyeceği noktaya giderek yaklaşılıyor!”        

Ukrayna savaşı, Moskva’nın batışı ile yeni bir evreye girdi. 

Bu evre bizim için daha zorlu olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Emevi Camisi’nde namaz 15 Aralık 2024
‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları