Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

2013 RTE İçin Kâbus Yıl Oldu

28 Aralık 2013 Cumartesi

25 Aralık gecesi kabine değişikliğini açıklamak için TV önüne çıkan Erdoğan’ı izlerken 12 Haziran 2011 zafer konuşmasını hatırladım.
Tahtından tebasına seslenen sultan edasıyla yaptığı balkon konuşması varya o hani: Bugün küresel ölçekte mazlumların, mağdurların umudu kazanmıştır” demişti Erdoğan:
Bugün İstanbul kadar Saraybosna kazanmıştır. İzmir kadar Beyrut kazanmıştır. Ankara kadar Şam kazanmıştır. Diyarbakır kadar Batı-Şeria, Kudüs, Gazze kazanmıştır. BugünTürkiye kadar Ortadoğu, Kafkasya, Balkanlar, Avrupa kazanmıştır. Bugün demokrasi kadar özgürlük, barış, adalet, istikrar kazanmıştır. Şunu büyük gururla ifade etmek durumundayım. Türkiye artık bölgesine ve dünyaya örnek teşkil edecek demokratik olgunluğa ulaşmıştır…
Hey gidi, dedim.
Bir konuşma bu kadar mı mazi olur?
Bir karizma bu kadar mı çöker ve çizilir?
Aradan asırlar geçmiş gibi.
Nerede iki buçuk yıl önceki Erdoğan’ın Kudüs’ten Saraybosna’ya…” afra tafraları?
Nerede 2013 sonunda karşımızda gördüğümüz bu keman yayı gibi gerilmiş, sinirli, tedirgin insan?
Gözaltları derin hatlarla kırışmış, yüz kasları gerilmiş, dudaklar kurumuş ve bembeyaz kesmiş…
Bu görüntüyü öyle yadırgadım ki bir an için ekran ayarında bir problem var diye düşündüm…
Yeni kabine üzerinde Köşk’te uzayıp giden görüşmenin ardından hükümete giren on bakanı açıklamak üzere kamera karşısına çıkan Erdoğan, önündeki isimleri okumakta bile zorlandı. Bir ara duraksayıp hatta sağa sola bakındı ve bir bardak su istedikten sonra “savaş kabinesinin” adlarını okumaya ancak devam edebildi…
Bayraktar’ın “yıldırım çakan istifası” başta olmak üzere gelişmeler anlaşılan AKP liderini gafil avlamış ve şalterlerinin hepsini birden attırmıştı.

‘Annus horribilis’
2013 Recep Tayyip Erdoğan için gerçekte talihin görünür biçimde yön değiştirdiği bir yıl oldu.
Hani Latincede “korkunç yıl” anlamında kullanılan bir “annus horribilis” deyimi vardır ya öyle.
Başbakanın yüzünde, başına gelenlere inanamakta güçlük çeken hayalet görmüş gibi bakan bu ifadeye, Gezi’de de tanık olmuştuk.
Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar ve Avrupa”ya iftiharla, “örnek” diye sunduğu “ılımlı İslam Türk modeli”, ilk kez Gezi’de karaya oturmuştu.
Türk modeli”nin tedavülden çıkarılmasıyla sonuçlanan Gezi başkaldırısı yetmiyormuş gibi ardından baş kanka Mursi de alaşağı edildi.
Erdoğan için yaz sonu bir ümit Washington’ın Esad’ı devirme planları gündeme geldi.
Tam eli kulağında derken… Şok şok şok. Putin devreye girdi ve askeri müdahale gündemden kalktı, Erdoğan’ın yeminli düşmanı Esad yerinde kaldı…
Bunun üstüne Washington bir de Tahran’la umulmadık açılım başlattı. Humeyni devriminden bu yana Acem diplomasisinin “Büyük Şeytan diye betimlediği ABD ile doğu komşumuz arasında buzlar aniden eridi.
Fethullah Hocacılarla Erdoğan arasındaki kavga Ortadoğu’da işte birkaç ayda tüm taşların değiştiği, yerinden oynadığı böyle bir ortamda patlak verdi.

‘Tepkiler skandallardan daha kaygılandırıcı’
Erdoğan’ı Erdoğan yapan dış konjonktürün tüm ana kolonları çökmüş; “Gezi” ile baş gösteren iktidar aşınması, Gülen kavgasıyla bir “çözülmeye” dönüşmüştü.
Yolsuzluk skandallarına Erdoğan’ın verdiği hukuk dışı tepkiler; şimdi ayrıca bir “meşruiyet sorunu yaratıyor...
Obama’nın Ortadoğu uzmanlarından “akil adamJuan Cole gelinen noktada örneğin Erdoğan’ın yolsuzluk skandallarına verdiği tepkinin, skandalların kendisinden daha kaygı verici olduğunu” belirtiyor.
Türk Modelinin Sonu mu?” başlığıyla çıkan yazısında “AKP yetkililerine yöneltilen yolsuzluk suçlamaları doğru mu değil mi bunu bilemem diyen Cole sözü şöyle bağlıyor:
Doğruysa da şaşırmam… Ancak Erdoğan’ın konuyu gündeme taşıyanlara karşı sergilediği tavır, daha kaygı verici. Demokrasilerde, hükümete yönelik hoşnutsuzluklar kamuya açık tartışılabilmelidir. Eleştirenleri tehdit etmek, kabahati dış sefaretlere yüklemek, doğru değil. İş öyle yere geldi ki gazetecilik için Türkiye dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biri oldu! 
Bunlar, Erdoğan ve “Türk modelinin” son döneme dek en büyük destekçilerinden olan bir “Washington akilinin” sözleri
Foreign Policy” dergisi ise “Türk modeli”nden de öte doğrudan “Erdoğan’ın Sonu mu?” başlığını taşıyan son yazısına “Türkiye’ de tüm dış politika uzmanlarının yakından izlemesi gereken çok büyük bir olay yaşanıyor” cümlesiyle girerken Erdoğan’ın art arda hata yaptığını, güvenilmez seyire girdiğini, giderek baskıcı ve daha kabadayı tavır aldığını, sadece düşmanlarını ve Gülencileri değil yanındaki insanları da yabancılaştırdığını ve siyasi sermayesinin, hiç yenilmez görünen ‘aura’sının çatladığını” söylüyor...
Washington kısaca tetikte: Erdoğan’ın dehşet veren bu “annus horribilis”ten nasıl çıkacağını izliyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları